Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Başkalarını değil kendimizi değiştirelim

Başkalarını değil kendimizi değiştirelim
 

Bence Türk insanının en kötü özelliklerinden biri; kendisini değil de, karşısındakini değiştirmek istemesidir. Neden hep başkalarını değiştirmek isteriz acaba? Kendimizi değiştirmeyi düşünmek zor mudur?

Hayır, hayır... Aslında kendimizi değiştirmek çok daha kolay. Başkalarının onurunu kırmıyoruz bir kere. Eleştirme zorunda değiliz. Bir yakınımızın tavırlarını, konuşma şeklini, giyim kuşamını mı beğenmiyoruz? Ona bunu söylemekle ne kazanacağız? Onun antipatisinden başka kazancımız olmaz. Teşekkür eden, hatasını kabul eden yok denecek kadar azdır.

Genelde hiçbir bilgisi olmayan, bilgiliye nasihat ediyor. Hatalarla dolu yaşam süren en ufak bir hata yapanı eleştiriyor. Kendisi gibi giyinmeyeni ''Bu bizden değil'' diye dışlayanımız çok.

Bugün öğleden sonra 15:00 civarı bir müşterime gittim. Karşısındaki dükkanın kapalı olduğunu gördüğüm için, müşterime sordum: ''- Basri Bey dükkanı kapattı mı?'' ''- Bugün açmadı abi, kızını evlendiriyor da, işi var galiba.'' Benim merak ettiğim sadece yıllardır süren ekonomik krizde onun da pes edip etmediğiydi. İyi, iflas filan etmemiş. Sevimli bir vatandaş. Geçen yıl bu müşterim vasıtasıyla tanışmıştım. Ben müşterimle işimi bitirdim, gitmek üzereydim ki, Basri Bey parça bezci dükkanını açtı. Giderken kendisini selamladım. Biraz muhabbet ettik.

Ben bu arada müşterilerin çoğundan memnun olmadığımı, herkesin çok pazarlık ettiğini, beni üzdüklerini anlattım. İşlerin kötülüğünden filan bahsettim. Keşke etmeseydim. Bana nasihatte bulundu. Yaşça da her bakımdan da benden küçük bu arkadaş.

İmajımı değiştirecekmişim. Önce berbere gidip uzun olan saçlarımı kestirecekmişim. Türk insanına yakışır bir görünümüm olacakmış. İşte buna çok kızıyorum. Türk insanı neden böyle kalıplaşmalı?
İnsan hür olmalı. İnsanların saç ektirmek için doktorlara gittiğini çok görüyorum, dünyanın parasını harcıyorlar bu iş için. Kel olmak için doktora giden var mı? Veya saçları uzamasın da kısa kalsın, berbere gitmesin, masraf etmesin diye doktora giden? Ben söyleyeyim, yok.

62 yaşında bir adamım ben. Saçlarım dökülmedi. Bu da hoşuma gidiyor. Uzun saçı oldum olası severim. Şimdi benim saçımın uzunluğu niye başkalarını rahatsız etsin ki? Ama Türkiye'de birçok ortamda maalesef rahatsız ediyor. Şimdi bu arkadaş kendisi tamamen oryantal bir davranış sergiliyor. Müşterilerine saygısız. Dükkanını canı istediğinde açıyor. İyi bir esnaf ''İşim var'' diye saat 15:00'de kepenk açar mı? Ama bu davranış beni rahatsız etmiyor. Benim saçımın uzun olması onu rahatsız ediyor ki, benim müşterilerimin de rahatsız olacaklarını düşünüyor.

Burası Türkiye, örf ve adetlerimiz, bizim aile yapımız... Geçelim artık bunları. Burası tabii ki Türkiye. Çağdaş Türkiye Olmalı. Örf ve adetlerimizi yadırgamayalım ama her şeyi de oraya bağlamayalım. Bizim aile yapımıza ne olmuş? Kız kaçırma, kuma getirme, berdel, kan davası vs... Bunlar mı bizim aile yapımız? Artık başımızı kumdan çıkaralım. Çağdaş olanları yadırgamayalım. Her çağdaş görüntüyü, davranışı karalayıp da kendi bağnazlığımıza çekmeyelim. Başkalarını bırakalım istedikleri gibi yaşasınlar. Bizim için de güzelse onları örnek alalım. Bizim için yadırganacak bir durumsa, karşımızdakinin insan haklarına saygı gösterip yadırgamamaya çalışalım.

Karşımızdakinin, bizim yadırgadığımız halini bir başkası beğenebilir. Yani o insandan herkesin isteğine göre şekil değiştirmesini talep edemeyiz. Öyleyse kendimizi değiştirelim. İnsanlara karşı daha toleranslı ve tahammüllü olalım. Başlangıçta bu bizim için zor gibi görünse de aslında çok kolay... Bizler sadece başkalarına karşı biraz daha hoşgörülü ve tahammüllü olacağız. Bunun neresi zor?

Zor olanı beğenmediğimiz herkesi değiştirmeye çalışmak değil midir?
Mustafa Mumcu
 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..