Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '13

 
Kategori
TV Programları
 

Bir muhabirin günlüğünden Savaş AY

Bir muhabirin günlüğünden Savaş AY
 

Bir gün önce aklıma düştüğünde ertesi gün ölüm haberini alabileceğimi düşünmemiştim.

Duymakla inanmak arasındaki çizgide ölüm yine bir yaprak koparmıştı.

İnanmak istemesek de hayatın tek gerçeği ölüm tabii sevdikleriniz ya da yolunuzun kesiştiği tanıdığınız insanlara vurunca ayrı bir acı hissediyor yüreğiniz.

Savaş AY'da benim için öyle bir isim.

Muhabirlik yıllarımın bir döneminde tuhaf bir şekilde yolum kesişti kendisiyle.

Yıllar önce bir Pazar sabahı gelen telefon.

Arayan A takımı.

Ama şaşırtan ve de onurlandıran ekibin araması değildi.

O yıllarda Sürmene’de yaptığım bir haberle ilgili Savaş Ay’ın görüşmek istemeseydi.

Yaptığım haber dikkatini çekmiş ve konuyu detaylı değerlendirmek istiyormuş.

Yolun başındasınız aylık bir yayın çıkarıyorsunuz ve haberiniz bu işin duayenlerinden birinin dikkatini çekiyor.

Bundan duyulan mutluğun büyüklüğünü sanırım herkes tahmin eder.

İşte o haberle yolumuz kesişmişti kendisiyle sonrasında görüşme ve ondan öğrenilenler oldu.

Şimdiyse hayatımızdan sessizce çıkıp gitti.

Çok sessiz olmasa da gidişi yine de inanmak istemiyor insan biliyor ama konduramıyor.

Ama ölüm size sormuyor ki günü gelince alıyor gidiyor. Giderken bir beden götürüyor ama o bedenden izleri de sizden çalarak gidiyor.

Hele de böyle isimler gidince.

Kendisinin tabiriyle dağdaki çoban bile tanırdı onu tanımayan yoktu.

Herkesin abisiydi ve o gazeteciydi. Tam bir gazeteci. Ölüme yenik düştü ama bizim- benim kalbimizde öğretileriyle yaşayacak.

Şimdilerde bakıyoruz sözde gazetecilere kimin yüreğine dokunmuş ya da kim tarafından tanınıyor.

Çokça bilinmiyorlar.

Ya da çokça oturdukları yerden kopyala yapıştır haberlerle kendilerini gazeteci olarak sunuyorlar.

Oysa o hep sokaklardaydı, her yerdeydi.

Samimiydi. İnsanlar ona ve onun yaptığı haberlere güveniyordu.

Çünkü o mesleğine aşıktı.

O ve onun gibiler tek tek azalıyor. Terk ediyorlar bizleri.

Ekranlar bu yüzden sessiz bu yüzden bulanık.

Yerleri doldurulur mu çok zor…

Bu yüzden bizler şanslı olanlardanız çünkü Savaş AY ve onun gibi meslek aşkıyla işlerini yapanların dönemine tanıklık ettik.

Ve benim gibi muhabirler onları örnek aldı çok şey öğrendi.

Şimdiyse dedim ya ekranlar sessiz ve bulanık.

İşte gazetecilik yıllarımın başında böyle bir anıda yolumun kesiştiği benim için önemli olan Savaş AY’ın kaybı yüreğimde ayrı bir sızı bıraktı.

Üstelik erken ölüm. Uzun yıllar acımasız bir hastalıkla kavga et ona yenik düş. Kabullenemiyor işte insan. Ne kadar hayatın tek gerçeği ölüm desek de kabullenemiyorsunuz.

Ama işte gerçek; o yok artık. Sokaklar onsuz çok sessiz olacak.

Hayatsa seyrinde akıp gidecek.

Ve o hep şimdilerin yakalayamadığı saygın bir gazeteci olarak anılacak. Akıllarda ve yüreklerde bıraktığı izle.

Allahtan rahmet ailesine sabır diliyorum…

Başımız sağ olsun.


oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.


 

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..