Cemaat-iktidar kavgası

Her seçim dönemi yaklaştığında “Mazlumları” oynamayı kendisine şiar edinen AKP iktidarı ve lideri Tayyip Erdoğan 2014 Yerel seçimlerin, yaklaştığı şu günlerde yine kendisini “mazlum ve mağdur” yaratacak projeler peşinde koşmaktadır.

Yıllarca “başörtüsü mağduriyetinin” arkasına sığınan iktidar artık MHP’nin de destek verdiği bu mağduriyeti çözümlemiş, şimdilerde ise kendisine yeni “mağduriyetler aramanın çabasına girmiştir.

Yaklaşık on bir yıldır Fettullah Gülen’le el ele, kol kola yürünen, iktidar yolunda zaman zaman “güç kaynaklı” çatışmalar olmuşsa da iki tarafın çıkar ilişkileri ortaya çıkan “çatlak sesleri” bastırmış ve birlikte bu yollarda yürüme devam etmiştir.

İktidarları döneminde Emniyette, MİT’de, Adaletde, sağlıkta ve eğitimde sistemli bir şekilde kadrolaşan Gülen cemaatinin bu yükselişi artık iktidarıda tedirgin etmeye başlamış, Başbakan ve ekibi cemaate artık bir “ayar çekilmesi” ve “dur denmesi” gerektiği kararına varmıştır.

Türkiye’de ve dış dünyada Gülen cemaatinin en güçlü olduğu ve gelir kaynaklarını oluşturan dersaneler ve özel okullar yoluyla bu kesime “hadlerini bildirme” operasyonu uygulamaya konulmaya karar verilmiş ve harekete geçilmiştir.

Hükümetin dersaneleri kapatma kararı karşısında özellikle cemaatin büyük yaralar alacağı düşünüldüğünde dün “birlikte yürünen bu yollar” şimdilerde “azap yollarına” dönüşmüş iki tarafta biribirine “diz çöktürme” hesaplarına girmiştir.

Dün ortaya attıkları bavullar dolusu iddialarla “Ergenekonu”  yaratanlara alkış tutanlar bugün “keser döner sap döner” misali bugün keserin kendilerini yontmaya başlayınca kirli oyunlarda bir bir ortaya dökülmektedir.

Taraf Gazetesi bu kez “dersane tartışmalarına” ayrı bir pencere açmış, AKP iktidarının Gülen Cemaatini bitirme harekâtının 2004 yılında alınan MGK kaarlarıyla sinsi bir şekilde uygulamaya konulduğunu belgelerle toplumun bilgisine sunmuştur.

Bugün yaşanan cemaat- iktidar çatışmasından ise zarar görecek olan yaklaşık 2.5 milyon dersane öğrencisi ve 300 bine yaklaşan dersanelerde çalışan eğitim kadrolarıdır.

Sosyal, hukuk devletinde devlet her vatandaşının eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarını Anayasamızın “eşitlik ilkesi” dâhilinde sağlamak zorundadır.

Eğitim öğretim gören milyonlarca öğrencimizede “eğitimde fırsat eşitliği” ilkesi dâhilinde eğitim sağlamak zaten devletin asli görevidir.

Devlet şayet bugün eğitim sistemini düzeltemiyor, fırsat eşitliğini sağlayamıyor ve binlerce öğrenci dersanelere gitmek zorunluluğunu hissediyorsa, “ben dersaneleri kapatıyorum” kararı ile ortaya çıkamaz ve özelliklede bu olayı  “cemaate haddini bildirmek” kararıyla yürürlüğe koymaya kalkması ne akla ne de izana sığan bir yaklaşımdır.

Dersaneler konusunda CHP ve MHP haklı olarak tepki göstermiş, birilerine ders vermenin faturasını binlerce öğrenciye ve binlerce eğitimciye çıkarılmasının yanlış olduğunu ortaya koymuşlarıdr.

AKP İktidarının dersaneleri kapatma yolundaki hareketine karşı tüm Türkiye’de başta Gülen Cemaatinin temsilcileri ve dersane sahipleri karşı taarruza geçmişler, yaklaşık on yıldır iktidarla “sarmaş dolaş olan” cemaat evliliğin sona ereceğini gördüğü için yeni hamleler peşinde koşmaya başlamıştır.

Gülene bağlı dersane ve okul yöneticileri bir taraftan, dersanelere öğrencilerini gönderen cemaatin müridleri ayrı bir koldan CHP ve MHP’nin il, ilçe başkanlıklarını ziyaret ederek kendilerine destek istemişler ve bu konuda yardım beklemişlerdir,

İzmir Buca’da ikamet ettğim için bu konuyu CHP ve MHP yetkilileriyle görüşmemde ilginç diyaloğların yaşandığını da bu arada öğrenmiş bulunmaktayım.

MHP Buca İlçe Başkanı Ali Karakuşla yaptığım görüşmede “ilçedeki cemaate bağlı bütün dersanelerin yöneticilerinin MHP’yi ziyarete geldiğini, destek ve katkılarımızdan ötürü teşekkür aldıklarını” ifade etmiştir.

MHP Buca İlçe Başkanı Ali Karakuş yine cemaat mensubu kadın ve dersane yöneticileriyle yaptığı görüşmede; “Gülen hareketinin tarihinde, ilk defa AKP iktidarı döneminde siyasallaştığını, AKP ile birlikte hareket edildiğini, dindar ve muhafazar kesimin bu iktidar döneminde yüzlerce kez aldatılmasına rağmen Gülen Hareketinin sessiz kaldığını bu son yaşananlardan derslerini iyi almalarını gerektiğini” özellikle vurguladığını ifade etmiştir.

Gülen Hareketi mensupları iktidarın kendilerine dayattığı bu tavır ve uygulamadan bir takım dersler çıkarır ve geçmiş dönemlerde olduğu gibi tarafsız kalabilirmi bilinmez ancak, bilinen bir şey var o da bu kavganın dahada büyüyerek devam edeceği ve iki tarafında silahlarını sonuna kadar kullanacağı gerçeğidir.

Gidişat odur ki “iki testiden birisi kırılıp dökülecektir”. Temenni edelim ki bu kırılmadan binlerce öğrencimizin ve öğretmenimizin zarar görmemesi ve ortak akılla orta bir yolda çözüm üretilmesidir.

Sonsuzluk  (Osman Özeker)    01.12.2013