- Kategori
- Kitap
Bir deniz yolculuğu efsanesi- Moby Dick

Kitap ve Yemek, yazmayı en çok sevdiğim kategoriler. Kitaplar hakkındaki görüşlerimi bildirmeyi bayılıyorum, aynı zamanda mutfak sohbetlerini de seviyorum.Bu kategorileri sevmenin nedeni : konu aramadan, Türkçe yazma pratiği imkanı bulmak.
Bugün, Nisan 2008’ de okuduğum bir kitaptan söz etmek istiyorum – Beyaz Balina
Oğlum için aldığım kitap idi. Ne yazık ki okumak istemedi. Başladı ve özür dileyerek bıraktı. Okumak yine bana düştü, büyük bir hevesele 2007 yılının son aylarında okumaya başladım.
Bu romandan henüz 100 sayfa devrettiğimde ve kaptan Ahab ile henüz tanışmadan, neden Jeffery Archer’ı tekrar okuyabilecek kadar çok etkilediğini ve bunu kendi romanında itiraf ettiğini anladım.(“Kader Ortakları” romanın yazarı Jeffery Archer’in kahramanlarından biri “Beyaz Balina”’ yı tekrar okuyordu ). Kitabın künyesini orada öğrenmiştim, ilgimi çekmişti ve okuma kararını almıştım.
Yeni nesil bu tür kitaplardan hoşlanmıyor, demode ve sıkıcı buluyor herhâlde.
Aynı şekil müzik dinleme zevkleri de değişiyor. O insanın içine işleyen Klasik müzik ve kendimi gerçekten bir Türk hissettiren eşsiz Türk Sanat Müziği, gençlerin rağbet ettiği, benim kulaklarımı tırmalayan, yeni rap müzik tarzla yer değiştiriyor adeta.
Modern olmak ve ayak uydurmak bu mu? Kuşak çatışması dedikleri bu mu?
Okunacak böyle bir yapıt “Beyaz Balina “gibi varken neden, özellikle gençler, “Şeytan Yemini”ni veya benim oğlumun büyük iştahla okuduğu “ Eragon “ gibi romanları tercih ediyorlar, ben gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
Doğayla iç içe yaşayan ilkeller gerçekten daha mı değerli , insanların yaşama imkanları geliştikçe anomaliler mi başlıyor ?
Tıpkı usta zıpkıncı Queequeg ( nasıl okunuyorsa ?! ) gibi, saf, temiz bir Kokonoko adası Prensi .Yeni tanıdığı arkadaşıyla her şeyini yarı yarıya paylaşacak kadar cömert. Tanımayan, hatta kendisinle alay eden birisini, kurtarmak için hiç düşünmeden kendini denize atan, aynı bu usta zıpkıncı gibilerine rastlamak gün geçtikçe zorlaşıyor mu ?
Herman Melville, romanında çok güzel özetlemiş hayatı, öyle doğrular anlatmış ki ben hayranlıkla okudum. İnsanların, çeşitli dini inançlarını o kadar sade ve doğru tarif etmiş ki, Türkiye’de bugün çok insanın okuması faydalı olur, ben şapka çıkartıyorum. Hoşgörü, saygı, güldürebilen insanlar , para, servet ve birçok şey hakkında görüş bildirmiş…
Beyaz Balina romanı bir belgesel gibi adeta.Denizin belgeseli. Balinaların belgeseli. Hayatın belgeseli. İnsan ruhunun belgeseli.Bir çok konuda bilgi sahibi oldum.Çok detaylı anlatmış Herman Melville. Okumaya başladığımdan hemen hemen her gün mutlaka birkaç sayfa okuyordum.Başucu kitabım gibi oldu ve bittiğinde üzüldüm.
Kitabı her elime alışımda, hayranlığım biraz daha artıyordu. Herman Melville, bu kadar güzel nasıl yazabilmiş! Beyaz renk ile ilgili tam tamına yedi sayfa yazmış. Harika anlatmış bu rengi. Burada sadece bir iki satır paylaşıyorum:
” Bu renk, güzel, onurlu, ulu olan her şeyi içinde barındırmakla beraber; yine de bu renkte, gizemli, soyut bir korku saklıdır.İnsanın ruhunu, kan kırmızısından daha çok sarsan bir korku….”
Çok etkilendim.
Bu kitabı daha önce nasıl atlamış olabilirim ve neden okumadığımı soruyordum kendime .
Tanrı, yazma yeteneğini dağıtırken pek adaletli davranmamış galiba…
“Balina su fışkırtan, yatay kuyruklu bir balıktır.” Cümlesine bayıldım mesela, bu kadar basit..
Nasıl olur da ben şu yaşıma kadar balinaların kuyrukları yatay olduğunu fark etmem? Ya siz?
Belki denizi çok sevdiğim içindir, ama bence bu kitap gerçekten harika.
Pequod bir Balina avcısı gemisidir. Kaptanı Ahab, hayran kalınacak bir kişiliğe sahip. Yazar onun şöyle özetliyor;
“ Yaşlı ve yoksul bir balina avcısı.Onun üzerinde İmparatorların süsleri yok, Büyük Ahab seninki farklı bir büyüklük “
Bir ayağını Beyaz Balinaya kaptırmış olan kaptan, intikamının peşindedir.
“ Beyaz Balina ister fenalığın bir aleti olsun, ister fenalığın ta kendisi olsun, intikamımı ortada bırakmayacağım.Beni Güneş aşağılasa onu vururum. O bana düşmanlık ederse bende düşmanı olurum onun; Oyunun kuralı bu “
Böyle bir şey var mı ya! ! !
Bir de kendi halimize bakarsak ! ! ! Düşmanlara, cömertçe dağıtıyoruz, kan ile sulanmış topraklarımızı…
“ İnsan bir işteki aksamayı sezinlemiş, fakat bu işe artık girmişse, ayırımına varmadan kaygılarını kendinden bile gizlemek ister.”
Bunu ben çok yaşarım, ne kadar güzel özetletmiş Yazar.
“ Neyleyeyim ki çok sık da gülemez insanlar. Bu sebepten biri size güzel bir şaka yapmak olanağına kavuştu mu, dert etmeyin bırakın istediği gibi şakalaşsın. Bir adam, başkasını epeyce güldürebiliyorsa, bilin ki düşündüğünüzden çok daha fazlası olabilir o adamda”
Kitapta bir bölüm var - Direk Başı. Uzun bir direğe tırmanan denizciler, oradan gözcülük yapıyorlar. Yine çok güzel anlatmış Yazar.Uçsuz, bucaksız denizin ortasında tek kişi gibisiniz. Güzel bir duygu olmalı, bende kendimi orada hayal ettim okurken…
Kaptan Ahab’ın İntikam serüveni, çarpıcı bir son ile nihayet buluyor.
Öğrenmek isterseniz, Sabahattin Eyuboğlu ve Mina Urgan'ın nefis tercümesini okumanız gerekecek.