Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '07

 
Kategori
Ev / Bahçe
 

Bahçemiz - 4

Bahçemiz - 4
 

Sanal bahçemizde dolaşırken karşıma bir ağaç çıktı. Ona merak ettiğim bazı konuları sordum yaşamları ile ilgili bakın bana anlattıklarını size aktarayım :)

Ağaç ihtiyaçı olan suyu kökleri aracılığı ile topraktan alırmış. Metrelerce uzunluktaki bu ağaç en uç dallarındaki yapraklara kadar suyun nasıl ulaştığını sorduğumda, o yüksekliğe bir pompa veya hidroför sistemi mi kullanıyordu?

Ağaçlar ihtiyaçları olan suyu topraktan alarak en uçtaki yapraklarına kadar dışardan hiçbir müdahale olmadan büyük bir başarı ile taşırlarmış. Bu mükemmel işlemin gerçekleşmesi için ağaçta çok detaylı bir sistem varmış. Ağacın köklerinden gövdesine ve dallarına doğru uzanan ve "odunsu doku" olarak adlandırılan ince borulardan oluşan bir sistem, suyu taşır. Ancak suyun, ağaç içine yerleştirilen bu su borularından bir şekilde yukarıya doğru çekilmesi gerektigin de. Bu işlem ise, fizik kurallarının kusursuz uyumu sayesinde gerçekleşirmiş.

Her yaprakta karbondioksitin girip suyun buharlaştığı küçük gözenekler bulunur. Su molekülleri yapıları gereği birbirlerine yapışmaya eğilimlidirler ve su yapraktan buharlaşırken, yapraktaki su altta kalan suyu "çeker". Bu şekilde topraktan ağacın dallarına kadar uzanan bir "yukarıya doğru çekme hareketi" oluşurmuş. Su yaprağa ve sonra havaya doğru hareket ettikçe, odunsu dokuda bir gerilim meydana gelerek köklerden daha fazla su çekilirmiş.

Tek bir gözenek, ağacın içinde bulunan suya sadece çok az bir çekme kuvveti uygularmış. Ancak ağacın tüm yapraklarının üzerinde bulunan çok sayıda gözenek biraraya geldiğinde, büyük bir ağaçta bir gün içinde 400 litreden fazla su çekebilecek bir güç oluşurmuş. Bu tasarımın en muhteşem özelliklerinden biri ise, ağacın bu hidrolik taşıma sisteminin çalışması için bir çaba harcamamasıymış. Daha kuru olan hava, suyu ağaçtan daha güçlü bir biçimde dışarı çeker. Buharlaşma suyu yukarıya doğru çekerken, su moleküllerinin birbirlerini çekmeleri nedeniyle biraz direnç meydana gelir ve su lastik bir bant gibi esner. Bu işlemin sonucunda su kolonunda bir boşluk oluşur ve bir hava kabarcığı şeklini alırmış. Hava kabarcığının oluşturduğu boşluk giderilmeden, ağaç köklerinden yukarıya su çekilemez. Buna karşın, ağaçlar su kolonlarının bu tür hareket etmesini önleyecek bir uyuma sahipmiş. Suyun gözenekleri terk ederken oluşturduğu gerilim belirli bir seviyeyi aşarsa, bazı yaprakların üzerinde bulunan delikler hemen kapanırlar ve buharlaşmanın çekim etkisini azaltırlarmış. Böylece hava kabarcığı oluşması engellenir ve dolayısıyla ağacın dallarının ve yapraklarının susuz kalması ve ağacın ölmesinin önüne geçilirmiş .

Her gün defalarca önlerinden geçip gittiğimiz ağaçlarda böylesine mükemmel bir sistem yer aldigini ondan duymasaydim bilemezdim. Dahası, burada anlatılanlar, ağaçların sahip olduğu kusursuz tasarımın sadece küçük bir parçasıymış. Sadece suyun ağacın her noktasına ulaşması için, ağaçların yapısında fizik kuralları ve mühendislik bilgileri birarada kullanılmış ve kusursuz bir denge ve tasarım oluşmuş.Kendisine merak ettigim bir konuyu daha sordum neden yapraklarinızı döküyorsunuz; o da bana:)

Sonbahar yaklaşıp günler kısalmaya başladığında, yaprak hücrelerim sonbaharın gelmek üzere olduğunu anlar. Bunun üzerine ilk olarak yaprağın büyüme hormonu, üreme oranını düşürmeye başlarim. Bu işlemin ardından, yaprak sapının dala bağlandığı noktada yeni hücreler ürer. Bu hücreler, sanki biri kendilerine ne yapmaları gerektiğini bildirmiş gibi bu bağlantı noktasının üzerinde mantardan bir yatak oluştururum. Bu noktaya "Apsis noktası" denir. Bu mantardan yatak, yaprağın dala olan bağlantısını oldukça zayıflatır. Tam bu sırada, yaprak hücreleri bu sefer "etilen" olarak bilinen yeni bir hormon üretmeye başlarlar. Bu gaz biçimindeki hormon yaprağın dala bağlantısının zayıflatılması işlemini daha da hızlandırır. Bağlantının zayıflamasıyla yaprak en ufak bir esintide dahi daldan düşecek duruma gelir. Hücrelerin görevi, yaprağın düşmesi ile tamamlanmaz. Bu defa hücreler, apsis noktasında, yaprağın kopmasından meydana gelen yaranın üzerini hemen bir mantar tabakası ile kaplar ve böylece yarayı tedavi ederler. Her sonbahar yerde gördüğünüz yapraklarim, burada kısaca anlatılan biyokimyasal olaylardan geçerek dökülürler. Belki bugüne kadar varlığını hiç düşünmediğimiz bu ağaç hücreleri, ardı ardına gerçekleştirdikleri işlemlerle adeta akıl ve bilinç gösterisi yapmaktadırlar. Bir düşünelim: Ağaç hücreleri, sonbaharın gelmek üzere olduğunu nasıl anlayabilmektedir? Sonbaharın yaklaştığını anladığında hangi irade, akıl ve bilinçle yaprakları üzerinden atmak için hazırlık yapmaya başlamaktadır? Bu hücreler, büyüme hormonu, mantar, etilen gibi kompleks kimyasal maddeleri üretmeyi, bunların formüllerini, etkilerini, faydalarını nereden bilmektedirler? Aynı hücreler, ağacın yarası olduğunu nasıl fark edip, bu yaranın mantarla tedavi olacağını nasıl bilmektedirler? Bunların dışında bu hücreler, aynı hormonları neden yazın veya ilkbaharda değil de, sadece sonbaharda üretmektedirler? Kafamda binlerce düsünceyle yanindan ayrildim.Hava kararmaya baslamisti.Tabii bu arada bana verdigi bilgi icinde teşekkür etmeyi unutmadim.Yaprakları ile gene gel, sana anlatacağım daha çok şey var dedi.

Sanal bahçemizde onlar anlatsın bizlerde dinliyelim ne dersiniz!..

Saygılarla.

 
Toplam blog
: 271
: 1289
Kayıt tarihi
: 20.02.07
 
 

Bütün canlıları seven, kendi penceresinden yaşamı anlamaya çalışan, onlardan bir şeyler öğrenmek ist..