- Kategori
- Yurtdışından Bildiriyorum
Çalma! Çalarlar kapını…
Almanya Savunma Bakanı, Baron Karl Theodor Guttenberg ve zevcesi...Resim internetten alıntı
Siz; siz olun başkasının “Yazılı sözlerini; tezlerini… Alenen ya da gizlice sahiplenmeyin”
Niyet: Nasihat etmek değil; niyet: Gündemi karıştıran bir haberi paylaşmak.
Doktor unvanı: Pazarda satılmıyor.
Ne kadar paralı; ne kadar asil olursan ol “Doktora tezini kendin yazacaksın” Kurallar gereği böyle olması gerekiyor.
Savunma Bakanı olmak için “Doktor” unvanına sahip olmak şart mı bilemem.
Siyasetle uğraşmak: Adamı daha kolay doktor yapar mı?
Bundan böyle; onu da bilemem diyemeyeceğim.
Yapıyor; yapmış lâkin uzun ömürlü olmuyor. Olmuyormuş.
Karl -Theodor zu Guttenberg: Alman Savunma Bakanı: Karizmatik, soylu, asil bir aileden ve varlıklı. CSU (CDU Partisinin Bavyeralı kardeşi) Partisinin gelecek vaat eden mensubu…
Geleceğinin tekerleğine kendi elleriyle çomak soktu.
İnsanın kendine ettiğini… En azılı rakibi başaramazmış.
Kendi elleriyle “Doktor” yazan etiketi yakasından söküp atmak zorunda kalmış.
Değer miydi?
Partisi CSU: Savunma Bakanının; arkasında duruyor. “Çok sevilenimize; muhalifler çamur atıyor” diyerekten sızlanıyorlar ama nafile…
Passau/ Bavyeralı hemşerisi Profesör Barbara Zehnpfennig’in çalışmalarından bir iki satırcık almış; doktor tezinin arasına serpiştirmiş ama KAYNAK göstermeyi akıl edememiş.
Hukuk Profesörü (Bremen’den) Andreas Fischer Lescano yaptığı araştırmaların sonuçlarını gazetecilerle paylaşmış. “Savunma Bakanımızın tezi çalıntıdır ayrıca tezini de hizmetinde çalışanlara yazdırmıştır. Dolayısıyla “Doktor” unvanını derhal tüm kayıtlarından silmelidir”
Savunma Bakanı Guttenberg; doktor unvanını “kendi deyimiyle- şimdilik-” askıya almış vaziyette… Yetmez! Diyor muhalifleri…
Geldiği konaklara geri dönmeliymiş; itibarını kaybetmiş!
Asıl zade Karl Theodor Guttenberg’e: Geçmiş olsun dileklerimi iletirken; teşekkürlerimi de sunuyorum.
Bizim siyasetçilerimizin paha biçilmez değerlerini hatırlattı bana…
Hani şu kıymetini bilemediklerimizin…
Asıl zade olmayabilirler… Bizim kültürümüzde zaten böyle bir kavram da yok bildiğim kadarıyla…
Tez meselesi var. Mesela “Tez saatte; bir kez olsun iktidara gelelim; maharetlerimizi gösterelim; beğenmezseniz ensemize basın şaplağı, geldiğimiz yere dönelim”
Ne kadar samimi ne kadar yalın, ne kadar içten bir nutuk metni…
Tüm siyasi liderlerim sırf vatan için dövünüyorlar. Başka hiçbir şey umurlarında değil.
Vatandaşlık görevi: Tam tekmil seçimlere katılmak.
Bir kez olsun 99,9 katılım yüzdesine ulaşalım ki… Düşlerim, düşlersin düşler…
Yalnız dikkat!
Kendi seçim sistemimiz oluşuncaya dek seçimlerle ilgili verileri bilgisayar ortamına yüklemeyelim diyenlerim… Haklı olabilirler mi?
Sam amcanın kolu bu kadar uzun olabilir mi?
Kendi istekleri doğrultusunda; oyları dizayn edebilirler mi?
20 Şubat 2011 Pazar
Alev Meisel/ İzmir