Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

Aynı gökyüzüne bakmak..

Aynı gökyüzüne bakmak..
 

Askerliğinizi yaptınızmı bilmiyorum.. Ben yaptım, cezaevi jandarma karakolunda.. Eğer benim gibi özgürlük kavramınız adressiz sabahlamak, hoş kadınlarla takılmak, iyi para kazanmak için kariyer yapmaksa birde büyük şehirde doğup büyümüş, dünyayı kendi ekseni etrafında döndüğünü düşünen uzun saçlı biriyseniz, kışlaya teslim olduğunuz o ilk dakikalar korkutucudur..

İlk gecede, yüzlerce kişiyle paylaştığınız yatak odanızda, ranzanıza uzandığınız anda bir ajandaya ihtiyaç duymadan on ay sonra kahvaltınızı saat kaçta yapacağınızı biliyorsunuzdur..

Kısa saçlar ve traş olmaktan tahriş olmuş bir cildiniz olucaktır artık.. Birde yeşil elbiseleriniz... Aynaya traş olmak haricinde bakmassınız artık.Size benziyen binlerce insanın arasında yaşıyorsunuzdur.Aynı kepleri takıyor, aynı elbiseleri giyiyor, aynı botlarla yürüyorsunuzdur.Aynı saatte uyuyup aynı saatte çişinizi yaptığınız o alacakaranlık kuşağında, zamanın durduğunu, sevdiklerinizin başka bir evrende kaldığını ve hissedemeyen, klonlanmış yaşamlar arasında olduğunu düşünürsünüz..

ve bir sabah

demli çayınızı, uzaklara bakarak sıgaranızın dumanında yudumlarken biri size seslenir:

-selam devre.

Farkında olmadan bir muhabbet başlar.Çölde susuz geçen kilometrelerden sonra, karşınıza soğuk meşrubat dolu bir buzdolabı çıkmıştır.Cümleler akar ağzınızdan, isminizi, yaşadığınız mahalleyi, şehri, ilk aşkınızı, ilk kavganızı, hayallerinizi, duşlerinizi durmaksızın anlatmaya başlarsınız..Sohbetiniz zamanın varlığını unutturur.Farklı şivelerde kurulan cümlelerde, farklı şehirlere, farklı hikayelere sahip olursunuz artık..Yüzlerce kişinin adını, şehrini, huylarını öğrenmeye başlarsınız.Sohbetinizin hızı hiç kesilmez, ufak bir kar tanesi çığ olup süzülüyordur dağların yamaçlarından.Zamanın akışında, binlerce kapı açılıyordur ve her kapı aralığından uzandığınızda, farklı manzaraların seyrine dalıyorsunuzdur.Sıcak bir ekmeği parmaklarınızla eşit dilimlere bölmeyi öğrenirsiniz.Aynı sigaranın dumanını paylaşır, aynı ranzada uyuklarsınız bazen..

Artık sizin için ölebilecek dostlara sahipsinizdir..

İsminizin başına ve sonuna devrem eki gelir.Devreniz/leriniz anneniz, babanız, kardeşinizdir.Nazınızı, kaprisinizi çeken sevgilinizdir, üç beş nöbetlerinde bir türkü duyup, yanağınızdan süzülen erkek gözyaşlarınızı saklayan çelik yeleğinizdir..İçinizde biraz muzurluk varsa, silahınız;gitarınız, sazınız, kavalınız olur.Havada biraz huzursuzluk varsa, silahınız sizi ve devrenizi, bastığınız toprağı koruyan parçanız olur..

Asker olmak farklıdır.Bir sende on sene yaşamışcasına hatıraya sahip olur saatlerce anlatabilirsiniz.Gitmediğiniz şehirleri, kasaba ve köyleri o kadar detaylı dinlersiniz ki, o derenin suyunu içmiş, o caddenin hoş genç kızlarına ıslık çalmış gibisinizdir.

Artık hikayenizi bilen dostlara sahipsinizdir..


1999/Haziran/TAKSİM

-Tunç.... Tunç.
-Efendim
-İyimisin ?
-Ne..!
-Tunç iyimisin ?
-İyiyim hayatım..
-Emin misin ?
-Ne..?
-Tunç farkındaysan herkez restorana girdi ve sen on dakikadır kaldırımın ortasında öylece dikiliyorsun.
-ne.
-Tunç şirket yemeği hatırladınmı..Geç kalıyoruz.
-Biraz önce... Sokağın başında, sırtında boyacı sandığı olan biriyle gözgöze geldim.O kadar tanıdık bir siması vardı ki.
-eee
-Ben kafamı çevirirken o kafasını eğip uzaklaştı..
-Tunç yemek.Arkadaşların şu an masamızda bizi bekliyordur.
-Ayakkabı boyacısı olduğu için dikkat etmedim.
-Hayatım yağmur başladı ve üzerimdeki gece elbisesi..!
-O devremdi askerlik arkadaşım.
-Tunç on dakikadır şizofren gibi takılmanın ve kaldırımda dikilmenin nedeni askerlik arkadaşının boyacı olduğunu öğrenmenmi.
-Onu tanımadım, selam vermedim, konuşmadım...O tanıdı...Utandı..Lanet olsun..
-Nee.
-Canım sen gir.Geliyorum ben..Eeee sigara felan alayım.
-İyimisin ?
-İyiyim dedim ya..

Yağmurun altında o gün kaç saat yürüdüğümü hatırlamıyorum.
Hiç bir sokakta yoktu.
Gecenin içersinde kaybolmuştu...

2008/Haziran/TAKSİM


-Eee Tunç sen ne diyeceksin usta bu konularda.Saatlerdir susup dinliyorsun. Anayasa, türban, terör, üçyüzbir, darbeler. Hiç fikrin yokmu..
-Ama hayatım ne olur sistemden ne kadar nemalandığımıza bağlı diye başlama..

-Sistemdeki Tanrıları oluşturan en ufak atom çekirdeği bireyse, önce kendi benlik aynamıza bakmalı derim..
Kurtuluş savaşını kazandığımızda, belki hayatında hiç görmediği bir köyün deresinde akan su için öldü dedelerimiz.
Sırf o derenin suyunu yudumlayan silah arkadaşıyla taaruz öncesi aynı geceyi paylaştığı için..
Bireyler olarak biz nemalanmaya başladıkça, makyaj yapmasını öğrendik.Fiyakalı şekillere büründük..Sıfatları biz koyup sınıflara biz ayırdık. Biz dedelerimiz kadar güçlü olamıyoruz.Gökyüzüne aynı anda bakmadığımız için.
Belkide bu yüzden
son gazimiz evinde yalnız ölücek
ve ayakkabı boyacısı, sokakta kaybolup izini kaybettirecek..

-Gazi..Ayakkabı boyacısı..
-Usta ben bir şey anlamadım.Tek anladığım şey nemalanmak nemalanmak..
-Evvett..Nemalanmakkk..
-Abi nereye..! alındınmı yoksa ?
-Sigara... Siz devam edin...Ben eee sigara alıp geliyorum..

Tesadüf bu günde yağmur yağıyor..
Biraz dolaşmalı sokaklarda, yürümeli yağmurda..
Belki.
Kimbilir belki...

 
Toplam blog
: 151
: 911
Kayıt tarihi
: 16.02.08
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk öğretim, üniversite, askerlik ve evlilik hazırlıkları sıralamasında stan..