Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Deneme
 

Bizim nur topu gibi bir sekreterimiz oldu!

Bizim nur topu gibi bir sekreterimiz oldu!
 

22.11.2009 Urla. Bir yanında doktoru diğer yanında avukatı...Bu adam gerçekten çok şanslı.


Bizim dediğime bakmayın; ne kadar benimsediğimi; ne kadar sevindiğimi anlatabilmek için sekreteri: “Bizim” yaptım.

Bırak sekreteri; bir yardımcım bile yok benim.

Kadınlar; eşlerini iyi tanırlar… Yüzde yüz olmasa da…

Mimiklerin altında yatanları anında tercüme ederler…

Bazen Fransızcaya bazen de felâketçe ye…

Arada sırada; en iyi arkadaşın (anında) spontane çevirisine başvururlar…

“Sence, benimki, kıymalı katmer mi yoksa peynirli katmer mi tercih eder Neşecim?” Soruyorum çünkü Urla’nın meşhur katmercisinde kutlama yapıyoruz! Onlar kutlama yaptığımızı bilmiyorlar tabiî ki…

Onlar? Doktor Hanım da bizimle birlikte…

Sonra bir bakmışsın senaryo yazarlar “ Gün görmemişin oğlu olmuş çekmiş pimini koparmış.” Filan derler… Neme lâzım!

Ayrıca; Neşe nerden bilsin!

Mimik analizi yapmaktan gına gelmiş garibime…

Neşe özgür bir kadın…

O yüzden aynı anda katmerini Urla’da yerken; adaçayını Ortaköy’de yudumlayabiliyor… Zaman mekân kaygısı yok.

Kendini anında ışınlayabiliyor.

Külliyen gırgır değil (sekreter gerçek)

Neşeyle karışık…

Bayramlık; bayram şekeri tadında olsun istedim bu hikâye…

Birkaç gün önce, akşamüstüne doğru, mutfakta: Tencere tava; soğan sarımsakla kan ter içinde cilveleşirken; eşim buzdolabından içecek almak için mutfağa geldi.

Muzip mutlu, utangaç, hafiften gözlerini süzerek: “Schatzi- Hazineciğim! Sana kaç gündür söyleyeceğim; bir türlü denk gelmedi.

Hayatımda ilk kez benim de bir sekreterim oldu.”

Çorba taşmasın, et yanmasın diye mi bilmiyorum; “Ay tebrik ederim” dedim; salatalıkları soymaya daldım cacık yapacaktım…

Yemekten sonra, ezeli dizimin karşısına geçtim; adamım diz üstü ile sedire uzanmış; uzaktan, fabrikada neler olup bittiğini üretimin kaç tona çıktığını takip ederken; ekrana reklâm düştü.

Şu reklâmlar da olmasa; akıllı uslu iki laf edemeyeceğiz…

Malum kriz dönemi… Kapıdan başını uzattığın an bütçenin ibresi eksiye düşüyor.

İçim sevinçten kıpır kıpır; üst düzey yönetici kocamın ilk kez bir sekreteri oldu. Yaşını başını medeni halini kaç dil bildiğini çok şükür reklâmlar sona ermeden öğrendim.

Diziye tam adapte olamıyorum; herkes, hatta cümle âlem dünya duysun istiyorum…Bizim nur topunu…

“Aman ne matah bir olay” dediğinizi duyar gibiyim!

Ben bu konuda çok tecrübesizim; eşimin hiç olmamıştı…

Affınıza sığınıyorum.

Onunla gurur duyuyorum.

Beynin çabuk kireçlenmemesi için sevinç gösterilerine kendini kaptırmak gerekmiş…Bilir kişilerin dediklerine göre; ister yapay ister içten, sevinç kahkahaları bağışıklık sistemini güçlendiriyormuş…

Beyin kahkaha duymak istermiş!

Ne kadar gülücük bir o kadar mutluluk hormonu bahşedermiş; gerisi umurunda değilmiş.

Gözlüklü gözlüksüz etrafıma bakınıyordum.

Gülecek bir neden bulamıyordum.

Tam vaktinde geldi bizim sekreter…

Bunlar ne diye mi soruyorsunuz?

Sevinç gözyaşları…

Bayramınız kutlu olsun!

25. Kasım 2009 Çarşamba “Kadına şiddet- HAYIR-” Kime neye karşı olursa olsun ŞİDDET ve UYGARLIK bir arada barınamaz. Böyle bir günün olması bile insanlık için utanç verici…

Alev Meisel İzmir’den

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara