- Kategori
- Siyaset
Bu işte bir terslik var..
''Dün gece Teke Tek programında yaşadığım şoklar, giderek yaşlanan kalbime ağır gelmiş olacak ki, sabaha kadar uyuyamadım.''
Bu sözler Fatih Altaylı'nın dünkü yazısının ilk cümlesi. Konu malum. Farklı sosyal sınıflardan bir grup üniversite öğrencisini Teke Tek programına çıkartıp birkaç soru sormak istemiş.
Programda azılı türban destekçisi iki kız öğrenci var. AKP zihniyetiyle iyice palazlanan ve yüksek ihtimal Gülen yurtlarında eğitilen bu kızlar türbanım da türbanım diye tutturuyor ama onlara böyle bir programda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu hakkında saygısızlık yapma iznini verenin de yine o lider olduğunun farkında değiller.
Yaşadıkları sorunların kendi taraflarından kaynaklandığını bilmiyorlar. Birileri bunları nasıl kurduysa papağan gibi onların sözlerini tekrar ediyorlar. Nereden mi belli? Konuşmaları baştan sona dinleyin anlarsınız. Çelişki üstüne çelişki, mantıksızlık diz boyu..
Aslında insan bir anlamda üzülüyor. Gencecik beyinler nasıl da karanlığa mahkum edilmiş...
***
Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına hay huy etme hakkını kendilerinde bulanlar, kafalarındaki gerici düşünceleri gerçekleştiremedikleri için sinirliler. Bunun hıncını almak istiyorlar.
Günlerdir bu konu konuşuluyor. ''Vay sen türbana nasıl izin vermezsin, bizim faaliyetlerimize nasıl engel olursun'' diye kadrolaşmaları yetersiz olan yargı erkini yıpratmaya çalışıyorlar.
Böylece dünyada iktisatçıların da hukukçu olabildiklerine dair ilk ve tek örneği sunmuş olduk. Gururluyuz..
Biz bunları konuşurken üniversiteler mahkeme kararını dinlemeyenler eylemlere girişmişler. Güvenlikle çatışmışlar, sinir krizi geçirenler olmuş...
Karar belli, değişmeyeceğini adları gibi biliyorlar ama maksat gerginlik yaratmak. Hadi kızları anladık da koca koca adamlar size ne? Bir de baktık ki erkekler önde kızlar arkada yürüyüş var. Türbanın kadını geri plana attığını söylediğimize inanmayanlar bir kez daha izlesin.
Ardından bir lisede türbanlı öğrenciyi almayan öğretmene dayak atılıyor. Bakın siz şu densize? İyi olmuş (!)
Kapatma davasına istinaden şiddet yok diyenler bunu da hesaba katsınlar. AKP zihniyetinden güç alanlar neler yapıyor görülsün.
***
Akşam saatlerinde CNN Türk kanalında Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programında konuklarla beraber son gündem değerlendiriliyor. Tarhan Erdem söz alınca ülkede laiklik endişelerinin giderilmesine dair aktif eylemlerde bulunulması gerektiğini belirtiyor. Onu onaylayanlar da oluyor. Fakat programın konukları arasında bulunan AKP Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ bunları duymazdan gelerek Anayasa Mahkemesi hakkında konuşmaya başlıyor.
Erdem endişesini biz kez daha tekrarlıyor ama oralı olan yok. Çünkü onlara böyle bir bilgi verilmedi. AKP kanadı bu endişelerle uğraşmaz. Hedefine odaklanmış bir şahin gibi tam gaz din devleti hayali içinde yaşadıkları için ülkede yaklaşık 6-7 milyon insanın taşıdığı endişelerle uğraşmazlar.
Bu korkak tutum bir ülke iktidarı için çok acı bir görüntü. Çıkıp partisine telkin edici sözler söylemesi gerekenler, yarattıkları kaosu durdurmakla yükümlüler, oturmuş türbanla uğraşıyorlar.
Sanırsınız tüm dertlerimiz bitmiş, tek sorun türban olmuş..
Sorunları çözmek yerine daha da karıştırmakda oldukça başarılı bir iktidar partisiyle karşı karşıyayız.
***
Aynı günlerde özel bir kanalda Hülya Avşar, yalvar yakar programına konuk ettiği Başbakan'la söyleşi yapıyor. Programın duyulduğu ilk andan itibaren bir nevi al gülüm ver gülüm havasında geçeceği belliydi.
Sorular önceden hazırlanacaktı, önceden cevaplanacaktı sonra da ne kadar çağdaş siyasetçi portresi çizilecekti.
Söylediğimiz gibi de oldu. Özel yaşam dışında verilen cevaplar bizim uzun zamandır duymaya alışkın olduğumuz cevaplardı.
Avşar, bir saçmalığa imza atarak ''Şeriat gelecek mi?'' diye bir soru yöneltti. Ne cevap vermesini bekliyordunuz?
''Evet biz şeriat getirme amacındayız'' diyecek hali yoktu, klasik laflarla geçiştirmişti soruyu.
Programdan sonra Avşar, çok rahatladığını filan söyleyip durdu.
Bu ülkede birşeyler ters gidiyor. Ya birileri bizimle alay ediyor ya da ciddi bir trajediyle karşı karşıyayız. Özgürlükler tek taraflı değerlendiriliyor, kızların belli örtünme şekilleriyle üniversitelere girmesi özgürlük oluyor da eşcinsellik gibi olgular sapıklık gibi görülüyor.
Aynı şey değil mi? Her ikisi de tercih meselesi değil mi? Bir süre önce bu ülkede muhafazakar eşcinseller de çıkmadı mı?
Para sen nelere kadirsin...
***
Bir yanda ülkesinden endişe edenler, diğer yanda rahatladığını söyleyenler. Tam bir çapraz ateş. Girdik bir alamete gidiyoruz kıyamete durumu.
Bir yanda kendilerine birçok Avrupa ülkesindeki kadınlardan önce birçok hakkı vermiş bir lidere düşman olan gençlik, diğer yanda onlara üzülen yetişkinler.
Bir yanda hukuku sadece kendine göre karar veren bir kurum sananlar, diğer yanda demokrasi gevezeleri..
Birşeyler ters gidiyor..
İktidar yöneticilerinin şakşakçıların sözde övgülerinden sıyrılıp, ciddi anlamda düşünmeye ihtiyacı var. Yaptıkları hataların farklına varmaları gerekiyor. Siyaset etiği, ülke sevgisi bunu gerektirir.
Gereksiz gururları bir kenara bırakıp özeleştiri zamanıdır.
Yoksa bambaşka bir Türkiye'ye doğru sürükleniyoruz...