Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Kasım '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk ve Sevgi

Daha genç yaşlarımda, Aşk ve sevginin tarifini aynı sanırdım. Oysa zamanla sevgi ve aşkın çok farklı bir şey olduğunu ayırt ettim. Aşk; birden bire ani bir refleks sonucu ortaya çıkan, zaman tanımayan, seçme ve seçilme hakkı vermeyen, kural nizam tanımayan, yanlış alıcıları fark etmeyen, stratejik değil fizyolojik bir etkidir. Hoş bunu okuyan bazı insanlar; aşkın neresi fizyolojik? Diyebilir fakat bana göre vücudunun, ruhunun bütün benliğinin bile onu istemesi, onu ilk gördüğünde etkileşim göstermesi bile fizyolojik anlam taşıyor. Her zaman karşınıza çıkmaz, aramakla da bulunmaz. Birden virüs gibi, kanınıza karışır duygularınızı allak bullak eder. Geçici bir bağımlılık yapar fakat hafızadan silinmez. Mantık tanımaz, asi bir tutku, ten uyumu vardır içinde. Aşkta seçenek yoktur. hiç tanımadığınız birine yoğunlaşır sınız kendini değil, onu yaşarsınız. Savunmasız kalırsınız elleriniz ayaklarınız oluverir, anlayamazsınız kendi kendinize şaşırırsınız. Nankördür kaçsa kovalarsınız, kovalasa kaçarsınız. En ilginç yanı da her ne kadar kötü olduğunu fark etseniz de benliğiniz ondan vazgeçemez sanki bir parçasıymış gibi. Çoğu zaman uyuşturur duygularınızı sanki bir uyuşturucu bağımlısı gibi, arada krizler geçirirsiniz. Bilinmeyene dalıp gittiğiniz bir serüven gibidir aşk.

Peki ya sevgi, sevgi öylemidir? İçinde güven, saygı, hayranlık, sadakat vardır. Zamanla oluşur. Seçme hakkın vardır, çünkü önce karşınız dakini anlarsınız, size hitab edip etmediğini, iyi bir sevgili veya eş olup olmayacağını anlayarak bir ilişkiye başlayıp başlamamaya karar verirsiniz. Yavaş yavaş günden güne bir hayranlık başlar karşınızdakine. Ölçüp tartarsınız her hareketini ve sonra her hareketi güzelleşir gözünüzde. Zamanla anlam kazanır içinizde. Büyüdükçe büyür zamanla o sevgi kolay kolay da bitmez. Ben sevmeyi tercih ederim her zaman. Bazen düşünüyorum da çoğumuz isyan ederiz etrafımızda ki mutlu çiftleri görünce; ben ben neden mutlu değilim? Sevmeyi sevilmeyi bende onlar kadar hak etmiyor muyum diye. Oysaki kendimizi hiç suçlamayız. Kabahati kendimizde aramayız. Zamana bıraksak ve bizi gerçekten sevenlere onların kendilerini sevdirme fırsatı versek bizde mutlu olacağız. Fakat maalesef çoğumuz ön yargılı olup ilk görüşmede etkilenmediğimiz zaman ikinci bir şans vermeyiz. Tabi bu duygusal insanlar için geçerli. Mantıklı insanlar bunu yapmıyor. Düşününce kendi kendime keşke bende bu kadar duygusal olmasaydım. O zaman çok daha az yara alırdım.

 
Toplam blog
: 28
: 3650
Kayıt tarihi
: 12.10.10
 
 

İzmir'in Buca ilçesinde doğdum. Onbir yıldır İstanbul'da yaşıyorum. Yıllardır edebiyata olan mera..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara