Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Ben yarım, Köpek tamam

Ben yarım, Köpek tamam
 

Bu fotoğraftan iki gün sonra köpekleri zehirlediler.


Kepezin nüfusu sürekli artıyor.  

Yanılmayın ha!  

Vatandaşın çocuk yaptığı falan yok.  

Eldeki bir çocuğa bakamayanlar, ikinci üçüncü çocuğu ne yapacaklar.  

Göç alıyor Kepez göç.  

Memleketin her yanından.  

Köydeki çapasını küreğini kapan, Kepez’e geliyor.  

Şakir Amca’sının malasını kapanlar da usta oluyor doğal olarak.  

Sıvacı duvarcı.  

Bizim mahallenin sahil kesiminde, insan nüfusu artmıyor.  

“Sessizlik ve sakinlik” çok güzel diyeceğim.  

“De-mi-yo-rum.” 

İnsan sayısı az.  

“Doğru.” 

Gürültü de az olur.  

“Yanlış.” 

Mart ayı geçeli çok oldu.  

Kedilerin nüfusu en az üç kat arttı.  

Her evin sağından solundan, kışın terk edilmiş evlerden kedi yavrusu fışkırıyor.  

Baharı bulamadık, birden bire yaz geldi.  

Mahallenin her yeri çayır çimen.  

Kediler için iyi bir ortam.  

Benim tanıdığım, kör kedi kayboldu.  

Kulağı kesik kedinin saltanatı sürüyor.  

Ancak kedi örgütlenmesi ve liderlik savaşlarında çok yıprandı, o zayıfladı.  

Haremi korumak kolay mı?  

Topal kediler, yok olup gittiler. Çenesi parçalanmış, kuyruğu kopmuş kediler geziyor şimdi.  

Nerde bir yemek kokusu var, on ya da on beş kedi masanın etrafında.  

Bir lokma atıldığında, “mırnav” sesleri çok kötü.  

Açlık, hepsini birden aslan ediyor.  

Kedilerden şikâyetim yok.  

Sessizce geziniyorlar.  

Bazen liderler karşılaşınca, bebek gibi sesler çıkarsalar da önemli değil.  

Bir anda bitiyor her şey.  

Sessizliğe gömülüyor, kediler.  

Daha önce yazmıştım.  

“Bizim mahallede kediler dışarıda. 

Köpekler içeride.” Diye.  

Evlerin balkonlarında, köpekler oturmakta.  

Evin yakınından geçen bir kediye havlamaktan, beter oluyorlar gariplerim.  

Eeee, ev sahibine yalakalık kolay mı?  

Bir köpekle yetinmeyip, iki köpek besleyenler de var.  

Adamda bir köpek, eşinde bir köpek.  

“İki insan, iki köpek.” 

Yaşayıp gidiyorlar bir evde.  

Köpeğine, “oğlum, kızım” diyenler.  

Köpeğine nazikçe, ”lütfeeeen!” diyenler. “Aferim şekerime!” diyenler.  

Komşusuna selam vermeyenler. Komşusunun oğlunu, kızını bilmeyenler…  

Duyguları izole edilmiş insanlar.  

Üzüyor insanı.  

Sevindirici hareketlerde oluyor.  

Oturduğum kahvede;  

“Müdürüm bu çocuk sizin öğrenci mi? Ben bunu öğlenleri eve geldiğinde gözledim. Yemek yemeden tekrar okula dönüyor.” 

“Ne diyorsun?”  

“Doyuralım şu çocuğu!” 

Sahi bir torba köpek maması kaç lira?  

“Hoca bak! Bu çocuğun ayağındaki ayakkabı 3 numara büyük.” 

“Babasını tanımıyon mu? İşsiz. Annesi de çalışmıyor. Evleri kira. Ne olacak ki?”  

“Ben bu çocuğa bir çift ayakkabı alayım. Ailesi kızar mı acaba?” 

“Niye kızacakmış. Çocuk açlıktan ölecek. Evde yok, elde yok.” 

Bilen var mı? Bir torba kedi maması kaç lira?  

Gerçek şu, bizim mahallede.  

“Bütün köpekler kediler, bazı çocuklardan daha mutlu.” 

Bizim mahalle, herkesin mutlu olduğu, “aşamalle” değil.  

Kedi köpeğe takılan, huzuru hayvanlarda arayan bazı tuzu kurularının çok olduğu mahalle. Birçoğunun; “gözleri önünü görmüyor, çevresindeki sesleri duymuyor.” 

“Gönül gözünü” mandagözü zannedenlerde vardır kesin olarak.  

Şimdi gecenin sessizliğinde balkonda oturuyorsunuz.  

Kuş sesleri var. Bülbül öterken nefesi kesiliyor. Her ötüşünde ayrı bir melodi. Takılıyorsunuz bülbüle.  

