- Kategori
- Öykü
Can tanesi
Kendime geldiğimde boylu boyunca yerde yatmaktaydım. Hafızamı yokladım. Son ne hatırlıyorum? Bazı kopukluklarla birlikte de olsa ikizlerimle, mutlu bir şekilde çok katlı evimizde rüzgâra karşı sohbet ettiğimizi anımsadım. Ne olmuştu da birden kendimi yerde buluvermiştim? Kardeşlerim neredelerdi?
Tam bunları düşünürken arkamdan bir şeyin beni kaldırmaya çalıştığını hissettim. Sanki beni itmek istermiş gibi sarsıp duruyordu. Kendimi çeviremediğim için kimliğini bilemediğim, kendini de göremediğim tacizcim yanına başkalarını da çağırmış olmalı ki, üzerimde gezinen eller çoğaldı. Birden havalandım, yumuşak bir düşüş ve ardından bayır aşağı yuvarlanma. Kendimle o kadar meşgulüm ki etrafımı algılayamıyorum bile. Zorla bir delikten aşağı itilirken alttan da birileri durmaksızın beni çekiştiriyor. Önümü zor görüyorum. Etrafımda hareket eden birçok gölge var. Ama burası gittikçe daha karanlık oluyor. İtile kakıla bir yerlere götürülüyorum. Hareketim durdu. Çok mutluyum. Her tarafım yara bere içinde kalmış. Ama göremiyorum. Sadece acıları ve sıyrıkları hissedebiliyorum. Yanımda sanki birileri daha var. Sesleri çıkmıyor. Pek hareket etmiyorlar, ölü olduklarını da düşünmüyorum. Ağır ağır da olsa nefeslerini duyar gibiyim. Evimi, kardeşlerimi, güneşimi özlüyorum.
Uyuşukluğumu sıra dışı bir telaş sesleri ile bozuyorum bugün. Her yerde garip sesler ve koşuşturmalar. Kendimi yokluyorum. Ne kadar zamandır buradayım? Zamanı kaybettim. Gece, gündüz, sesler, rüzgâr bitmiş gibi, silinmiş hayatımdan. Ölmek mi bu yoksa derin bir uyku mu? Anlayamıyorum.
Birden yeni bir itilip kakılmayla kendime geliyorum. Ben de etrafımdaki panik hissine karşı koyamadan, ne olduğunu anlayamadan, bir şeyin içinde yüzer haldeyim. Birlikte akıyoruz ilerideki aydınlığa doğru, itiliyoruz.
Başıma gelen her olayda zamanla aramda kopukluklar oluyor. Artık günleri, geceleri sayamıyorum.
Birden duruyoruz, gitmemize imkân yok. Akamıyoruz artık birlikte. Sanki yumuşak bir top gibiyiz ikimiz. Tepemize zaman zaman bir şeyler iniyor. Kendimi biraz nemli, biraz da şişman hissediyorum. Etrafımda bilemediğim bir değişim başladı, hem de beni korkutacak kadar farklı. Bu korkulu durum ne kadar devam edecek? Zamanı yine kaybettim, anı yaşıyorum. Bedenimde, bana yabancı bazı hareketler başladı. Ürkütücü olduğu kadar bana tanıdık da gelen değişimler. Birilerinden duymuş ya da daha önce yaşamışım gibiyim.
Bu sabah gözlerimi, içine giren güneş ışınları ile açtım. Özlemişim güneşi. Ama ben, ben değilim artık, kendimi tanımakta zorlanıyorum. Anlamadığım, anlatamadığım bir başkalık var bende.
Her geçen gün güneşe daha çok yaklaşıyor gibiyim. Bedenim artık yerlerde sürünmüyor. Güneşe doğru uzanıp gidiyorum. Eteklerimde bir kıpırtı, başımı sallıyorum o tanıdık rüzgâra karşı sevinçle. Üzerimden kelebekler, arılar uçuyor koşarcasına. Mutluyum.
Güne gözlerimi açtığımda artık yalnız olmadığımı gördüm bugün. Etrafımda bir dolu ikizimle rüzgârda salınırken, bir kabus yaşadığımı sandım. Yaşadıklarımi rüya farzedip, yine kardeşlerimle birlikte salınırken ufka doğru, adını sonradan öğrendiğim bir karıncanın sırtından incecik bir ses geldi kulağıma. ”Merhaba, can tanem “diye. ”Seni yeniden görmek ne mutluluk, ne o beni, kardeşini tanımadın mı? Hani canavar bizi koparıp, rüzgârında savurmadan, ben değirmende öğütülüp sonra da ekmek olmadan, bitirilemeyen parçam atılmadan çöpe, karınca beni kışlık yapmadan çok önce, seninle, omuz omuza, aynı dalda sapsarı saçlarımızla salınırdık ya!
Sevgiyle kalın.