Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Behzat Ç. için yeni bir senaryo yazdım.

Behzat Ç. için yeni bir senaryo yazdım.
 

Fenomen dizi Behzat Ç. yakın zamanda bitmesine rağmen bu dizinin fanatiklerinin gözü halâ Cuma geceleri saat 23.00 civarında bu diziyi arıyor. Bundan yaklaşık iki yıl önce Behzat Ç. dizisindeki karakterleri kullanarak iki bölümlük bir senaryo yazmıştım. Okumak isteyenler buraya tıklayabilirler. Yakında dizinin film versiyonları çevrilecekmiş. Film çevrilene kadar yaz döneminde arada sırada bu diziyle ilgili senaryo denemeleri yazmak istiyorum. Eğer bu yazılar reyting alırsa devam ederim. İlgi çekmez ise kısa keserim. Senaryoya başlamadan önce başım belaya girmesin diye aşağıdaki notu yazmak zorundayım.

Bu öyküdeki karakterler ve olaylar tamamen hayal ürünü olup, gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.

Şimdi ise öykümüze başlayalım.

******

"Sayın seyirciler, bu geceki konuğumuz iş dünyamızın önde gelen simalarından Uyanık tekstilin sahibi Sayın Aydın Uyanık. Hoşgeldiniz Sayın Uyanık."

"Hoşbulduk Kenan bey."

"Efendim siz Güneydoğu'nun bir şehrinde doğdunuz. İstanbul'da üniversitede okurken, tekstil işinde de çalışıyordunuz. Kısa zamanda büyük bir tekstil firmasının sahibi oldunuz. Nasıl böyle bir başarıya ulaştınız?"

"Önce tekstil firmalarında çalışarak işi öğrendim. En son pazarlama departmanında çalışırken, müşteri potansiyelimi oldukça geliştirmiştim. Daha sonra bazı iş adamları bana destek verdi. Bunun üzerine ben de kendi firmamı kurdum. Bana güvenen iş adamlarının açtığı krediyle işimi genişlettim. Bu firmalar kumaşları bana veresiye veriyorlar, ben de gününden önce borçlarımı ödüyordum. Bu durum piyasada güvenimi arttırdı. Her geçen gün işimi büyüttüm. Şimdi ülkenin önemli markalarından birinin sahibiyim."

"Televizyonda ne izliyorsun böyle Ahmet? Şunun sesini kısar mısın biraz?"

"Neyi izleyeceğim? Aydın Uyanık sahtekarının palavralarını. Babamın fabrikasını nasıl elinden aldığını anlatmıyor da, yok efendim çalışarak, güven kazanarak bugüne ulaştığını anlatıyor."

"Evet, baban ona çok güvenmişti. Sonra en büyük kazığı da ondan yedi. Rahmetli baban parasal olarak sıkışık duruma düştüğünde fabrikayı ona devretmiş, o da bu fabrikanın üzerine nasıl da konmuştu."

"Evet, ondan sonra babamı tanımadı. Babam da kısa zamanda kahrından ölmüştü."

"Şimdi de televizyonda ahkam kesiyor."

"Bütün bu olayları televizyoncu ve gazeteci Selim İzsüren'e anlatmıştım. Güya bu konuyu televizyondaki "Takip" programında dile getirecekti. Ama kısa süre içinde bağlı olduğu televizyon kanalından kovuldu."

"Şimdi gazetecilik yapmıyor mu o?"

"Evet. Bir gazetede yazıyor. Geçen gün beni aradı. Televizyondan ayrılmasaydım senin konunu gündeme getirecektim dedi. Hükümetin baskısıyla işine nasıl son verildiğini anlattı. Ancak şimdi bir kitap yazıyormuş. Benim olayla birlikte birçok iş adamının yolsuzluklarına kitabında yer verecekmiş."

"Kimler varmış acaba bu iş adamlarının arasında?"

"İsim söylemedi ama ülkenin gündemini sarsacak kadar büyük olaylar olacağını söyledi. Birçok ünlü işadamının da başının ağrıyacağını belirtti. İş dünyasını bu kitapla sarsacakmış."

"Televizyonda çalışırken de Selim İzsürer oldukça cesur programlar yapardı. Ancak son programlarında hükümet çevrelerine sataşınca kendisini kapının önünde bulmuştu."

"Maalesef öyle. Bu ülkede doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."

