Ben mizah yazarı değilim

Ocak ayında yazdığım bir yazıya bugün bir blog yazarımızdan yorum gelince (1) bu konuda bir yazı yazmam gerektiğini düşündüm ve yazı için “Ben mizah yazarı değilim” başlığını seçtim. Yorumdaki eleştiren cümleleri okuduğumda "o kadar kötü mü yazmışım" diye canım sıkılsa da yazımın eleştirmeye değecek kadar ciddiye alınmış olmasına sevindim. İşte eleştiren cümleler:

“Bu sıralı mizah yazarlarının adını (Kategori olarak) siz mi, editörler mi kim koyuyor, (...) Yazılar, ''Mizah'' tadında olmalı diye düşündüm (...) Siz bu yazı serinizde ''Mizah'' kavramı görüyorsanız, o sizi ilgilendirir... Ama, meraklısını da sıkar. Mizah adına sıkar...” (2)

Bu arada eleştirilenin yalnızca benim mizah kategorisinde yazdığım yazılarım mı yoksa Milliyet Blog'daki tüm mizah yazıları mı tam anlayamadım. Ben kendi üzerime düşeni yapıp yazdığım yazıları bir kez daha okudum.

Mizah kategorisinde 5 yazımı buldum. “Blog-komik” ile başlamak istiyorum (1). Bu yazıyı blog kategorisinde yayınlamışım. O günlerde İstanbul’daki Blog yazarları toplantısını çok ciddiye alıp bunu yazılarına yansıtanların bu yaklaşımını çok abartılı bulduğum için abartılar üzerine kurduğum bir yazıyla eleştirmiştim. Bugün yeniden okuduğumda bir mizah yazısı olarak fena olmadığını düşündüm. Gelen yorumlarda da övgüler vardı.

"Sıfır hata: Eski sayfalardan bulduklarım" (3) çok ciddi bir yazıydı. 5 yıl önce yazdığım bir yazıyı düzenlemiştim. Ekonominin kayıt altına alınması için yapılması gerekenleri anlattığım yazı, ülkemizdeki yediden yetmişe herkesin kayıtsız ekonomi aşkı yüzünden ancak mizah olurdu.

"Yaz saati uygulaması ve burcunuz" (4) yazısında burçlara ve fala inanan insanların birçoğunun bildikleri burcunun yanlış olma olasılığını anlattım. Aynı konuyu başka bir yazıda daha dile getirdim: Sezaryen yasaklansın (5) başlıklı yazımda anlatmaya çalıştığım doktorun belirlediği tarihle oluşan burçlara göre yaşamlarının kararlarını vermeye çalışanların komik haliydi.

Bir blog yazarımız yazısında çok yazan blog yazarlarını eleştirmişti. O yazıda eleştiri için kullanılan e-Elma’dan çıkarak iki yazı yazdım. Önce e-Fal başlıklı yazıda (6) toplumdaki abartılı fal merakını herşeyi abartarak eleştirdim. e-Fal yazısını bir kez daha okuduğumda yazdığım zamandakinden daha çok sevdim. Daha sonra yazdığım e-Elma başlıklı yazı ise mizah değildi (7).

Televizyonların en komik programlarının magazin programları olduğunu düşünürüm bunun için “Magazin programı izleyin” dedim “Magazin programı seslendirmesine bayılıyorum” başlıklı yazımda (8). Bu yazıyı okuduğumda mizah kategorisine koymamam gerektiğini düşündüm ve şu anda Basın Yayın/Medya kategorisine değiştirdim.

İstanbul’a vize koyacakları yolunda haberler çıkınca bir yazı yazdım, “İstanbul’a vize koyacaklarmış” başlığıyla (9). “İstanbul'a vize konulmasının tartışmaya değecek bir ciddiyeti olamaz, birşey yapılacaksa ancak mizahı yapılabilir.” diye bitirdim.

“Ben mizah yazarı değilim” diye başlamıştım yazmaya. Mizah niyetiyle yazdıklarımı okuduğumda, bunların "usta işi" olmasa da "mizah yazıları" olduğuna inandım ve bundan sonra daha çok mizah yazmaya karar verdim. Belki mizah yazmayı öğrenir, mizah yazarı olurum.

(1) Blog-komik: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=21422
(2) Yorumun tamamını Blog-komik yazısının altındaki yorum bölümünde okuyabilirsiniz.
(3) Sıfır hata: Eski sayfalardan bulduklarım: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17659
(4) Yaz saati uygulaması ve burcunuz: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=21981
(5) Sezaryen yasaklansın http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22161
(6) e-Fal: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=26102
(7) e-Elma: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=26650
(8) Magazin programı seslendirmesine bayılıyorum: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=24446
(9) İstanbul’a vize koyacaklarmış: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=21191