Ben bir Beşiktaşlıyım -2-

Yazımın birincisini Beşiktaşımın tarihe geçmesinin ardından yaşadığım duygu yoğunluğu üzerine yazmıştım. Sağolsun Beşiktaşım bu tarihi maçtan sonra aldığı başarılar (!) ile duygu yoğunluğumun sürekli üst seviyede kalmasına yardımcı oluyor.

Esasen futbolu sadece izleme seviyesinde takip eden bir taraftarım. Beşiktaşımın aldığı sonuçlar bende geçici olmakla beraber derin duygu dönüşümleri yaşatır.

Sürekli başarılı olmasını isterim tabiki ama futboldur bu, başarılı olamadığı hatta hezimete uğradığı dönemler de olabilir. Bu benim takımıma olan bakışımı asla etkilemez, çünkü ben bir "taraftarımdır".

Bu yazıyı niye yazıyorum?

Hiç aklımda yoktu aslında Beşiktaşla ilgili bir yazı yazmak, taa ki bir bayan okuyucumun yorumunu alana kadar.

Bu bayan benim kuzenim, ismi Çiğdem ama nerden kaynaklanıyor bilmem tam bir Beşiktaş fanatiği. Hani onun deyişi ile kolunu kessen siyah beyaz akarmış kanı. Lise çağında bir bayan olmasına rağmen, birçok futbolcuyu tanıyor ve kadroyu eksiksiz sayabiliyor.

Birinci yazımı okuduktan sonra benden rica etti; "Sürekli Beşiktaş Hakkında Yazsana" diye.

Onun bu isteğini kırmıyorum ve bu yazımda Beşiktaş'tan bahsediyorum. Kusura bakmasın, futbol hakkında fazla yorum yapamıyorum, bu kadarı ile idare eder umarım.

Sen bana bakma Çiğdem, takımını takip et, Beşiktaşlı olmanın onuru ile yaşa. Hezimete uğrasa bile, takımını bırakma.

Unutma, Hepsinden Önce Biz Vardık...