Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Bugün “kalemin efendisi” yarın “efendinin kalemi”!

Bugün “kalemin efendisi” yarın “efendinin kalemi”!
 

CUMHURİYET'TEN


AKP hükümeti referandumu lehine sonuçlandırmak için yaptığı “tam saha pres” politikalarına devam ediyor.

Bu amaç için ülkemizdeki bütün medya unsurları, iletişim olanakları kâh para ile kâh tehditlerle seferber ediliyor.

Medyanın hemen hepsi hükümetin baskısından nasipleniyor, küçük bütçelerle yayın hayatını sürdüren yerel medyalar ise büyük paraların döndüğü paralı ilanlarla teslim alınıyor.

İlkeli duruş gösterebilen az sayıdaki basın organı, devlet olanakları ve yetkileri kullanılarak hizaya çekilme baskısı yaşıyor.

Aslında bu manzara referandumun “evet” çıkması halinde yaşayacaklarımızın küçük bir özetini sunuyor bize.

Bugünün modern demokrasilerinde demokrasinin özünü devletteki kuvvetler ayrılığı oluşturuyor.

Bu güvence yasama, yürütme ve yargının ulus adına ayrı ayrı anayasal yetki kullanmasıyla sağlanıyor.

Bunun sivil hayattaki karşılığı bireyin kullandığı temel hak ve özgürlüklerle, onların haklarını eleştirel dille koruyan özgür ve bağımsız basın oluyor.

AKP hükümeti yasama ve yürütmedeki üstünlüğünü şimdi yargının bağımsızlığını yok ederek, ardından onu ele geçirerek iktidarını mutlak bir güce dönüştürmenin kavgasını veriyor.

Yargının ipleri ele geçirilince, demokrasinin devletteki varlığı sona erecek demektir.

Böylece mutlak egemen bir güce erişen başbakan için yargıdaki yargıç seçimleri tıpkı bakanlıktaki atamalar gibi “belli tip ve zihniyette” göre gerçekleşecek, yargıya olan güven bitecektir.

Medyada da durum benzer şekilde olacaktır.

Bugün hükümetin elinde bulundurduğu devlet yetkilerinin merkez medya üzerinde nasıl kullanıldığı az çok biliniyor.

Doğan Gurubuna mal varlığının üzerinde kesilen para cezalarının akıbeti veya muhalif medyaların geleceği, 12 Eylül sonrasında yargının ne olacağı ile yakından ilgilidir.

Saf olmaya gerek yoktur; yargıyı ele geçiren AKP hükümeti ile medyanın ilişkisi artık yandaş medya etiketinin dışında olamayacaktır.

Yerel medyada durum daha acımasız olacaktır.

Reklamlara güvenerek yaşamını sürdüren bu medyamız, reklam verenler üzerindeki baskılar ve mahkemelere taşınacak haberleri nedeniyle iyice nefes alamaz duruma gelecektir.

Büyük medya hükümet tarafından, yerel medya da hükümet partisinin il ve ilçe yöneticileriyle sıkı bir şekilde denetim altına alınacaktır.

Artık bu tip medyada zaten az miktarda çıkan muhalif haberlere asla yer verilmeyecektir.

Referandumdaki “evet” oylarının fazla çıkması, pek çok kişi için bir anlam ifade etmiyor olabilir.

Hatta yandaş medyadakiler, yandaş sivil örgüt mensupları için sevindirici bile olabilir.

Ama yarın mutlak bir güç altına girecek ülkede herkesin bulunduğu pozisyonu koruması mümkün olabilecek midir?

Örneğin yandaş medyadaki bir arkadaş dili sürçüp kapı dışarı edildiğinde, haklarını aramak için gittiği yargıdan nasıl bir karar çıkacaktır kendisi için?

Pişmanlığını tamir etmek için yazacağı yazılara hangi medya hangi cesaretle yer verecektir?

Bu nedenle “sureti haktan” gözükerek hükümetin şimşeklerinden sakındığı sanan medya mensuplarının gideceği başka ülke olmadığına göre, bu arkadaşlar son 12 günde gereğini yapmalı, yaklaşan “mutlak güç” tehlikesine karşı uyarıcı görevlerini yerine getirmelidirler.

Yoksa bugün “kalemin efendisi” olduğunu düşünen arkadaşlarımız, yarın “efendinin kalemi” haline gelecektir, unutmayalım lütfen!

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..