*************

"Arkadaşlar Behzat amirim göreve geri dönmüş. Kendisi aklanmış."

"Aklanmayacak da ne olacak Harun? Amirimin bu konularda hiçbir suçu yoktu ki...Emniyet müdürü g... korkusu yüzünden amirimi geçici olarak görevden almıştı. Cinayet masasına nereden amirim gibi bir başkomiser bulacaklar?

"Ne zaman başlayacakmış göreve?"

"Bekliyoruz. Bugün gelir herhalde."

***************

"Ne yapıyonuz lan?"

"Ooo amirim hoş geldin?"

"Hoşgeldin amirim"

"Hoşgeldiniz amirim."

"Akbaba, Hayalet, Harun, Eda, gelin bakim odama. Cevdet nerede? Yok mu yeni damat?"

"Amirim o hıyar, kardeşimle bizden habersiz evlenmişti. Neyse şimdi onu affettik. İzine ayrıldı. Balayı yapıyorlar"

"Haaa, iyi."

*****************

"Bu ne lan?"

"Ne oldu amirim?"

"Kim koydu bunu benim dolabıma?"

"Neyi amirim?"

"Neyi olacak? Ayranı"

"Haa onu Tahsin müdürüm koydu. Emniyet müdürü dolabınızda içki bulmasın diye içki yerine ayran koydu"

"Hay ben onun...."

"Amirim artık ayran milli içkimiz oldu ya...Ondan yani..."

"Alın oğlum bunu buradan"

"Artık dışarda içki içemeyecekmişiz amirim. Sonra saat 22.00 den sonra içki de satılmıyacak artık."

"Biliyorum lan...Bundan sonra Harun bu görevi sana veriyorum. Saat 22.00 den önce bira stoklarını tamamlayın."

"Emredersiniz amirim."

"Amirim bir dakika"

"Ne oldu lan Hayalet?"

"Cinayet var."

"Al işte. Cinayet tam benim gelmemi bekliyormuş. Ulan ne ayak varmış bende de be."

"Amirim çok ilginç. Maktul tanınmış biriymiş."

"Kimmiş lan."

"Meşhur televizyoncu ve gazeteci Selim İzsüren"

*************

"Nasıl olmuş Akbaba?"

"Ensesine sivri bir şey batırılarak öldürülmüş"

"Cesedi kim bulmuş?"

"Karısı, dün gece çocuklarla birlikte annesinde kalmış. Yazacağı kitapla ilgili olarak kocası son derlemeleri yapacağı için onları evden göndermiş. Kafası dinç çalışmak istiyormuş"

"Haaa...... Kitapla ilgili notlar var mı? Bilgisayarını buldunuz mu?"

"Ev darmadağın edilmiş. Bilgisayar da meydanda yok. Katil onu da beraberinde götürmüş olmalı."

"Peki, karısı yazdıklarıyla ilgili birşeyler bilmiyor mu?"

"Ona da birşey söylememiş. Kitap çıkınca okursun demiş"

"Çalıştığı gazetenin haberi vardır herhalde. İzci gazetesinde çalışıyordu değil mi?

"Evet amirim"

"Hayalet, Harun siz gazeteye gidin. Yazı işleri müdürüyle konuşun bakalım. Yazacağı kitapla ilgili bir bilgisi var mıymış?"

******

"Yazı işleri müdürü sen misin?"

"Evet, ama siz kimsiniz?"

"Polis, polis...Selim İzsüren hakkında konuşacaktık."

"Selim bey bugün gecikti. Günlük yazısını da henüz göndermedi. Şimdi onu arayacaktım"

"Arasan bile bulamazsın"

"Neden? Yoksa başına bir şey mi geldi?"

"Yok başına değil de ensesine geldi."

"Harun, ciddi ol biraz. Selim bey bugün öldürüldü."

"Ne öldürüldü mü? Ben ona o kadar söyledim. O kitabı yazma diye."

"Sizin kitaptan haberiniz var yani."

"Var tabi. Ülkenin ileri gelen bazı kişiler hakkında bulduğu açıkları gazetede yayınlanmak istedi. Ama zaten çok ağır baskılar altında çalışıyoruz. Patron buna müsaade etmedi. O da bu konuda bir kitap yazacağını söyledi."

"Bu kitap da onun sonu oldu."

"Hâlâ inanamıyorum."

