Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Kasım '16

 
Kategori
Güncel
 

Bırakalım, çocuklarımız

Bırakalım, çocuklarımız
 

Bırakalım,çocuklarımız özgürce toplasın,gökyüzünden yıldızları


Ah dede ah, teneşirlere gelesin inşallah, en kısa zamanda, inmeler insin her yerine de bir yudum su verenin olmasın ve bu yazıyı okuyan herkeste bu kargışa aminlerle eşlik etsin. Ne istedin o el kadar bebeden. Daha ömrünün baharı bile açmamış onun, daha kutlayacak bayramları vardı, okuyacak şiirleri, ya nasıl kıydın ona? Hangi şeytani ellerinle dokunduysan o kuzucuğa, kurusun ellerin de tutunacak dal bulama inşallah. Nasıl bir korku saldın onun minicik yüreğine ki, o yürek o bedene ağır geldi. Bütün gün arkadaşlarımla konuştum bu konuyu, salya sümük ağlaya ağlaya, önce o mahluka, ardından onu dışarı çıkaran yasalara yasa koyuculara, ardından yasalar ne olursa olsun vicdan hukukunu devreye sokmayıp dışarı salıverenlere, kargışlarımı yolladım bol bol. Çok merak ediyorum, o mahluk neden salıverildi? Dokuz yaşındaki bebe, yetmiş yaşındaki mahluka, iftira mı attı acaba? Neden mahalledeki, Ali amca, Hasan amca değil de o dede, neden? O bebenin ifadesi yeterli gelmedi mi? O masum yavru, hayal bile edemediği şeyleri anlatsın da birilerini suçlasın, hem bunu neden yapsın ki ya? Rızasa olmadığı bir fiile maruz kalmış anladınız mı…? Ve öyle bir korkutulmuş ki, yüreği çatlamış sabinin. İnanın bana, dua ederken “affet bizleri Allah’ım” diyemiyorum artık utancımdan. Ne aklım alıyor ne yüreğim nede midem. Teneşirler paklasın seni dede, ah ettikçe yansın ciğerin, ciğerini yaktığın o bebenin ailesi gibi yansın.

Bir ağzımı açasım var ki sormayın, ama açmayacağım çünkü ben ağzımı açtım mı editörümle, yayın ilkeleri konusunda ters düşüyoruz. Daha geçenlerde Türkiye’yi ayağı kaldıran ve güzel ülkemin güzel yürekli, cesaretli kadınlarının el atmasıyla ve de Cumhurbaşkanımızın yerinde müdahalesiyle, yapılan bir yanlıştan geri dönüldü, eyvallah. Peki, şimdi ne oldu, her şey güllük gülistanlık mı olacak, yani bu ek yasanın kalkması ile kadın, çocuk cinayetleri ve istismarları son mu bulacak? Olmuyor beyler bayanlar olmuyor, eldeki yasalar caydırıcılık özelliğinden yoksun. Hukukçuların bile içinden çıkamadığı karmaşık ve mantıksız, eki ve eksik kalıyorlar. Üşenmedim, bu can sıkıcı konularda çıkarılan yasaları inceledim ve işleyişlerini değerlendirmek için de, basındaki, konuyla ilgili haberleri araştırdım. “Affetme bizi Allah’ım” diye bağırasım geldi sustum. Aklım dimağım kilitlendi, uzunca bir süre öyle bilgisayara bakakalmışım, dişlerimi dudaklarıma geçirmiş bir halde. Biz nasıl bir toplum olduk böyle, ne ara kaybettik ahlakımızı, ne ara vahşileştik bu kadar, ayy ayy göğsüm  daralıyor, yüreğim yanıyor, olmasaydı sonumuz böyle…

Herkes elini taşı altına koymalı, beyler bayanlar. Eğer, kelebek etkisi diye bir şey varsa, o masumların ahı bir gün bizi de yakacak. Hiçbir kötülük tek başına yapılamaz, iyi insanlar sustukça kötülükler çoğalıyor farkında değil misiniz? Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşarsa, eninde sonunda bize de dokunacaktır. Suçu sadece yasalara, yasa koyuculara, yasayı uygulayanlara ya da sapıklara atıp işin içinden sıyrılamayız. Tabi ki devlet halkını korumalı ama her şeyi de devletten beklememek lazım. Bir kere aileler de çocuklarına her anlamda sahip çıkmalı. Yani ebeveynler, tec…. Uğramış bir kızcağızı, kirlendi, namusu temizlensin diye suçun faili ile evlendirmemeli mesela. Ya da 13, 15 yaşında ki okula gitmesi gereken yavrucağı, mal gibi satmamalı. Değerlerimiz bizim için önemlidir ama çürümeye yüz tutmuş saçma sapan geleneklerinde peşine takılamayız bu çağda. Doğuda küçük gelinler, Batıda pedofilikler, şiddet, vahşet, suç ve suçun nitelikleri de kötüye doğru değişmeye başladı. Ortalıkta adi suçlulardan çok sapıklar dolanıyor. Kimsenin kimseye güveni kalmadı sanki. İşte devletimizin bu konulara acilen el atması gerekiyor. Bu gün Türkiye’nin her ilinde Üniversitelerimiz var, bunlar ne güne duruyor,  Hukuk Fakülteleri, Sosyoloji, Pedagoji, Psikoloji, İletişim, Basın Yayın bölümü öğrencilerine bu konularda projeler, araştırmalar yaptır, yasaları tartışsınlar, yeni yasa taslakları hazırlasınlar sana sunsunlar, değerlendir üzerinde düşün, onlarla birlikte çalışmalar yap. Halkı bu konuda bilinçlendir, çocuk yaşta evlilikler konusunda, Doğuda ki Üniversitelerde bu konularda çalışmalar yaptır,  bunun için bütçe ayır. Ne bileyim yapıla bilecek o kadar çok şey var ki bu konularda. Sen yeter ki bu gençleri böyle hizmetlere koş, dört yıl altı yıl boyunca, en verimli dönemlerinde ezbere tabi tutmayıp, hayatın içine karışarak fikir üretmelerini sağla mesela.

