Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir elimde bavul bir elimde bilet hadi bana eyvallah!

Bir elimde bavul bir elimde bilet hadi bana eyvallah!
 

Sokakta görsem tanıyabilir miyim? En son gördüğümde buluğ çağının acımasız girdabında genç kız olmaya kürek çekiyordu! Aynı güzel şehirde yaşasak ta, aramızda kat edemediğimiz engeller vardı. Otobüs, yeraltı treni, dolmuş, özel araba gibi, Buca bize çok uzaktı çok! Komşumun birbirinden tatlı yeğenleri, aşure haftasında halalarının pişirdiği enfes lezzeti mahallede dağıtırlarken, imrenirdim. (Aşureye haydi, haydi komşularım bu zaafımı bildiklerinden, iltimas söz konusudur her sene ) Yarın öbür gün, onlar da hala olacaklar, onların da aşurelerini yeğenleri dağıtacak!

Ben erken yaşta, aileye iletişim köprüsü olan bireyi kaybetmiş, elinden geldiği kadar saygıda kusur etmemeye gayret gösteren bir yeğen oldum. Yeğenlerimde! En son 2003 senesinde öyle idi! Kayda değer hiçbir olay (sürtüşme, tartışma) söz konusu değildi, ihmal den gayri, bir adı da dünya telâş esi. Bir bakmışsın beş sene geçmiş aradan ve bir E- Mail konmuş ekranına “ Halacığım duydum ki Milliyet blog da karalıyormuş sun.” Eteklerim zil çalmaya başladı, nabzım yükseldi, soluğu doktor da aldım! “Yine ne oldu Bayan Meisel! Türkiye’ den kötü bir haber mi aldınız? Tüylü çocuklarınıza Allah korusun bir şey mi oldu?” Dedi Doktor Hanım! Ne söylemeliydim! Diğer doğruyu söylemem daha uygun geldi! “ Doktor Hanım! Şu bizim parkta ki olayın etkisinden kendimi alamıyorum, olay yerin de mumlar yanıyor, demet, demet çiçekler bırakıyorlar! 14 yaşındaki maktulun annesi Pazar günü kaçırılan kızının kayboluşunu 4 gün sonra Çarşamba günü polise bildirmiş de bu nasıl olabilir diyerekten uykularım kaçıyor, dağıldım toparlanamıyorum.”

“İhmalkârlık işte, çok hızlı bir dönem de yaşıyoruz! Belki de o dört gün kadıncağıza dört saat gibi gelmiştir, şimdiki zamaneler başlarına pek buyruklar, dünya gidişatı böyle kabullenin, biraz da kendinize zaman ayırın, havalar iyi gidiyor bol, bol yürüyüş size iyi gelecektir!”

Hangi okula gidiyor? Hangi müzik türü dinliyor, boyu boyuna mı, enine boyuna mı? Saçlarının rengi çocukken çok güzeldi, acaba başka bir renge boyadı mı? Küçükken paylaşmayı çok severdi, (artık aramızda olmayan) Sevgili Rintin’le bir pirzolayı kardeş, kardeş paylaşırdı. Bir ısırık onun için, bir ısırık kurt kız için!

Düşünüyorum, ben bu çocuk için, genç kız demek istedim, dağarcığımdan hangi kelimeleri bulup çıkarsam da duygularıma tercüman olsalar, zümrüdî olsunlar, yemyeşil! Yeniden yeşersin kurumuş gibi görünen dallar!

Oğul, Allahın izniyle, şu evrenkent işini tatlıya bağlasa da, bir elimde bavul, bir elimde bilet dolaşmasam diyar, diyar.

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..