"Peki kimler hakkında yazı yazacaktı?"

"İsimlerini söylersem onları mutlaka tanırsınız. Ama daha detaylı bilgiyi asistanında alabilirsiniz."

"Asistanı kim?"

"Sulhi Çimen"

"Burada mı kendisi?"

"Hayır, bir söyleşi için hazırlık yapmaya gitti. Hazırlıktan sonra Selim beye uğrayacaktı."

"Tamam. Onu arayın. Cinayet büroya gelsin. Orada görüşelim."

"Peki amirim. Ah Selim ah...Yaktın kendini boşu boşuna"

******

"Ulan Harun ne zevzek adamsın"

"Ne oldu Hayalet. Ne yaptım ki?"

"Daha ne olacak. Ülkenin önemli gazetecilerinden biri öldürülüyor. Sen için gırgırındasın."

"Tamam, tamam ya. Sence kim öldürmüştür Selim İzsüren'i?"

"Ne bileyim ben. Araştıracağız işte."

*****

"Amirim, Sulhi Çimen geldi."

"Eda kim bu Sulhi Çİmen?"

"Bugün Hayalet yazı işleri müdürüyle görüşürken, onun Selim beyin asistanı olduğunu söylemişti. O da onu buraya çağırmış."

"Haa,, iyi, iyi, gelsin bakalım."

*****

"Amirim tam bir şoktayım. Uzun yıllardır Selim beyle birlikte çalışıyorduk. Bu güne kadar çok tehdit aldık. Ama böyle bir şey olacağı hiç aklıma gelmemişti."

"Adamın bilgisayarı da ortada yok. Sen kimler hakkında yazı yazdığını biliyorsun değil mi?"

"Bilmez miyim amirim? Oradaki birçok bilgiyi ben topladım zaten."

"Adamın bilgisiyarını da almışlar."

"Önemli değil amirim, Bende bütün yazdıklarının kopyası var. Ayrıca bir de CD ye yüklemiştim o bilgileri."

"Aferin lan. CD yanında mı?"

"Evet amirim. Sizin için de bir kopya getirdim."

"Tamam ver bakalım. Bu CD yi bir inceleyelim bakalım. Selim İzsüren kimlerin damarına basmış?"

"Buyrun amirim, soracağınız bir şey olursa beni istediğiniz zaman arayabilirsiniz."

"Tamam, sen git şimdilik. Biz bu CD' yi bir inceleyelim."

******

"Eda, çocuklara söyle. Bu akşam kimse evine gitmiyor. Burada bir CD izleyeceğiz."

"Emredersiniz amirim."

*****

"Amirim?"

"Gel Harun. Çocuklar nerede?"

"Geliyorlar amirim. Bu akşam CD izleyecekmişiz. Hayaletin evinde izleseydik keşke. Nasıl vizyon filmi mi izleyeceğiz."

"Ya,,, öyle...Ebenin.....filmini izleyeceğiz^"

"Porno mu yani?"

"Ulan şimdi kafana birşey indireceğim."

"Öldürülen adamın kimlerin peşinde olduğunu anlattığı romanın taslaklarını okuyacağız."

"Kızma amirim. Ben CD deyince."

"Eda, sen taslaklara baktın mı?"

"Baktım amirim. CD dört kişiden söz ediyor.

"Tamam. Bu CD yi print et. Sen de dahil herkes birer kopya alsın.

"Herkes, kitapdaki bir kişi hakkındaki yazıları okuyacak. Sonra da burada tartışacağız. Kim hangi kişiyi okuduysa, o kişilerle ilgili görüşmeleri o yapacak. Sonra burada durum değerlendirmesi yapacağız."

"Emredersiniz amirim."

"Bu kişiler kimlermiş?"

"Güngör Çelik

Metin Mangır

Salih Yuvayapan

Cengiz Lot"

"Ya bunların hepsi de kalın adamlar. Hepsi de hükümete yakın kişiler"

"Evet amirim"

"Amirim bu kişilerle nasıl görüşeceğiz? Bunlar yukarıdan baskı yaparlar. Valla hepimizi TOMA şoförü yaparlar."

"Merak etme Harun. Seni TOMA'ya vermezler. Sen oraya sığmazsın. Seni gaz sıkıcı yaparlar. İnsanlara biiber gazı sıkarsın."

Devamı için lütfen tıklayın. 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..