Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Mayıs '11

 
Kategori
Şiir
 

Bugün benim doğumgünüm

Yıllar geçse de üstünden 

Bu kalp acıları unutur mu? 

Yaşamamış gibi davransam 

Kalbimin sesini duymaz mıyım? 

 

Hani bir zamanlar bir çocuk vardı 

Hüzünlü, perdeli 

Hani aramaklı 

Şayet yarın için 

Ya da yarın var ise 

Kim bilir yıllar geçse de üstünden 

Kalbim acılarını unutur mu? 

 

Bir bireyin hafızası 

Bireyin hafıza kayıt sistemi 

Acaba yaşadıklarından pişman ise insan 

Silebilir mi her şeyini? 

Yoksa hüzün ve perde kati mi? 

 

Peki sabır taşlarım birgün 

Ya kırılırsa teker teker 

Yoksa hepsi birden 

Dağılırsa yaşadıklarım ortaya aniden 

Nasıl toplarım hepsini sepete? 

Nasıl tıkarım şu biricik hayatıma yeniden! 

 

üzgünüm Anıl desem 

Sana yaşattıklarımı 

Hak etmedim desem 

Bana inanır mısın Anıl? 

Bunca yaşanmışlıktan sonra 

Özürüm sana anlamlı gelir mi be!!!!!!! 

 

Bugün öyle bir gün ki süregelen gelgitler ve karşıt kaşıt çarpışan cümleler! Parça pinçek olmuş geçmiş hayatım bugüne dalmak için kapı arıyor… Git demek istemiyorum geçmişime ve de gel de demek istemiyorum. Geçmişim, geçmişim desem gider mi bilmem ta uzaklara!!! Öyle binbir yüzüm olmuş ki\ hayat perdesinden perdeyi aralayıp da çevreme baksam, farklı insanlar, farklı Anıl tanıyacaklar. Her döneminde yeşeren, yaşayan ve netleşen farklı bir Anıl! Her daim yaşayabilmiş ve yaşatmaya çalışmış düşüncelerini; ebediyen, ilalebet varolacak bir Anıl düşüncesi, ya da sistemi… 

 

Bu sabah aynaya baktım ve tanıdık bir yüz gördüm. Ama nereden tanıdık olduğunu hatırlayamadım gün ilerledikçe! Bazen, sigarayı bıraktığımdan beri, ses tellerimin düzeldiğini bile düşünmüyor değilim! Ne de olsa süper güçlü vücudum, 15 yılın tahribatını, 1.5 senede düzeltebilirmiş gibi geliyor insana, tıpkı gerçekmiş gibi! 

 

Geçen gün hayatımı aradım bulamadım! Çok basit; telefon numarasını kaybetmişim!!! Sözlüğümün 16. sayfasında aradım (16.05.72 doğum günüm) hani kaybolursa, ya da çalınmışsa bulurum diye. Sözlük paslanmış, 16. sayfayı açmadı ve ben de zorlamadım açılmıyor diye! Ne de dahiyane bir fikir olurdu geçmişe telefon edebilmek ve konuşabilmek eski senle… Tavsiyelerde bulunurdum, hatta belki de ahbap olabilirdik… Duygularımız aynı, düşüncelerimiz farklı olurdu! Beni dinler miydi? Zannetmem! Bir kulak, öteki kulak arasındaki kocaman soru işareti(?)! Yine de severdim keratayı her türlü isyanına karşın. Çünkü bilirim, özünde iyi niyetlidir O! 

 

Memlekette her şey üzerime çullanıyor. Kendimi hançerlenmiş gibi kanayan, ölmeye alışmamış gibi yaşamaya aç, doktor peşinde koşuşturan bir hasta gibi hissediyorum…Dişlerimi tüm dolgularıma karşın hiç çektirmedim. Dişlerim açısından bakıldığında bir çeşit Andreoid gibiyim ve diş doktoruma güveniyorum, terzime de öyle ancak yaşamakta, nefes almakta zorlanıyorum son günlerde, bu memlekette!!! Acaba başbakana mı gitsem onu memleket doktoru kabul ederek, ya da seferberlik emrimi bahane ederek Askeri hastaneye mi sığınsam ve de desem ki benim psikolojik bir hastalığım var adı ERGENEKON! Bence askeri hastane beni hasta olarak kabul etmeye cesaret edemez, başbakan ise oralı bile olmaz. OYSA BEN BURALIYIM, TÜRKİYELİYİM!!! Bugünlerde Kürtçe TV bile seyrediyorum… Ne kadar zor oldu bir K ile bir T harfini yer değiştirmek ve öyle ki bunu sağlayan da bir TüRK!!! 

 

Bugün öyle bir gün işte! Ne yapsan boş ve nafile! Adamın gırtlağını sıksan düşünce fışkıracak!!! O kadar komikti ki bugün: Kadın doğum uzmanına doktor hırsızlıklarından, doğalgaz şirketinde yönetici apartman yöneticisine fiyat hırsızlığından, AKPli yöneticime belediye hırsızlıklarından ve eşime de beni anlayışla karşılaması gerektiğinden bahsettim! Bu memleket hali üzerime tren kazası gibi çöküyor! Nefes almakta zorlanıyorum… Gerçi yurt dışı farklı mı? OBAMA’nın gerdek gününde yani bugün, bir Amerikalı, bir Cezayirli ve bir Hintli, iş konusunda “benim çişim var” gibisinden mazeretle saçmalıyorlardı! Her birinin yaptıklarını bir araya getirsem ve bu fıkrayı Temel’ e anlattırsam şöyle derdi: “Komutanım buzdolabı önünde selam veriyorum çünkü bu buzdolabının adı GENERAL ELECTRICS!”. İş ve işi bilmemek sadece memleketimize has özellikler değil! Aylardır ekonomistlerin altlarını pisletmelerini seyrediyorum… Söz konusu kahinler krizin ne zaman başladığı konusunda akedemik ve matematik dağılımlar bulmaya çalışırken bizim Kemal derviş oğlu Derviş istifa ediyor; acaba niye??? Bu akşam çalgılı düğünle gerdeğe giren zencefil OBAMA, PUTIN yılanıyla çölde çay filminde sevişecek mi acaba? Yoksa Polonya’daki Nato üslerinde tavla oynarken kalkan balığı krizi üzerine münakaşa mı edecekler? 

 

Yıllar geçse de üstünden 

Kalbim beni unutur mu? 

Yapamadıklarımı, muktedir olup da beceremediklerimi,  

Ve geçmişime bakıp da Anıl’dan özür dilemesem bile 

O beni affeder mi? 

Ben onu affettim desem 

Hayat bizi affeder m? 

 

Kalın sağlıcakla! Esenlikler… 

AY 20.05.09 sa: 01:00 

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara