Avcı'yı da avladılar!

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Cemaat’e dokunursan yanarsın.

Daha bir ay öncesine kadar Eskişehir Emniyet Müdürü unvanını taşıman, bu ülkede elektronik istihbaratın ilk kurucularından olman, dindar ve muhafazakâr bir kişiliğe sahip bulunman, dahası çocuklarını Cemaat’in okullarında okutman ve düne kadar Cemaat’e sempati ile bakman…

Boştur artık.

Değil mi ki sen iki ay önce piyasa çıkan kitabınla Cemaat’e sataştın…

Yandın!

Ölümlerden ölüm beğen artık!

Bundan böyle ne yasadışı Devrimci Karargâh Örgütü üyeliğin kalır, ne bu örgüte yardım ve yataklık yaptığın…

Cemaat’in polisi ve savcısı ensendedir artık.

Seni Emniyet Genel Müdürlüğü içinden, o kadar polisin (senin meslektaşların!) arasından koluna girerek öyle bir sürüklerler ki, sen istediğin kadar bağır: “Beni İstanbul’a zorla götürüyorlar! Ben kendi isteğimle gitmiyorum! Bu hukuksuzluktur!”

Ve yine istediğin kadar bağır: “Ben Cemaat’in savcısına ifade vermem. Bu hukuksuzluğa boyun eğmem. Tahliyemi de istemiyorum, avukat da istemiyorum.”

Boşuna…

30 yıllık dindar ve muhafazakâr bir emniyet müdürü olarak seni yasadışı Devrimci Karargâh Örgütü’ne yardım ve yataklık yapmaktan işte böyle tutuklayıp Silivri Toplama Kampı’na gönderirler.

Mustafa Balbay’ların, Tuncay Özkan’ların, Doğu Perinçek’lerin koğuşuna!...

Kitabında ne diyordun sen?

“Başta emniyet ve adalet kurumları olmak üzere ülkenin tüm kurumları Cemaat tarafından ele geçirilmiştir. Her kurumun başında bir imam bulunmaktadır.”

Devletin savcıları (!) senin bu iddialarını soruşturacak yerde, senin yasadışı bir örgüte yardım ve yataklık yaptığını belirleyip tutuklanmanı istediler.

Devletin hakimleri (!) de bu gerekçeyle seni tutuklayıp Ergenekon sanıklarının koğuşuna tıktılar.

Ve sen hâlâ bağırıyorsun içeride: “Bu hukuksuzluktur! Konuşmayacağım, ifade vermeyeceğim, hiçbir belgeyi imzalamayacağım. Kitabımdaki haklılığım böylece kanıtlanmıştır.”

Silivri Zindanı’nın duvarları sağırdır artık Hanefi Avcı.

Sesini kimseye duyuramazsın.

Seni o zindandan kurtarsa kurtarsa Pensilvanya’da yaşayan Cemaat Lideri kurtarabilir ancak.

Ama ondan da hiç umudum yok bu konuda. Üzgünüm.

Şimdi sorabilirsiniz belki: Bu ülkeyi AKP mi yönetiyor, Gülen Cemaati mi?

Yoksa Cemaat ve AKP koalisyonu mu var başımızda?

Ya da Cemaat bu ülkeyi A’dan Z’ye ele geçirmişken, AKP iktidarda olduğunu düşünerek kendi kendini mi kandırıyor acaba?

Bilmem…

Sizce hangisi?