En güzel ötüşün arasında, “Hav! Hav!” diye zırlayan bir köpek.  

Yoldan birisi geçiyor güvercin adımlarla.  

Köpek birden, “ Hırrrrr! Hav’ Hav!” 

Bir çığlık.  

Zavallı kadın, korkudan zıplıyor.  

Huzuru kaçıyor, yanındaki çocuğun.  

Başka bir çocuk bir köpeğin ani saldırısıyla, bisikletinden düşüyor.  

Başka bir çocuk, terliklerini bırakıyor yolun üstünde.  

Bazı evlerin kapısında, “Köpek var” levhası.  

Doğrudur vardır.  

Bazı evlerin erikleri, sürekli zehirlidir.  

Bazılarının, kirli sakallı gençlerin ellerinde, suratsız sahibini bile tanımayan, bilmen ne cinsi köpekler.  

“İnsanın insandan uzaklaştığı, hayvanlara yakınlaştığı bir toplum” oluşmakta günümüzde.  

İleride “sosyal toplum diye bir kavram” bana göre kalmayacak.  

Sosyal internet sitelerde, birbirleriyle gevezelik edenler, gerçek bir ortamda karşılaştıklarında birbirlerine selam bile vermiyorlar.  

Kopuyoruz.  

Çürük halat gibiyiz.  

Geceleri çokça dışarı çıkmam.  

Evde balkona çıkarım.  

Otururum bazen, uzun süre.  

Bir gün oturuyorum balkonda.  

Hava çok güzel.  

Gökyüzünde ay var. Yıldızlar parlıyor. Ay yarım bir şekilde parlıyor.  

Duygularım depreşmiş.  

Birden dilimin ucuna gelen sözler.  

“Ay yarım, ben yarım  

Sen yoksun bu gecelerde. 

Yıldızlar hep yarım yarım. 

Sen yoksan ben ne yaparım.” 

Diye dökülüp, bir hizaya giriyor sözcükler.  

Bir kâğıt kalem bulup yazıyorum.  

Sazı alıyorum elime. Melodi de beynimde oluşmuş. Tam başlıyorum çalmaya.  

“Hav! 

Eyvallah! Köpek efendi.  

Devam ediyorum.  

Sözleri, müziğin üstüne…  

“Hav! Hav!” 

Duruyorum, sesin geldiği yöne bakıyorum isteksizce.  

Devam edeceğim, sazı çalmaya.  

“Hav! Hav!” bitmiyor.  

Bir tekrar daha.  

“Haaav! Haaaav!” 

Hay senin…  

Nakarata bak!  

“Hav! Hav!” 

Gitti bizim duygular. Köpek durmadan aranağme yapıyor.  

Arada bir ses, köpekle ilgileniyor.  

“Lütfennnn!” 

Köpekler çok anlar ya, lütfenden.  

Alıyorum sazımı. Dalıyorum evin içine.  

Bizim şarkının sözleri, “Hav! Hav!” olup bitiyor.  

Beynimin içinde, köpekten başka bir şey kalmıyor.  

Ben köpek düşmanı değilim.  

Köpekleri severim.  

En azılı köpekle bile anlaşabilirim.  

Köpekler insanın ses tonundan “dost mu düşman mı?“anlarmış.  

Buradaki gerçek olan durum şu.  

“Köpek yanlış yerde, ben doğru yerdeyim.” 

Yok.  

“Köpek doğru yerde, ben yanlış yerdeyim.” 

Gerçi, yer ve konum önemli değil.  

Şunu da belirteyim. Çaldığım saz elektronik değil. Sesim sokağa da taşmaz.  

Kısacası, benim sesimi köpek duymaz.  

Köpeğin sesini bütün mahalle duyuyor.  

Sabahın seherinde, yattığınız odanın içine köpek sesi girerse, bir süre sonra güzellik olmaktan çıkar her şey, nefrete dönüşür.  

Şarkıyı zorda olsa tamamladım.  

Şöyle şarkının sözleri.  

YARIM 

Ay yarım, ben yarım  

Sen yoksun bu gecelerde. 

Yıldızlar hep yarım yarım. 

Sen yoksan ben ne yaparım. 

Hayalinle yaşarım 

Uykularım hep yarım yarım 

Okurum seni her gece 

Şiirlerim yarım yarım. 

El yarım göz yarım 

Dilimdeki söz yarım 

Yangın yeri şu yüreğim 

İçindeki köz yarım. 

Hayalinle yaşarım 

Uykularım hep yarım yarım 

Okurum seni her gece 

Şarkılarım yarım yarım. 

Bir yanım sanal sevgiliye, bir yanım köpeğin sesine bölündü.  

Yarımdan da yarım oldum.  

Dilim dilim dilimlendim.  

Beterim bugün.  

 

 

 

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..