- Kategori
- Blog
Blog otobüsünde...
Edebiyatdefteri.com
“Baylar bayanlar! Lütfen ilerleyin. Herkes sağlı sollu yanaşsın. Özellikle inecekler önce önden ortaya doğru, sonra ortadan arka kapıya doğru yanaşsın. Değil mi efendim. Hadi bakalım.”
Arkasında sırt çantası, boynunda gaz maskeli gezi eylemcisi (provokatör olmadığını daha sonra yanındakine söyleyecek) genç, orta sıralardan bağırarak “Şoför bey, amma sıkıyorsun vallahi. Millet ille de arka kapıdan inmek zorunda mı? Ne yani otobüsün orta kapısı yok mu? Millet neden orta kapıdan inmesin? (Alkışlar)
O sırada otobüsün ortasında, kendine ait bölümde oturan, ukala ve hiç şakası olmaz gibi görüntü veren maganda tipli muavin gence doğru dönerek “Zamane gençleri işte. Her işte bir kural var. İnsanlar bu otobüse biner, ortalara doğru ilerler, inecekleri zamanda arka kapıya ilerleyerek inerler. Otobüsler de yaşam, otobüsün icadından bu yana böyle devam eder. İsteyen istediği durakta ama mutlaka arka kapıdan iner.” Diye seslendi.
Arkasında duran reklam panosundan fiziki kimliği göze çarpmayan şoför ince tiz sesiyle “ Evet baylar ve de bayanlar! Gitmek, pardon inmek isteyenlerden bir çoğu çeşitli mazeretlerle, örneğin sıkıştığını beyan ederek, “pardon yani” söyleyerek orta kapıdan inmek isteseler bile aslında hep arka kapıdan inmişlerdir. Çünkü otobüs hep hareket halindedir. İnsanlar otobüse binerler ve inerler.” Diyerek muavinini destekledi.
Kısa kollu pembe gömleğinin üzerine ekose kravat takmış orta yaşlarda, bir eliyle otobüsün yukarısındaki tutamaktan, diğer eliyle de oturma yerinin tutulacak kısmına sıkıca yapışan bu yetmezmiş gibi arkasını da bir yolcuya dayayarak kendini garantileyen ve bu görüntüsüyle oldukça yandaş gibi duran biri hiç hareketini bozmadan, “ Baylar, bayanlar. Elimde olsa otobüste bulunan herkese adıyla hitap etmek isterim. Bu aynı zamanda benim felsefemdir. Ali, Veli ve Selami. Aynur, Maynur ve Gözde. Hepiniz iyi insanlarsınız. Mükemmelsiniz. Hepimiz bu otobüste bir nedenle bulunuyoruz. Aramızda bize çamur atmak isteyen, otobüste birbirimizi anlamamızı engelleyen dâhili ve harici nifaklar olabilir. Biz onlara aldırmayız. Sür şoför kardeşim Rıza. Umut, Mamut, Abdal. Belkıs, Melkıs, Safinaz. İmkân olsa da hepinize isminizle hitap etsem; zaten sizde ‘heee’ derdiniz. Bu otobüsteki rahatımızı kimseye bozdurmayız. Sizler beni takip edin yeter. Adım Abdülrezzak. Aramıza girip bizim aramızı bozmaya çalışan gafillere hadlerini bildirelim. Değil mi Hasan, Hüseyin, Selami ve adını söyleyemediğim, unuttuğum otobüs yolcuları…”
Ceketinin kollarında “siyah kollukları” çıkarmayı unutmuş olan klasik bir memur görünümlü 64 yaşlarında bir kır saçlı adam ağlamaklı bir sesle, “Beyefendi ağzınızdan ismim geçtiği için sizden Allah razı olsun.” Dedi içini çekerek.
“Google adınızı yazdım; yani ben Aynur. Ağzınızdan benim de ismim geçiyor. Google da arattım sizi ‘Adamsın’ çıktı, siz adamsınız.”
“Benim adımda Umut. Benim ismimi listenden sil kardeşim. Bu yaştan sonra…ne o öyle…”
O sırada iri yarı, uzun boylu poslu ve sert görünümlü biri atılır. “Laayyn. Benim ismim Celal. Adanalı Celal derler bana. Benim ismim mübarek olmayan ağzınızda niye yok layn”
“Özür dilerim abi. Burada bulunan herkesi nasıl sayayım. Ben aklımdaki hazır isimleri ve bana destekleri yani yandaşları saydım dı. Arada unuttuklarım çıktıysa affediniz. Sonuçta otobüsteyiz. Bize laf sokan herkes hariç, herkesi sevgiyle kucaklarım. Hem demokrasi var bu ülkede”
Kır saçlı kendinden emin görünen, bir eli belinde küstahça duran adam sertçe bağırarak “Kim ne demiş size de böyle işkembeden atarak konuşuyorsun kardeşim. İnsanlar yanlış sözlerinize ses çıkarmayacaklar mı? Hiç eleştiriye tahammülünüz yok. Bir de Demokrasi” diyorsun. Ne demokrasisi? Ülkede var mı demokrasi. Dünyada bile yok. Örnek verenin alnını karışlarım”
Muavin, “Tamam abi otur yerine. Sende sür Abi çiğim. Bak millet iyice sıkıldı. Sırası gelmişken, önemle dost ve düşmana hatırlatırım. Son durak bir sonraki duraktır”
O sırada muavin bağırarak. Evet baylar bayanlar. Son durağa geldik. Lütfen otobüsü boşaltalım. Kalmak isteyenler devam etsin, inmesin. Gitmek, pardon inmek isteyenlerin keyfi bilir. Dinde zorlama yoktur. Bizde "kal" diye zorlamayacağız. Elbette yeni yolcular alacağız. (Bi çekin gidin yahu!) Taze gevrek yeni yolcular eskilerden daha iyidir.