- Kategori
- Şiir
Bugün benim doğumgünüm
Yıllar geçse de üstünden
Bu kalp acıları unutur mu?
Yaşamamış gibi davransam
Kalbimin sesini duymaz mıyım?
Hani bir zamanlar bir çocuk vardı
Hüzünlü, perdeli
Hani aramaklı
Şayet yarın için
Ya da yarın var ise
Kim bilir yıllar geçse de üstünden
Kalbim acılarını unutur mu?
Bir bireyin hafızası
Bireyin hafıza kayıt sistemi
Acaba yaşadıklarından pişman ise insan
Silebilir mi her şeyini?
Yoksa hüzün ve perde kati mi?
Peki sabır taşlarım birgün
Ya kırılırsa teker teker
Yoksa hepsi birden
Dağılırsa yaşadıklarım ortaya aniden
Nasıl toplarım hepsini sepete?
Nasıl tıkarım şu biricik hayatıma yeniden!
üzgünüm Anıl desem
Sana yaşattıklarımı
Hak etmedim desem
Bana inanır mısın Anıl?
Bunca yaşanmışlıktan sonra
Özürüm sana anlamlı gelir mi be!!!!!!!
Bugün öyle bir gün ki süregelen gelgitler ve karşıt kaşıt çarpışan cümleler! Parça pinçek olmuş geçmiş hayatım bugüne dalmak için kapı arıyor… Git demek istemiyorum geçmişime ve de gel de demek istemiyorum. Geçmişim, geçmişim desem gider mi bilmem ta uzaklara!!! Öyle binbir yüzüm olmuş ki\ hayat perdesinden perdeyi aralayıp da çevreme baksam, farklı insanlar, farklı Anıl tanıyacaklar. Her döneminde yeşeren, yaşayan ve netleşen farklı bir Anıl! Her daim yaşayabilmiş ve yaşatmaya çalışmış düşüncelerini; ebediyen, ilalebet varolacak bir Anıl düşüncesi, ya da sistemi…
Bu sabah aynaya baktım ve tanıdık bir yüz gördüm. Ama nereden tanıdık olduğunu hatırlayamadım gün ilerledikçe! Bazen, sigarayı bıraktığımdan beri, ses tellerimin düzeldiğini bile düşünmüyor değilim! Ne de olsa süper güçlü vücudum, 15 yılın tahribatını, 1.5 senede düzeltebilirmiş gibi geliyor insana, tıpkı gerçekmiş gibi!
Geçen gün hayatımı aradım bulamadım! Çok basit; telefon numarasını kaybetmişim!!! Sözlüğümün 16. sayfasında aradım (16.05.72 doğum günüm) hani kaybolursa, ya da çalınmışsa bulurum diye. Sözlük paslanmış, 16. sayfayı açmadı ve ben de zorlamadım açılmıyor diye! Ne de dahiyane bir fikir olurdu geçmişe telefon edebilmek ve konuşabilmek eski senle… Tavsiyelerde bulunurdum, hatta belki de ahbap olabilirdik… Duygularımız aynı, düşüncelerimiz farklı olurdu! Beni dinler miydi? Zannetmem! Bir kulak, öteki kulak arasındaki kocaman soru işareti(?)! Yine de severdim keratayı her türlü isyanına karşın. Çünkü bilirim, özünde iyi niyetlidir O!
Memlekette her şey üzerime çullanıyor. Kendimi hançerlenmiş gibi kanayan, ölmeye alışmamış gibi yaşamaya aç, doktor peşinde koşuşturan bir hasta gibi hissediyorum…Dişlerimi tüm dolgularıma karşın hiç çektirmedim. Dişlerim açısından bakıldığında bir çeşit Andreoid gibiyim ve diş doktoruma güveniyorum, terzime de öyle ancak yaşamakta, nefes almakta zorlanıyorum son günlerde, bu memlekette!!! Acaba başbakana mı gitsem onu memleket doktoru kabul ederek, ya da seferberlik emrimi bahane ederek Askeri hastaneye mi sığınsam ve de desem ki benim psikolojik bir hastalığım var adı ERGENEKON! Bence askeri hastane beni hasta olarak kabul etmeye cesaret edemez, başbakan ise oralı bile olmaz. OYSA BEN BURALIYIM, TÜRKİYELİYİM!!! Bugünlerde Kürtçe TV bile seyrediyorum… Ne kadar zor oldu bir K ile bir T harfini yer değiştirmek ve öyle ki bunu sağlayan da bir TüRK!!!
Bugün öyle bir gün işte! Ne yapsan boş ve nafile! Adamın gırtlağını sıksan düşünce fışkıracak!!! O kadar komikti ki bugün: Kadın doğum uzmanına doktor hırsızlıklarından, doğalgaz şirketinde yönetici apartman yöneticisine fiyat hırsızlığından, AKPli yöneticime belediye hırsızlıklarından ve eşime de beni anlayışla karşılaması gerektiğinden bahsettim! Bu memleket hali üzerime tren kazası gibi çöküyor! Nefes almakta zorlanıyorum… Gerçi yurt dışı farklı mı? OBAMA’nın gerdek gününde yani bugün, bir Amerikalı, bir Cezayirli ve bir Hintli, iş konusunda “benim çişim var” gibisinden mazeretle saçmalıyorlardı! Her birinin yaptıklarını bir araya getirsem ve bu fıkrayı Temel’ e anlattırsam şöyle derdi: “Komutanım buzdolabı önünde selam veriyorum çünkü bu buzdolabının adı GENERAL ELECTRICS!”. İş ve işi bilmemek sadece memleketimize has özellikler değil! Aylardır ekonomistlerin altlarını pisletmelerini seyrediyorum… Söz konusu kahinler krizin ne zaman başladığı konusunda akedemik ve matematik dağılımlar bulmaya çalışırken bizim Kemal derviş oğlu Derviş istifa ediyor; acaba niye??? Bu akşam çalgılı düğünle gerdeğe giren zencefil OBAMA, PUTIN yılanıyla çölde çay filminde sevişecek mi acaba? Yoksa Polonya’daki Nato üslerinde tavla oynarken kalkan balığı krizi üzerine münakaşa mı edecekler?
Yıllar geçse de üstünden
Kalbim beni unutur mu?
Yapamadıklarımı, muktedir olup da beceremediklerimi,
Ve geçmişime bakıp da Anıl’dan özür dilemesem bile
O beni affeder mi?
Ben onu affettim desem
Hayat bizi affeder m?
Kalın sağlıcakla! Esenlikler…
AY 20.05.09 sa: 01:00