Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Kasım '08

 
Kategori
Kitap
 

Kitaplara... en içten sevgilerimle...

Kitaplara... en içten sevgilerimle...
 

ELEKTRONİK KİTAP ÖRNEĞİ...


Bizler, kitapları kağıt yapraklarından okuyan, son nesiliz galiba. En az bir veya iki kuşaktan özenle biriktirilmiş ve İtinayla ev kitaplığına dizilmiş kitaplar, bazıları defalarca okunmuş, biraz yıpranmış... Tam bir nostalji…

Günün ve yarının genç okurlarının ellerinde bilgisayar var artık. Onda her şey mevcut: oyunlar, eğlence, her türlü bilgi…Okumak istediğimiz her şey orada.Her geçen gün, bilgiler ve hizmet alanları sürekli çoğalıyor. Online kütüphaneler sayesinde - kitapların sayfalarını dahi, ekranda görmek mümkün.

Öğrenmek istediğimiz her tür bilgi , küçük oğlumun sözleriyle'' Her şey bilen Google amcaya'' sormamız yeterli. Mesela:

* Kitap kelimesi, Arapçadan geldiğini ve anlamı :ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü, olduğunu

* kağıdın ilk modeli milattan sonra 105'te Çin'de Ts'ai Lun adında bir saray görevlisi tarafından yapıldığı kabul edilmektedir.

* Kesin tarih bilinmiyor ama yaklaşık 18. yüzyılın başlarında Fransız bilimci Rene-Antonie Ferchault de Reaumur ormanda ağaçların arasında yürürken bir yaban arısı kovanı gördü. Yaban arıları evlerinde olmadığından durup kovanı incelemeye başladı. Birden kovanın kağıttan yapılmış olduğunu gördü. Peki onlar paçavra kullanmadan kovanı nasıl yapıyorlardı? Sadece paçavra değil, kimyasallar, ateş ve karıştırma tanklarını da kullanmıyorlardı. Arılar insanların bilmediği neyi biliyorlardı ?

* Yapılan gözlemler ışığında ilk kağıt makinesi, 1798 yılında, Fransa'da yapıldı.

Kitaplar ile ilgili sorular aklımı kurcalıyor:

Bir insan kendi hayatının kitabını yazabilseydi ona ne adı verirdi?

Kitaplar bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir?

İlk elektronik kitap tam olarak nasıl görünür ? Ben hayal etmeye başladım bile…

Bu blogta ünlü yazarlar ile ilgili birkaç anekdot paylaşmak istedim:

Ölümünden az önce, Ernest Hemingway’a bir röportajda sormuşlar: orijinal, sade, net ve öz yazma üslubunu nasıl kazandığını. '' Sırrım çok basit'' cevap vermiş Yazar '' Ben ayakta yazıyorum, üstelik tek ayak üstünde sürekli hareket ediyorum. Bu halimle, yorgunluk ve heyecan beni kısa ve öz yazmaya mecbur ediyor. Sonra yazdıklarımı gözden geçirmek için, yumuşak ve rahat koltuğuma oturuyorum. Bu gevşemiş halimle, sakince temizliyorum fazlalık bulduklarımı. Bu yazma metodu mükemmel sonuçlar veriyor ve ben tüm yazarlara denemelerini tavsiye ediyorum''

***

Kariyerin ilk yıllarında Mark Twain, birçok yazar gibi yoksul günler geçiriyormuş. Bir gün açlık çekilmez hal alınca, bir lokantanın önünde durmuş ve yemekleri iştahla seyre koyulmuş. Ansızın çok güzel bir av köpeği ayaklarında dolanmış. Yazar yola koyulunca köpek de onu takip etmiş. Yolda geçen bir adam, hayranlıkla süzmüş köpeği:

- Köpek sizin mi? Bana onu satabilir misiniz? gülümseyerek sormuş

- Neden olmasın! Bana üç dolar verirseniz köpek sizin olabilir!

Adam hemen saymış paraları, ve köpek ile birlikte girmiş lokantaya.

Biraz sonra, sokakta endişeli bir adam belirmiş. Adam sürekli ıslık çalıyormuş ve etrafına bakınıyormuş.

- Bir şey mi arıyorsunuz? Sormuş Mark Twain – Bir köpek mi?

- Evet! Onu gördünüz mü: av köpeğim, kahverengi benekli.

- Nerede olduğunu biliyorum.Üç dolar karşılığında onu hemen getirebilirim.

İstenen miktar hemen verilmiş. Mark Twain, lokantaya girmiş, biraz önce köpeği sattığı adama paralarını iade etmiş, özür dileyerek, köpeğinden ayrılmak istemediğini söylemiş. Köpeği almış ve sahibine vermiş.

- Bu şekilde vicdanımı rahatlattım , aynı zamanda üç dolar kazandım! – gülerek anlatıyormuş Yazar.

***

Emil Zola uzun yıllar sefalet içinde yaşamış, kirasını ödeyecek durumda değilmiş. Ev sahibi bir gün:

- Kira borcunuz çok birikti, not etmek istemiyorum artık !

- Sizi anlıyorum – demiş gelecekteki büyük Yazar – borcumu ezberinizde tutmaya deneyebilir misiniz?

***

Viktor Hugo, ülke sınırını geçiyormuş. Gümrük memuru, gerekli evrakları doldurabilmek için sormuş:

- Ne iş ile meşgulsünüz?

- Yazıyorum.

- Ben size ekmeğinizi ne ile kazanıyorsunuz diye sormuştum!

- Kalem ile!

- Şimdi anladım! Viktor Hugo, kalem tüccarı olarak not ediyorum.

***

Oskar Wilde’nin lginç sözleri ile bitirmek istiyorum:

''Ne kadar çok kişi benimle aynı fikirdeyse, o kadar çok yanıldığımı düşünürüm''

Ve tüm benliğimle katıldığım sözler:

'' Bu dünyada sadece iki facia vardır: Biri, insanın istediğini elde edememesi; diğeri de etmesidir.

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara