Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '07

 
Kategori
Blog
 

Blog serüvenim

Blog serüvenim
 

Blog ortamıyla tanışmam onpunto sayesinde oldu. İnternette ödüllü yarışmalar arasında dolaşırken birden onpunto ile göz göze geldik. Onu görür görmez yüreğim ısındı. Neden? Çünkü ödüller güzel; manşete çıkan bazı yazılara 25’er, 50’şer, 200’er ytl dağıtılıyor. Özel günlerde yarışmalar, hediyeler. Her ay üç kişi arasında paylaştırılan para ödülleri…(Sizce de baştan çıkarıcı değil mi?).


Hemen üye oldum. Her an aklım oradaydı:

—Ödül kazandım mı?(Çoğu kişi bunu itiraf etmez.).

—Manşete çıktım mı?

—Kapağa çıktım mı?

—Yorum aldım mı?

—Puan veren oldu mu?

—En çok okunan ola bildim mi?

—Puan şampiyonu ola bildim mi?

Rüyalarımda bile onpuntoylaydım. Zaten ilk “TETRİS” oynadığımda da böyle olmuştum. Gökyüzünden düşen şekilleri yeryüzüne yerleştirdim gecelerce. Ağzımdan çıkan üç cümlenin ikisi onpunto olmuştu. Öylesine bencil olmuştum ki, ailemin fertlerinden sekizini buraya üye yaptım, kendi kendime puanlar veriyordum(çok özgür bir site olduğu için üye olmakta kolay, yazar olmakta). Ne yaptıysam da ne ayın birincisi ola bildim, ne istediğim kadar okuna bildim, ne de eşimin “ BOŞ İŞ!” düşüncesini değiştire bildim… Bana faydaları çok oldu, inkâr edemem; güzel insanlarla tanıştım. Yazısız geçen yaklaşık 10 yılın ardından elimi, beynimi, dilimi çözen varlık oldu(ilk sebep ödül de olsa, minnettarlığımı ifade etmeliyim).

Fakat kötü şeyler de öğrendim (onlar bende saklı kalsın, bazılarının hoşuna gitmeye bilir). Oradaki değerli insanlara; Rita, Sivyus, Gölgem, Bismihu, Nelly ve Ümran Ateş’e rağmen kendimi editörlerce görünmez hissetmeye başladım. Ne kapağa çıkan bir yazı ne 3’ü geçen yorum(olmaz mı? 3’ü geçen çooook yorum oldu, imla hatalarımı yüzüme vurmak için. Birde çapraz ateşe düştüm ki sormayın, sağdan soldan her yandan yumruk. Ne çok kişililiğimiz kaldı ne adımızın lazanya ile karıştırıldığı). Ve sonunda beklenen oldu, ayrılanlar kervanına bende katıldım. Kimin umurunda? Biri gider ellisi gelir, sistem böyle.

Öyle deme; umursayanlar oldu, hatta umursayanlar benimle buraya da geldi. Hatta birisi dedi ki: “Lavinya… Şiirde ki gibi… Gider ama yanında arkadaşlarını da götürür” (Aldığım en güzel iltifatlardan biriydi).


Acılı ve sancılı bir şekilde tüm mevcut yazılarımı ve profil bilgilerimi sildim, mesleği de “Uçak Mühendisi” olarak güncelledim :)) Çok mu uçmuşum? Kendime başka bir aile aramaya başladım. Bir tane buldum. Öyle bir site ki kendimi bile zor buluyordum girdiğimde, bir de Lavinya isminden üye zaten vardı. “Lavinya21” hiç hoşuma gitmiyordu (ben de marka olmak isteyenlerdenim, plaka değil). Ne selam ne sabah…

Derken gözüm MB’ye ilişti. Üye olmak için bir hayli uğraştım. Bilmediğim bazı şeyleri Ahmet Yılmaz gibi büyüklerimden öğrendim. Sağ olsunlar. “Hoş geldin” diyenler oldu, eski dostlarda geldi(Gölgem/sessiz-çığlık, Rita/Efeco, Sivyus/Sivyus, Nelly/Nilgün Karabulut, Ümran Ateş. Sonda ki iki isim şimdilik sadece okuyor, henüz yazma moduna geçmediler). Bir de ne göreyim SABİHA RANA. Sobe.


İlk zamanlarda sınırlı vaktimin çoğunu yine onpunto da dolaşarak geçiriyordum. MBdeki yorumların pek bir önemi yoktu gözümde (çok şükür gözlerim açıldı artık), onpunto’ya dönüp dönmeme kararsızlığı içindeydim. Nasıl dönerim? “VEDA YAZISI” diye bir yazı yaz, üstüne üstlük orada ki editörlere Mor ve Ötesi’nden CAMBAZ isimli şarkıyı armağan et (valla beni yine iyi tutuyorlar üye olarak, çoktan disiplin cezası almış olmalıydım ).Sonra da dönmeyi iste. Zaman zaman yine uğruyorum onpuntoya, ne de olsa ilk aşk ve içimdeki fırtınalar dindi.

Sözümde durdum ve “Veda Yazısı” nın ardından tam anlamıyla başka bir yazı göndermedim. Onpunto’da ki sayfamdan MB’de ki sayfama bir link köprüsü kurdum. Orada şimdi sadece aklıma estikçe yüklediğim bazı şarkılar var (Müzik Kutusu).

Son günlerde sınırlı vaktimin çoğunu MB’de geçirmeye başlamışım. Yeni fark ediyorum. Burada olduğum için mutluyum. (Tasvip etmediğim bazı eleştiri tarzlarına rağmen).

Bu sıcak aileyi seviyorum.

Puan, kredi ve hediye telaşı olmadan yazmayı seviyorum.

Sayfamda “HOŞ GELDİN LAVİNYA” diye karşılanmayı seviyorum.

Görünmez olmamayı seviyorum.

Her yazımın kaçar kez okunduğunu bilmeyi seviyorum.

İmla hatalarına dikkat ederek yazmayı, gelen yorumları ilk önce görebilme yetkimi seviyorum.

Bir yazıya yorum yaptığım zaman, bana cevap yazıldığında bunun bildirilmesini seviyorum.

Her gün yerine haftalık bültenimizi okumayı, eşimin artık blog siteleri için “BOŞ İŞ!” demekten vazgeçmiş olmasını, buradaki titizliği seviyorum.
Gusta projesini, ayrıntılı raporlarımı seviyorum.

Zaten beni BLOG HABERCİSİ yapanları otomatikman seviyorum.

Her geçen gün gelen yorumlarımda değişik bir isimle karşılaşmayı ve ÖZEL LEZZET DURAKLARI kategorisini seviyorum.


Burada kendimi daha kaliteli hissetmeyi seviyorum.

Yazıma uygun kategoriyi bulamadığım zaman bunun editörlerimizce düzeltilmesini de seviyorum.


Artık gelen yorumlar beni bir başka mutlu ediyor.


İyi ki varsın MB.


SEVGİLERLE

LAVİNYA

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..