Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '08

 
Kategori
Gelenekler
 

Buruk bir bayram arefesi - dün ve bugün

Buruk bir bayram arefesi - dün ve bugün
 

Daha geçen gün, Ramazan ayı ile ilgili yazdığım güncemde söz etmiştim:

Türkiye’de gruplaşmalar tavan buluyor diye.

Oruç tutanlar ve oruç tutmayanlar, adeta düşman kesilmişlerdi birbirlerine.

Ramazan ayının sonlarına yaklaştıkça üzülerek, gerçekten çok üzülerek, başka bir tartışma içinde buldum kendimi…

Hem de Başbakanımızın açtığı bir tartışma, bayramın ismi ile ilgili.

Ne fark eder ki…

Benim hayal meyal hatırladığım bayramın adı, Şeker Bayramı’dır.


Ülkemizde başka sorun kalmamış, önümüzdeki bayramın ismi ile, gündem yaratılmaya çalışıyor. Çok yazık, gerçekten çok yazık…

Birbirimizi anlamaktan başka çaremiz yok, yazmıştım…

Bu nasıl olacak?

Ülkemizin liderleri bu ayrıştırmayı adeta alevlendiriyor…

Kim nasıl isterse öyle kullansın bayramın ismini…


***

Bayramlarda en çok duyduğum sözler; 'Nerede kaldı o eski Bayramlar'.

Herkes çocukluk günlerindeki büyülü bayram günlerini arıyor.


Hatıralarda - yeni ayakkabılar, bayramlık yeni giysiler, el öpülenlerin verdiği paralar, şekerler, ziyaretler, misafirler…..


Ben bu hatıraları duydukça içime anlık hüzün çöküyor. Çocukluk bayram günlerim ile ilgili acı bir anım var.


Bulgaristan…Yıl 1975 olmalı


Sınıftayız, ders görüyoruz.


Kapı açıldı ve okulun nöbetçi öğretmenlerden biri sınıfa girdi. Benim ismimi söyledi. Ayağa kalktım. Sınıftaki tüm çocukların bakışlarını üzerimde hissettim. Sert bir sesle müdürün odasına gitmem söylendi.


Müdürün odasına mı?


Müdürün odasına gitmek bizim zamanımızda olaydı. Genelde çok yaramaz olanlar orayı ziyaret ederlerdi.


Ne yapmıştım ki?


Hızlı adımlarla söylenen yere yöneldim. Hafif ve ürkek kapıyı çaldım, “gir” sesini duyunca müdürün odasına girdim.


Müdür beni tanıyordu, okulun başarılı öğrencilerden biriydim:

“Yarın okula geliyorsun değil mi?” kızar gibi sordu.

Hayretler içinde:

“ Tabiî ki “cevabını verdim. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

“ Yarın sizin bayramınız mı ne varmış, okula gelmezsen cezan çok büyük olur! ” sesinde tehdit ve alaylı tınlar vardı. “ Yarın mutlaka okulda olmalısın, şimdi sınıfına dön!”.


Cevap bile verememiştim.


Onun yanında göz yaşlarımı zor tutmuştum, veya tutamamıştım tam hatırlamıyorum, okulun uzun ve loş koridorunda ağladığımı biliyorum.

Aşağılanmıştım. O an Türk olmaktan nefret etmiştim, ismimden de, bayramdan da.

Bayramın tam olarak ne olduğunu bile bilmiyordum. Yarın Bayram olduğunu da bilmiyordum. Hiçbir zaman kutlamamıştım ki…


“ Bayramınız mı ne varmış…” değişik bulgar telaffuzu ile bayram sözü çirkinleşmiş kulaklarımda yankılanıyordu. Lavaboya gittiğimi, yüzümü yıkadığımı hatırlıyorum. Sınıfa dönmek istememiştim, soru soracak olan arkadaşlarıma ne cevap verebilirdim ki.

Ben onlardan biri değildim.


Kimdim ben?


Azınlık, Türkiye’den ötelerde, azınlık, kaybedilmiş topraklarda azınlık… O burukluk ve kasvet…en çok bayram günlerinde hissedilirdi

Şimdi düşününce, beni incitmek istemişti Müdür ve bunu başarabilmişti. Başarılıydım, okulumuzu pek çok yerde temsil eden birisiydim. Ona bu fırsatı verdiğim için şu an kendime kızıyorum ama o zaman sadece 11 yaşında bir çocuktum.


Haymatlos (yani Vatansız) olmak kötü bir şey, bunu yaşamayan bilemez. Gurbetçiler çok farklı, onların tapu gibi Türk kimlikleri var…. Benim yoktu.


O gece anneme sormuştum. 'Yarın bayram mı? '


Ramazan veya Kurban Bayramlarının farklarını bile bilmiyordum.

Annem başka bir okulda sosyal öğretmeniydi. Doğru olduğunu söylediğini hatırlıyorum.

Bayramlar hakkında bilgi vermişti, ben duymak istememiştim…


Fakat bugün, hayal meyal hatırlıyor gibiyim: Şeker Bayramı demişti galiba.

Bu isim benim çocuk hafızamda var çünkü.


Okulu –mektep, Öğretmeni – muallim, Ramazan bayramı da Şeker Bayramı biliyordum ben.

Bulgaristan’ da bayramı hiç yaşamadım. Buna imkan verilmemişti.


***


Bayramları uzun zamandır çok seviyorum. Çocuklar gibi…

Bugünlerde dünyanın en güzel ülkesinde, yine Şeker veya Ramazan Bayramı kutlamaya hazırlanıyoruz.


Ben her iki ismi de kullanıyorum ve seviyorum.

Bu gerginlikler, bizleri birbirimize düşman bir halk haline getirmek kimin işine yarayacak?

Bu gereksiz gündemleri yaratanlar; yapıcı mı, ayrıştırıcı mı?

Kararı bu satırlarımı okuyanlar var ise onları bırakıyorum…

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..