Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Mayıs '12

 
Kategori
Deneme
 

Biz Türküz. Doğuştan zenginiz

Biz Türküz. Doğuştan zenginiz
 

Bunun adı aşk. Bunun adı sevda. Bunun adı vefa…

Nasıl âşık olmazsın. Sizlere yazı yazıyorum. Sizlere naçizane bir şeyler karalıyorum. Onun sayesinde. Kızım ve oğlum onun sayesinde hür, özgür demokratik bir ülkede insan gibi yaşıyorlar, bu sebeptir ona âşık olmam.

Sokağa çıktığım zaman her tarafta dalgalanan Türk bayraklarını görüp tüylerimin diken diken olduğunu hissetmem ona olan sevdamın her daim artmasına sebeptir. İnsanların öz, kendinden emin kılık kıyafet özgürlüğü içinde dolaşmalarına baktığım zaman ona sevgim anlatılmaz haldedir.

Bunu yaşıyorsam, böyle insani duygular besliyorsam, herkesi sevmeyi biliyorsam! Ona dediği gibi yurdumda ve dünyada barışı istiyorsam. Ve bunlara tek sebep Atatürk ise ona aşığım.

Onunla ilgili son okuduklarımdan sonra bu millet, Boşuna “âşık olmuyor”u daha iyi anlıyorum.

- Muzaffer Başkomutan olarak İzmir'e girdiği gün, önüne serilen düşman bayrağını, "Bayrak bir milletin bağımsızlık alâmetidir; düşmanın da olsa saygı göstermek gerekir!" diyerek, onu yerden kaldırtan,

- Bir milleti hürriyet ve bağımsızlığa kavuşturan büyük eserinin haşmeti karşısında, memleketin büyük sanatkârları, şairleri, tiyatro sanatçıları elini öpmek istedikleri zaman "Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür!" cevabını veren

- Çanakkale'de kendisine karşı savaşırken bir kolunu kaybeden ünlü Fransız Generali Gouraud'ya, yıllar sonra Ankara'da karşılaştıkları zaman -Generalin boş kolunu. işaret ederek;"Türk topraklarında yatan şerefli kolunuz, memleketlerimiz arasında son derece kıymetli bir bağdır!"diyen

- Çanakkale şehitleri törenine konuşma yapmak üzere giden bir Bakanına, harpte ölen diğer millet askerleri için de: "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz!" diye not yazdıran,

- Mısır elçisine, bir sabah, Çankaya sırtlarından doğmakta olan güneşi göstererek: "Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Şu anda günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine kavuşacak daha çok kardeş millet vardır. Bu milletler, bütün güçlüklere, bütün engellere rağmen mânileri yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerini milletler arasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir âhenk ve işbirliği çağı alacaktır!"

- Büyük Atatürk, gerçekten insan sevgisinin ve insanlık idealinin kolay erişilemeyecek bir örneği idi. Bu davranışlar, belki de insanlık tarihinde eşi olmayan şeylerdi ve O'nun büyüklüğünü, O'nun genişliğini, O'nun engin hoşgörüsünü simgeliyordu

- "Yurtta barış, cihanda barış" için çalışmak, Atatürk için dünyamızda yaşayan bütün insanları birbirine daha çok yaklaştırmak, daha çok sevdirmek yolundaki çabaların bir parçası idi. O, "İnsan herşeyden önce mensup olduğu milletin varlığı ve mutluluğu için çalışmalı; fakat başka milletlerin de huzur ve refahın düşünmelidir" derken, işte bu çabasını dile getiriyordu. Atatürk'e göre "Dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak, demekti". Çünkü, "dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdu". İşte Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesinin kökleri böyle insancıl bir .düşünceden, böyle insancıl bir idealden kaynaklanıyordu.

- Atatürk'e göre "Milletleri idare edenlerin vazifesi, hayatı mutlu kılmak hususunda milletlerine yol göstermekti. Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdu. Hayatta mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı ve huzuru için çalışmakla mümkündü. Hatta bir devlet adamı böyle hareket ederken "Benden sonra gelecekler, acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edeceklermi diye bile düşünmemeliydi."

- O, karşılık beklemeksizin, insanlığın mutluluğuna hizmet edebilecek adam yetiştirmenin, en büyük zevk olduğunu söylüyor ve şöyle diyordu: "Bahçesinde çiçek yetiştiren insan, bu çiçekten birşey bekler mi? Adam yetiştiren insan da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket etmelidir. Ancak bu tarzda düşünen ve çalışan adamlardır ki memleketlerine, milletlerine ve bunların geleceğine faydalı olâbilirler".

- Atatürk'e göre, milletler arasında düşmanlıkların yerini akrabalık bilinci almalı idi. Kıta'alar ve milletler arasında ırkçı ve şoven yaklaşımlar, yerini bütün insanlığın paylaştığı bazı ortak değerlere terk etmeli idi. "İnsanları mesut edecek yegâne vasıta, onları birbirine yaklaştırarak, onları birbirlerine sevdirecek karşılıklı maddî ve manevî ihtiyaçlarını temine yarıyan hareket ve enerji idi. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve muvaffak olmasıyla mümkün olacaktı. Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmeli, insanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerini almalıydı." Bütün milletlerin çağdaş uygarlık düzeyinde birleşmesi, bu ortak uygarlığa dahil olması Atatürk'ün en samimî arzusu idi. Çünkü O, insanlığın hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir organı sayıyordu.

- Atatürk’e göre, insanlar arasında artık hiçbir renk,

- Din ve ırk ayırımı tanımayan bir ahenk ve işbirliği çağı açılmalı,

- Milletler bağımsızlıklarını,

- Millî niteliklerini,

- Millî kültürlerini kaybetmeksizin,

- Her türlü emperyalist görüşün dışında,

- İnsanlığın ortak değerlerinde birleşmeli idi.

- Bu ortaklaşa değerlerin kıtaları birbirine bağlaması,

- İnsanları renk, ırk ve din farkı gözetmeksizin birbirine yaklaştırması lâzımdı.

- Çünkü insanlığın yükselmesi, insanlık idealinin gerçekleşmesi bu şuurun ayakta tutulmasına bağlı idi…

- İşte Atatürk, görüş ve düşünceleriyle, bu yönüyle de insanlık tarihi önünde aşılamayacak bir büyüklüğü temsil etmektedir.

Son söz olarak diyebiliriz ki, Atatürk'ün hayatı, şahsiyeti ve eseri incelendiği zaman, insanoğlu, hayranlığını gizleyememekte; Bu millî kahramanı kutlamakta, bu kutsal mücadelenin önünde saygı ile eğilmektedir.

Biz Türk’üz. Doğuştan zenginiz. Nasıl doğuştan Müslüman olup, sonradan araştırıp doğruyu bulup, Müslüman olmayacağımız gibi. Çünkü şanslıyız. Şanslı doğmuşuz. Bu bizim artılarımız.

Ne kadar çok artılarımız var. İnanamıyoruz. Şöyle bir düşünüyoruz.

Bizler Atatürk’ün çocuklarıyız. Büyük önder Mustafa Kemal Paşa gibi; Dinini, dilini, ibadetini yasaklamamış, bir padişahın, Çağ değiştirmiş, Fatih Sultan Mehmet’in soyundanız.

Tarihimiz büyüklerle dolu. Gururluyuz. Böyle vicdanlı, adil liderlerimiz olduğu için.  Böyle kahramanlarımız olduğu için. Bizlere övünecek çok şey bıraktıkları için. Bizleri Türk olarak bu zamana kadar korudukları için. Bizlerin hürriyetleri için kendi hayatlarını hiçe saydıkları için…

Allah onlardan binlerce kere razı olsun. Nur içinde yatsınlar.

 

Nazan Şara Şatana

 

http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

http://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara