Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '16

 
Kategori
Futbol
 

Aziz Yıldırım ve Yöntemi

Aziz Yıldırım ve Yöntemi
 

 

05.02.2015 günü Antalya’da; Fenerbahçe Antalyaspor’a 4-2 yenildi ama bu yenilgi sonrası maç değil de Aziz Yıldırım’ın maç sonrası yaptığı konuşmalar konuşulur oldu. Tüm spor medyası en önemli baş manşetlerini Aziz Yıldırım’a ayırdı. Aziz Yıldırım çok güzel gündem değiştirdi, tıpkı “zat-ı muhterem” (…!...) gibi. Oysa kumpastan filan bahsederken sanıyorduk ki (ben hiçbir zaman sanmadım ama), kumpas mağduru Aziz Yıldırım ak ile kara’yı ayırır. Ayırmak şöyle dursun hepsini birbirine karıştırdı. Süt ve süt ürünlerinin bir kahvaltı yiyeceği olduğunu söylerken, “zeytin de bir kahvaltı yiyeceği, o halde zeytin de bir süt ürünüdür” demeye getirdi. Başkan tecrübesini konuşturdu. Ne de olsa yılların başkanı, Türk kültürünü de biliyor, taraftarlarını da iyi tanıyor. Medya zaten elinde, muhabir soru sormaya korkuyor. Daha muhabir ağzını açmadan sorusunu sormaya bile fırsat bulamıyor, başkan başlıyor yanıtlamaya. Yani “leb ve leblebi” örneği. Hele hele insanımızı çok iyi tanıyor. Başkan Yıldırım aslında her spor olayındaki 3 farklı sonuçtan sadece biri olan ancak ülkemiz spor kültürüne tamamen ters olan bir “doğal karşılama” ve “kabullenme” sonucunun bile nerdeyse haber olarak verilmesini engelledi. Yani Fenerbahçe konuşulmadı, başkan konuşuldu.

 

Ülkemizde büyük kulüplerin Anadolu kulüplerine mağlubiyeti, galip gelen takımdan daha çok konuşulur. Hele de Fenerbahçe yenilmişse, Antalya’nın galibiyetinden daha çok, Fenerbahçe’nin mağlubiyeti konuşulacaktı ki, başkan bunu engelledi ve önüne kumpası da koydu, şikeyi de koydu, en iyi şike yapanın Galatasaray olduğunu da, hatta on sene önceki 6-0’lık galibiyeti bile koydu. Yetmedi, kumpasçılarla Galatasaray’ın paralel olduğunu bile ekledi. “Bitti herhalde” derken, baktık ki bitmemiş, 3 Temmuz sürecindeki Yargıtay aşamasının henüz kesinleşmediğini söylemesine rağmen Galatasaray Başkanı’nın sözüm ona Fenerbahçe’yi şikeci ilân ettiğini ekledi. 3 Temmuz süreciyle ilgili olarak “kesinleşmeyen bir karar üzerine konuşmadık, konuşmuyoruz, şu anda kesin yargı sonucu yok, bekliyoruz” derken, “kesinleşme veya kesinleşmeme” üzerine destan yazan Başkan Yıldırım, kesinleşmeyen her konuda konuştu. Galatasaray’ın en şikeci takım olduğunu, şikeyi bu memlekete Galatasaray’ın getirdiğini kesinleşmiş bir kanıtı var gibi anlattı.  Hep söylenir tamam da, bu memlekette şike olmuştur ama kanıtı olmamıştır. Eskiden “rüşvetin belgesi mi olur” denilirdi. Günümüzde artık rüşvetler de belgeleniyor, çünkü alenen yapılıyor. İş adamları yandaş ve ihya olmak için istenilen yerlere, kurumlara, vakıflara rüşvet veriyor ama adı bağış oluyor. Sınırlarımız dahil tüm dünyada düşman olmadığımız ülke kalmamış, memleket her konuda yangın yerine dönmüş, her gün en az 5 şehit toprağa verirken nerdeyse her eve 1 şehit düşecek duruma gelmişiz, yıllarca suçsuz insanları hapislerde çürütürken gün gelmiş “pardon, bizi kandırmışlar” denilmiş, takım içinden “büyük abiler” (…!...)  “Ankara parsel parsel satıldı” demişler, başkan aynı başkan, iktidar aynı iktidar olarak kalmıştır ülkemizde. Çünkü “zat-ı muhterem” (…!...) “Allah” deyince vatandaşın gözü hiçbir olumsuz şeyi görmemektedir. Yani gündem her zaman değiştirilmiş veya saptırılmıştır.

 

Şimdi gelelim Başkan Yıldırım’ı böyle konuşturan Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in konuşmasına. UEFA’nın finansal fair play kurallarıyla başı ağrıyan Galatasaray için kamuoyunda yanlış yönlendirmeler veya anlamalar olduğundan hareketle Başkan Özbek, “Galatasaray bahisle şikeyle muhatap olmamış, kara para ve manipüle edici bir olay yok, demek ki Galatasaray….aykırı bir şey yapmamış, Galatasaray zarar ediyor, bu zarar UEFA’nın istemediği seviyede” diyor. Bu konuşmada ne Fenerbahçe var ne de onun başkanı. Ama “yarası olan gocunur” diyeceğim, ayıp olacak. Başkan Yıldırım bu konuşmayı niye üstüne almış, anlaşılır gibi değil.

 

(Dursun Özbek piyangodan Galatasaray Başkanı çıkmışmış, Hamza Hamzaoğlu’nu etik dışı bir yöntemle takımdan kovmuşmuş, yönetim olarak başarısızmış filan, bunlar değil konumuz. Hem bu konuların savunulacak bir yeri de yok zaten). 

 

Başkan Yıldırım’ın sözlerinden “en şikeci Galatasaray, kumpasçılarla paralel” lafını çıkar, gerisi hep doğru. 10 sene önce Fenerbahçe Galatasaray’ı 6-0 yendi mi yendi, Fenerbahçe’ye kumpas yapıldı mı yapıldı, Yargıtay kararı kesinleşti mi kesinleşmedi. Ama bu konuşmaları Başkan Özbek’in konuşması üzerine koyarsanız hepsi yanlış. Ne alâkası var Özbek’in açıklamalarıyla Fenerbahçe’nin? Ve yine ne alâkası var Antalya yenilgisinden sonra böyle bir konuşmanın? İlgisi şurada, gündem değişti ve başarılı oldu Başkan Yıldırım. Tıpkı AKP ve “zat-ı muhterem gibi” ….!.... Üzerinden kaç sene geçerse geçsin, isterse 40 sene sonra bile Fenerbahçe’nin bir mağlubiyetinde maç sonundaki röportajda “Fenerbahçe Galatasaray’ı 6-0 yendi” denilsin pirim yapar. Yapmazsa, eğer ben de yaşarsam gelin yüzüme tükürün. Tıpkı 43 sene önce ölmüş İsmet İnönü’ye, 68 sene önce ölmüş Atatürk’e “2 ayyaş” denilince pirim yaptığı gibi….!.... “Kurban ol sen o 2 ayyaşa, o 2 ayyaşın tırnakları bile olamazsın” diyen insan sayımız artmadıkça, daha çoookk dinleriz biz bu “şahs-ı muhteremleri”. İşin en acı tarafı ise Atatürk yandaşı olanların, din tüccarlarının yöntemlerini takip etmeleridir. 

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..