Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Bizim ofisin orta şeker halleri

 

Bizim patron geçen üç ay satışlar iyi gidince “hadi hepinizi yemeğe götüreyim” gibi bir söz çıkardı ağzından, çıkararır çıkarmaz da pişman olup odasına kapandı. Bin türlü dalavere düşünüp sözünden caymak için bahaneler aradı lakin o daha odasından çıkmadan ofisin bütün “bekar kızları” ki en küçüğü 39, en büyüğü 63 yaşında kuaförlere doğru koşturmaktaydılar. Bu durumda patronun eli kolu bağlandı ve bu yemeği nasıl lehine kar olarak çevirebileceğinin hesaplarını yapmaya koyuldu. 

Bostancı sahilinde bir bakıl restoranıydı gidilecek yer, oraya vardığımızda U şeklinde 25 kişilik masa hazırdı ve patron o meşhur kahkahası ve konsomatris edasıyla tek tek herkesi dolaşıyordu. “hah hah hah haaa, vallahi ne iyi oldu da geldik, canım sık sık yapmak lazım böyle şeyler, hıh, hıh, hııııı” . Ah yazııık, delirdi mi diye düşünürken baktım masasında ki rakı şişesi yarılanmış. Gecenin sonuna kadar sorun yok demektir, intikam planlarını sabaha saklıyordur. Bu yemeği fitil fitil burnumuzdan getirir ya “boşver, tadını çıkarmak lazım” diyordum ki yan masada patronun annesi, babası, kardeşi, onun eşi arz-ı endam eyliyorlar. Hayırdır demeye kalmadan patron açıklamaya girişti, ” 

“Vallahi unutmuşum, bugün annemle babamın 50. Evlilik yıldönümleriymiş, ayy onlar da tesadüfen buraya gelmek için yer ayırtmamışlar mııı, hah hah haaa”. Tabi tabi, mutlaka öyle olmuştur, tesadüfen!...”Ayy ne güzel, hepsi bir arada çıkar işte” diyerek uzaklaştım yanından. Annesi Babası 50. yılını kutluyorsa bu boncuk göz kendi 80. yılını da görür alimallah. 

Bizim Lale kocasını da getirmiş yemeğe, numune olsun diye. “Bakın benim kocam var” der gibi. Ofiste bir tek onu kocası var, sabahtan akşama arar “ Nerdesin, akşama nereye gidelim” . Görgüsüz işte nolcak, olan var olmayan var..Beylerden evli olan üç dört kişi var, onlar da suyu çekilmiş portakal gibi. Lakin genç bir hatun gördüler mi, fersiz gözleri son model araba dörtlüsü misali yanıp söner. Gecenin en havalı hatunu zımpara kağıdı sesli Şule. Bir kere incecik, yaşı belli değil ama ergen liseli kızlar gibi fıkır fıkır. O fıkırdayınca bizim oda hemen karşı cinsten olanların istilasına uğruyor. Elbet bu fıkırdamadan bize de birşeyler sıçrar deyip kadının etrafını sarıyorlar. 

Neyse, şimdi bu Leyla’nın kocasının yanına sen tut, Şule’yi oturt. Leyla hoş kadın, lakin Şule’nin silikonlu göğüsleri elbisesinin üst sınırını zorlamakta, etek boyu da poposuyla savaşmakta iken, kim bakar Leyla’ya. Kocası kadının manda derisi gibi cildini, havada asılı gibi duran kaşlarını görse belki korkar ama hiç yukarı bakmıyor ki. Bakışları denizaltı radarı gibi bir aşağı bir çene altına gidip geliyor. Leyla bir yana çeviriyor adamı, Şule bir yana. Sonunda Leyle baktı baş edemiyor, bıraktı ikisini piste çıkıp en seksi danslarını sergilemeye başladı. Yalnız Leyla da epey alkol almıştı ki, dans figürü diye yaptığı hareketleri masadakiler yanlış anlayıp, apar topar kadını terasa çıkardılar. Bir yerleri ağrıyor zannedip “ambulans mı çağırsak” diyenler oldu. Halbuki kadın kocasını kaptırmamanın derdinde.Şule’yle boy ölçüşemeyeceğini anlayıp kendini dansa vurdu zavallı. Biraz da hak etti ya neyse, kocanla hava atmaya kalkarsan böyle olur… 

Patron içtikçe güzelleşip atıp tutuyor, sanırsın kanatsız melek, iltifatlarından herkes sıkıldı da hep birden halay çekmeye kalkıldı. O sevgilisinin yanında oturup katılmıyor halaya, kadın kol çantası gibi patronu kolundan ayırmazken bir yandan da en sinsi bakışlarıyla ortamdaki herkesi süzüyor. Ay ne biçim bakışlar öyle, valla patronun yerinde olsam bu kadını insan içine çıkarmam, niyeti bozuk bunun. Geçenlerde yeni bir daire aldırıp kendi üzerine yaptırmış, şimdi de araba aldırıyormuş. Dünyalığını patrona yaptırıp, birlikte kaçacak yaşına uygun birini arıyor bu hatun, yazık bizim patrona. Her konuda uyanık geçiniyo bücür ama, ondan da uyanıklar işte... 

 

 

 
Toplam blog
: 40
: 423
Kayıt tarihi
: 14.04.11
 
 

Eğitimim, hayata dair hiç bir şey bilmediğimi anlamama yetecek kadar, Bilgi birikimim, bilgin..