- Kategori
- Anılar
Bizim evin “Tahir İle Zühre”si
Annem ve Babam sağken; Babamın Anneme sık sık söylediği türküdür
“ Ak göğsünde nokta nokta ben olam” türküsü.
“Ak göğsünde nokta nokta ben olam
Sen çiçek ol ben petekte bal olam
Siyah saçlarında ak bir tel olam
Tararken koparma beni sevdiğim
Tülbentinde oya olam pul olam
Kabul eyle ben kapında kul olam
Dosta giden uzun ince yol olam
Yorulup terk etme beni sevdiğim”
Yorulup önce terk eden Babam oldu ne yazık ki…
Sonra; yüreği kimsesiz kalınca, kilitledi kendini pencere önüne Annem.
Pencereden dışarıyı seyrediyordu her gün, bazen de her saat…
Herkes ağaçları seyrettiğini zannediyorken, o gizli gizli türkü gönderiyordu yüreğini kimsesiz bırakana.
“ Bülbülüm altın kafeste aman // Öter aheste aheste” diyordu…
Yüreğinin acısından öyle acı çıkıyor du ki sesi, yüreğini kimsesiz bırakan dayanamadı ve iki damla yaş gönderdi - türkü eşliğinde- yürek yangınına.
Ben sana dayanamam yarim // Ben sana dayanamam…
Sonra kavuştular birbirlerine …
Sanırım Annem şu aralar “ Kök ve dal” türküsünü söylüyordur Babama.
“Sen köksün ben de dal // aç gönlün beni al
Toprağım suyumsun // derinlere göm beni
Hem yarim yarenimsin // hem de tek helalimsin
Hakikat sen değilsen // dünya bize eğilsin”
Hatice Atalay