- Kategori
- Edebiyat
Aynalar krallığı
Şiir yazanlar çok iyi bilirler ki yaşanılanlar esnasında beyinlerinde uçuşan binlerce kelime cümleler haline gelip adeta kendilerini bir kağıdın üzerine attırırlar, tutup yüreklerinden şiirsel düşünen insanların. Bu tıpkı yağmura hazırlanan karadeniz havasının deniz üzerinde yarattığı gri sıkıntı gibidir. Sonra şiirin; "Bu kadar yetmez, beni herkes okusun" diye sezlenişlerini işitir yazan kişi ve biraz kötü eleştiriler korkusuyla tedirgince elinden tutup şiirlerini gün yüzüne çıkarır.
Değerli Türkçe öğretmeni arkadaşım "Yaşar Akalın" yaşamının her kademesinde yüreğiyle ilmek ilmek dokuduğu, adeta parmaklarının terini her kelimesine damlattığı "Aynalar Krallığı" şiir kitabı bu günlerde gün yüzüne çıkıp kitapçılarda yer aldı. Bir şairin ilk kitabı olmanın çok ötesinde uzun bir hazırlığın izlerini taşıyan kitabın sayfalarını araladıkça bir karadeniz insanının suyla başlayan yolculuğu karşılar sizi, Karadenizi'in yağmuru yağar bazı şiirleri okurken üstünüze, mısır tarlalarında ninesini dinleyen bir çocuk olursunuz mevsim kokarken her yer ve sonra yine bir su kıyısında, 1980 öncesi İstanbul'da olursunuz. Acı kokan kelimeler düşmüştür bu zamanlar bazı şiirlere.
"Yaşar Akalın" ilk sayfadan başlayarak kendisine yansımış yaşanmışlıklarla tam bir yaşam öyküsü oluşturuyor. Çok şeyler biriktirmiş kendini, çocukluğundan başlayarak günümüze kadar getirip okuyucuya her sayfasında müziği ve resimleri olan bir kelime ustalığı sunuyor;
bak
insan gördüğünün aksidir
bak ki gördüğün aynadır
ayrılığın aynayla başlar
gördüğün nedir
gördüğün söylediğindir
insan kendini yanında taşır
kendini söyler
insan kendinin fazlalığıdır
kendine sözle başlar
ve zaman sözün ağırlığıdır
Bu güzel yolculuk kitapçılarda sizleri bekliyor. Saygılarımla...