Bir vatandaş olarak bana fikrimi soracak olsalar, yasalarda köklü değişiklikler yapılmadan, eski usuller kaldırılmadan bu iş olmaz derim. Öncelikle bu tür davalar da kesinlikle, cezalar çok ağır olmalı ve kesinlikle hiçbir şekilde cezai indirimine gidilmemeli. Yok evlilikmiş, yok ailenin rızası çocuğun rızası varmış, yok iyi halmiş, şartlı salıvermeymiş, yok para cezasıymış, hiç bir şekilde indirim yok af yok. O eylemi işlemeden önce, adı gibi bilmeli ki, ben bunu yaparsam bu cezayı da göze almalıyım. Bunlara dışardan, avukat hakkı tanınmamalı bence, gerekli durumlarda devletin atayacağı avukatlar devreye sokulmalı. Ve bana kalsa bu tür davalar uzatılmadan ivedilikle görülmeli. Çocukların ifadeleri, davaya bakacak hakim ve pedagog eşliğin de nezih bir ortamda yapılmalı. Ayrıca failin ifadesi de mutlaka psikolog eşliğinde alınmalı. Birde davaya bakan savcı ya da hakim kendi inisiyatifini ve vicdanını kullanarak karar vermeli. Bu konuda okuduğum haberler de inanın bana taktire şayan, emsal teşkil eden değil olması gerektiği gibi karar veren, vicdan sahibi savcılarımız, hakimlerimiz var Allah onlardan razı olsun. Ama diğer tarafta da hangi akla hizmet ettiği belli olmayan, saçma sapan kararlara imza atmışlarda yok değil. Belki de sırf bu tür davaların denetçisi olacak bir komisyon bile kurula bilir diye de düşünüyorum çünkü, bu suçlarla ilgili birçok yasa da ve işleyişinde sıkıntı var. Bu yüzden bu yasaları tekrar gözden geçirecek aklı başında, vicdanlı, eğitimli ve kadınların ve hatta çocukların olduğu bir komisyon kurun bakalım ortaya neler çıkacak. Valla biz denedik, ortaya acayip fikirler çıktı. Yani ne bileyim, yapıla bilecek o kadar çok şey var ki aslında… bu konu da yapılan güzel çalışmalar da var tabi ama yeterli değil demek ki… 

Güzel ülkemin güzel insanları, bu lanet eylemin failleri günden güne artmakta, sadece, belli yaş aralığında ki kadınlarla kalmıyor artık, bebek, çocuk, ergen, kız, erkek, kadın ve hatta hayvanlara kadar bu eylemin, kapanmaz yaralar almış mağdurları var. Yılan bize dokunmaya başladı, bu fiil son kertede, bana göre Vatana ihanetle eştir. Çünkü, bir toplumun geleceğini oluşturacak yavruları ziyan etmektir, heba etmektir. Yavruları ziyan edilmiş bir toplumun nasıl bir geleceği olur? Hem dünya da hem ahirette masuma, mazluma zulüm etmenin hesabını veremezsiniz, veremeyiz. Peygamberimiz bir hadisi şerifinde: “ Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerinize azâb sel gibi gelirdi” demiş. Üç masum, üç mazlum, bunların yanında olmazsak en korunmasız, en ihtiyaçlı olan bu üç şeyin elinden sevgiyle, merhametle, şefkatle tutmazsak bittiğimizin resmidir.

Sevgili anne babalar, yasa koyucular, avukatlar, hakimler, sanıklar, işçiler, memurlar, bu konuda empati yapa bilen herkes görecek ki, hiçbir yürek bu kötülüğü kaldıramaz ve affedemez. Ne demiş Peygamber imiz : “ Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için istemedikçe, gerçek manada, iman etmiş olmaz” Yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun hiç kimse yüzüne bakmaya kıyamadığı yavrusunun, kötülüklere maruz kalarak hayattan koparıldığını yaşamak istemez. Kadınlar,  çocuklar ve hayvanlar geleceğimizdir, onlara gereken önemi ve sevgiyi göstermediğimiz sürece, iyi ve güzel olana evrimleşeme yiz , insanlık öldü çığlıkları atacağımıza kötülüklere karşı bir duruş sergilemeliyiz. Benimki cahil cesareti belki de, kimseyi kırmak, üzmek değil niyetim ama yılan bize dokundu. Bırakalım, çocuklarımız özgürce, toplasın gökyüzünden yıldızları…   

Masum ve mazlumların sevgiyle korunduğu, adaletli güzel günler dilerim.

 
Toplam blog
: 48
: 175
Kayıt tarihi
: 19.08.13
 
 

Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara