Ben yazdım! Beste, güfte İlhami'nin

Bilumum mesuliyet kendisine aittir!

İtiraz ve şikâyetler için E- posta başvuru adresi:

“Şevkioğluilhami@fikirdokunulmaz.com”

…İsyan varmış! Kazanın bir kulpundan tutarak, kaldırmak isterlermiş!

-İlhami! İşim var bavul toplamam lâzım! Sonra konuşuruz!

…Olmaz! Bugün konuşmalıyız! Hemen şimdi!

-Neden bugün? Allah aşkına!

…Çünkü gündem kızışırsa, bir Nisanın gölgesine yatarız!

-Benim yatmaya vaktim yok! Yazı yazmaya hiç yok! Dönüş zamanı geldi çattı, gündemde birikmiş ev işleri, Perşembe pazarı, tüylülerin havlaması mivaylamasından rahatsız olan komşularımın gönlünü almak var!

… Kaç kez söyledim, beni dinlemiyorsun! Şehrin göbeğinde ne işin var senin?

Bahçeli bir köy evi paklar, seni ve tüylülerini! Yine gargaraya getiriyorsun, o işler beni ilgilendirmez, senin kişisel tercihin! Sen darbeden haber ver!

-Benim kitabımda o kelime yok!

…Vay! Sevsinler o dilleri! Karnım tok! Sen otur şu klavyenin başına; bir bir yaz dediklerimi! Sen sağ ben selamet! Yakanı bırakırım, sen de bavulunu toplarsın!

-Allah’ım! Ne ettim ne eyledim de, sen bu adamı başıma sardın?

Hadi de diyeceğini de bitsin şu işkence! Yalnız bilesin! Bir gün bitpazarında seni, üstüne ak akçe vererek..

…Yapamayacağın işler için söz verme! Biz ayrılamayız!

-İlhami! İsyanlardayım, bırak edebiyatı, bak klavyenin başındayım!

…Ne yani seni pes ettirdim öyle mi? Yaşlanıyor musun dişi kurt? Tamam, gözünü seveyim, çatma! Hilalini! Yaz! Ortada çözülmesi gereken bir durum var, ipin ucunu bulmak adına bir çaban yok ise; tüm dırdırların işe yaramaz!

Sorunu biraz daha büyütmüş olursun! Açık ve net bir önerin yok, bu ne tür bir devrim olsun istiyorsun? Kendinde bilmiyorsun! Sadece istiyorsun!

-Sen biliyorsun! Değil mi? İlhami?

…En azından bir teklif getiriyorum, üstü boş masaya yetmez mi?

-Kulaklarım sende, yumurtlayabilirsin altın yumurtanı!

…Her emeğin bir karşılığı olmalı diyorlar katılıyorum! Sayfalar sizin!

-Kiracıyız!

…Galerileriniz var resimlerle süslediğiniz! Resimlerin olmasa nasıl değerlendirirdin bu alanı?

-Bilmem! Hiç düşünmedim!

… Ben düşündüm! Reklâmlarla! İsteyen, bu bölümü kişisel reklâm panosu olarak kullansın! Tercih ettiği ürünün tanıtımını yapsın! Tabii teklif alırsa, en önemlisi izin verilirse! İşte sana emeğinin karşılığı! Ev sahibi ile paylaşmak koşulu, gündeme gelebilir! Hadi örnek verelim! Sen hangi tür bir tanıtım yapmak isterdin? Söyle utanma!

-Kedi köpek maması! Ne iyi olurdu İlhami? Aklınla yaşa emi?

…Başka bir şey bulamadın mı? Her neyse! Şimdi bunu idareye kim bildirecek?

-Mucit sensin o şeref sana ait İlhami!

…Beni ancak sen duyabilir, sen görebilirsin! Ben yalnızca senin için yaratıldım!

-İşler sarpa sarar, büyük hükümdar: “Bu ne cüret, güvendiğim dağlara kar yağarmış da, üşüyen en son ben olurmuşum! Atın şunu zindanlara” derse ne yaparım! Altmış küsur çocukla, klavyemi; kafamı demek istedim sokacak bir yuva nerden bulurum? Şurada güzel güzel oynarken, arı kovanına çomak sokmak olur mu? İlhami!

…Valla sen de bir antikasın! Benimle son günlerde ilgilenmez oldun! Ne yaptıysam dikkatini üzerime çekemedim! “Canım sıkılıyor!” diyemiyorum beni evlendirmeye kalkarsın! Başından atmak için bahaneler arıyorsun!

Şaka yaptım! Bir Nisan şakası! Sen şakadan da anlamaz oldun! Dur yapma!

- Yaktın beni İlhami! Bu nasıl bir Nisan şakası? Biz hâlâ Mart ayındayız!

Senin aklına uyanda kabahat! Şefaat şefaat şefaat!

30.Mart 2008

Hoşça kal Berlin!