Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çeçen Kimliği üzerine birkaç not

Çeçen Kimliği üzerine birkaç not
 

Çeçen Kültürü içerisinde destanların, efsanelerin ve masalların etkinliği yadsınamayacak derecede fazladır. Ve bu söylencelerden anlarız ki Çeçenler, insanlığın güzellik ve güç kaynağının Kafkasya olduğuna inanırlar.


Bir Çeçen efsanesi; Kafkas Dağları’nın, yeryüzündeki tüm dağların anası olduğunu ve bütün dağların yer altı damarları ile Kafkasya’ya bağlı bulunduğunu söyler.


Bir başka Çeçen efsanesi ya da inanışı ise tüm insanlığın öleceğini ama Hızır’ın kıyamete kadar yaşayacağını ifade eder. Çünkü bu ölümsüzlüğün sebebi, Hızır’ın, Derbent bucaklarının Bacirvan köyünde buldukları hayat suyu (Maü’l Hayat) çeşmesinden su içmiş olmasından kaynaklanır.


Çeçen kimliğinin en dominant ve karakteristik özelliklerinin başında; Kafkas Dağları’nın yamaçları boyunca hiçbir nesneye boyun eğmemeleri, saf ve soylu ırkları dünya otoritelerince tescilli Kafkas atlarının sahipleri olmaları hasebiyle doğuştan binici olmaları, çok iyi kılıç kullanıp keskin nişancılıkları ile müthiş savaşçılık ve mücadelecilik kabiliyetleri, tok sözlülükleri gelmektedir. Bu özellikler, bugün dahi Çeçenlerin adet ve yapılarına, farklı derecelerde yansımıştır.


Çeçenistan’da Çeçen dili olan Çeçence konuşulduğu halde; 1917 Bolşevik Devrimi’ne kadar edebi eserler Türkçe, Arapça ya da Farsça yazılmış ancak devrim sonrası ilan edilen resmi dilin Rusça olması hasebiyle, sonradan Rusça’ya dönülmüştür.


Çeçenler’in kökenine ilişkin, benim bildiğim beş farklı tez vardır. Birincisi, Çeçenler ile Çerkesler’in aynı ırktan geldiği yönündedir. Ancak bu görüş dil ve ırk bilimcileri arasında en az taraftar bulan görüştür.


İkinci sav ise Çeçenler’in, Azak Denizi doğusunda ve Don Nehri çevresinde yaşadıkları dönemlerde; Adige, Lak, Lezgi gibi diğer Kafkas kabileleri ile birlikte Sermat’ların bir boyu oldukları yönündedir.


Çeçenler’in Türk ırkından geldikleri yönünde görüş bildiren bilim insanlarının dayanak noktası ise Nuh teorisine bağlanır. Ağrı Dağı’nda karaya oturan gemideki üç Nuh oğlundan biri olan Yafes’in, yedi oğlundan birinin, yani Türk’ün neslinden gelmiş ve Dağıstan’da çoğalmışlardır.


Dördüncü görüş Marr’ın görüşüdür ki Dağıstanlılar, Çeçenler’le birlikte Kafkasya Yafesileri’nin doğu ya da Çeçen-Dağıstan kolunun üyeleridir. Bu görüş, bir önceki tezle yakınlık gösterir.


Son sav ise Çeçen-Dağıstan halkının İskitler’in bir kolu olduğu yönündedir.


Çeçenler kendi içlerinde Nokhçi, İnguş ve Tus adında üç büyük boya ayrılırlar. Bunların içinde en büyük çoğunluk Nohçı’larındır. Argun Havzası’nda yerleşiktirler. İkinci büyük boy olan İnguşlar ise Asa Havzası’nda toplanmıştır.


İlk zamanlarda Çeçenler, çok tanrılı inanç sistemine sahiptiler. Yıldırım, Güneş, Fırtına, Orman, Su, İçki, Savaş Tanrıları vardı. Sasaniler Döneminde ise ateşe tapınma boy gösterdi.


Onuncu asırdan sonra, Gürcistan yoluyla Hıristiyanlık, Çeçenler arasında yayılmaya, taraftar bulmaya başladı. Uzunca bir dönem, Ortodoks rahiplerinin yönetiminde yaşadılar.


On yedinci yüzyılda yayılmaya başlayan İslamiyet ise, on dokuzuncu asrın ortalarında, Çeçenler arasında başlıca din haline geldi. Ancak tüm bu din değişimlerinin hiçbir aşamasında zorla bir etki kabul edilmedi. Bu tarz hareketler tam aksi yönde tepki buldu Çeçenler arasında.


Bugün de görmekteyiz ki anavatan ve diasporadaki Çeçen halkının, neredeyse tamamına yakın bölümü, özgürlük ve bağımsızlıklarını feda etmemek adına, ölüm de dahil olmak üzere her türlü fedakarlığı yapmaya, diyeti ödemeye razı durumdadır.


Not: Çeçen üçlemesinin son yazısını, Çeçen yemekleri, adetleri, düğün ve eğlencelerine ayıracağım efendim.


@Üçlemenin ilk yazısı “Çeçenler”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=75090

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..