Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Ağustos '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bodrum' a neler olmuş

Şehirler canlı organizmalar gibidir gelişir ve değişirler.

Bu gelişmeler de Belediyeler aracılığı ile ihtiyaçlar doğrultusunda belli bir plan çerçevesinde tarihi, mimari kültürü, yerele özgü iklim ve ekonomik şartları göz önünde bulundurularak illaki de estetik kaygılar duyularak yapılır.

Türkiye deyince akla gelen en önemli turizm merkezlerinden Bodrum da, işler nasıl bu kadar kötü yapıldı da, ırzına geçildi anlamak mümkün değil.

Eski bir turizm emekçisi olarak Bodrum da yaşadığım 80' li yıllar da Torba tarafından geldiğinizde virajı dönünce karşınıza çıkan manzara: Güneşin denizden parlayarak yansıyan ışıkları, beyaz renkli evleri, kalenin görüntüsü ile sizi bir anda mutlandırır, içiniz yaşama sevinci ile dolar, İstanbuldan 15/16 saat de gelinen klimasız, rahatsız koltuk ve sigara kokulu 302 mersedesler ile yapılan o işkence gibi yolculuk yorgunluğu anında giderdi.

Şimdi ise dağ taş bina olmuş gözünüz boşluk göremiyor.

Her koydan merkeze rahatlıkla ulaşılır, Veli Bar, Seyfi Bar, Hadi Gari de takılınır, Mavi de kaliteli müzikler dinlenir, Halikarnas disko da sabahlanırdı. Bodrumluların taktığı lakabı ile Paşayı (Zeki Müren, huzur içinde yatsın ama bugünkü bodrumu görse kemikleri sızlar heralde) gündüz Bardakçı koyunda geceleri barlardan birinde oturuken, resim çektirmek isteyen insanlarla görürdünüz.

Geçen zaman içinde kaçınılmaz olarak tabiki bir çok değişiklik olmak zorunda idi. Ancak denizi, güneşi, mimarisi, gece hayatı ile ünlenmiş bu beldenin içine bu kadar edilirdi ve ne yazık ki başarılı bir şekilde yerine getirilmiş.

İstanbul keşmekeşinden bir farkı kalmamış trafiği ( T.Reis / Bodrum 19 km yi bir saat yirmi dk da gittik ). T.Reis -Bodrum arasında nerdeyse boş bir alan kalmamış. Yol boyunca sanayi tipi binalar, mermer ve seramik depoları, kesintisiz devam eden kafalarına göre renkli malzeme kullanılarak yapılmış veya boyanmış iğrenç beton ofis binaları, dükkanlar, 10 km içinde: 2 alışveriş merkezi, 2 adet Hipermarket 12 adet iri boy Supermarket, onlarca banka binası, yüzlerce sevimsiz bankomat ile istila edilmiş çirkin bir şehir olmuş.

Bodrumun bir özelliği de evlerin beyaz renginden gelirdi. Farklı renkler kullanılmasına niye, nasıl izin verilmiş hiç anlamadım.

Aynı tarihler aralığında değerlendirirsek diğer Akdeniz ülkelerinde ki turizm merkezleri niye 30 sene öncesindeki gibi durabiliyor.

Sanki toplumumuzun hiç eskiden gelen mimari kültürü, birikimi, estetik duyarlılığı yok. Yerel yöneticiler peki kanun mu yok ? niye izin veriyorsun, herkesin kafasına göre her istediği yere istediği renk de yapıda ucubeler kondurmasına.

Sebep bizim insanımızın aç gözlülüğü, köşe dönücü zihniyeti ve benden sonra tufan karaktersizliğini edinmiş olmaları mı ?

Yalnız şu anki değil son 30 yılın Belediyesi, Turizimcisi, Esnafı, küçük ya da büyük işletmeleri, ordan para kazanan herkesin suçu ve sorumluluğu var burda.

Artık çok geç ama;

İsmi lazım değil ünlü gece kulüplerine girerken bile adamın üstünü başını süzüp, geldiği arabanın, giydiği ayakkabının, taktığı kol saatinin markasına bakıp ona göre içeri alınan bir ülke de, özellikle Bodrum gibi yerlere yerel yönetici olmak için en azından estetik değerlere önem veriyor mu, şehir planlama dan anlar mı, bunun için bir gustosu var mı diye ön elemeden geçirip öyle Bld. başkan adayı seçebilsek keşke...

Özellikle, Gümbet gece hayatı ayrı bir yazı konusu ama bu konuda yazmak için enerjim olacağını sanmıyorum kısaca değiniyim.

Disko, bar diye işletilen karşılıklı sıralanmış bir çok eğlence mekanı ve İngiliz "apaçileri" ( biz eskiden kro derdik yeni nesil apaçi diyormuş.) havaya sokmak için dans eden erkek dansçı müsveddeleri, ileri geri bel bölgesini oynatmakdan ibaret fügürleri ile tam bir pespaye görüntü oluşturmuşlar. ( kişisel nirvana ya ulaşmak için, özel mekanlarda bire bir yapılan figürdür diye bilirdik biz ) Tam bir kalitesizlik ve sefillik krallığı olmuş Gümbet.

 
Toplam blog
: 7
: 508
Kayıt tarihi
: 27.06.10
 
 

Çiçek çocukların Sultanahmeti mesken tutuğu yıllarda İstanbulda doğmuşum. Zaman geçti, 1980 l..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara