Cennetin anahtarları (!)

Geçmişten günümüze, insanları kandırmak için en çok kullanılan yöntemlerden birisi de insanlara cennetin anahtarlarını vaat etmek olmuştur. Bunun farkına varıp kullanan insanlardan en ilginç hikâyeye sahip olanı da Hasan Sabbah’a ait olanıdır.

Hasan Sabbah tarihteki ilk terör örgütü Haşhaşiler’i kuran İranlı bir tarikat lideridir. Kimya, sihir, gizem ve simya ile uğraşmıştır. Hatta ünlü vezir Nizam-ül Mülk ile aynı hocalardan dersler aldığı ve ünlü astronom Ömer Hayyam ile yakın arkadaş oldukları tarih kitaplarında geçer. Ömer Hayyam ile yaptıkları sohbetlerden birinde Hayyamın şakayla söylediği "bu insanlar cennet için yaşıyorlar, ancak onlara bir cennet verebilirsen onları yönetirsin" sözü Hasan Sabbah'ın hayatının sözü olmuştur. Edindiği bilgiler ve deneyimler doğrultusunda tarikat liderlerinin insanları istediği gibi yönetebildiğini ve yalan yanlış öğretilerle onları tamamen kendi öğretilerine bağlayabildiklerini anlamıştır.

İnce bir zekâ ve akıl almaz taktiklerle tek damla kan akıtmadan o zaman ele geçirmesi neredeyse imkânsız olan Alamut Kalesini ele geçirmiştir. Kalenin arkasındaki dünyalar güzeli bahçeleri cennet köşesi gibi yapmıştır. Daha sonra da köle pazarından satın aldığı genç ve güzel kızları huriler gibi yetiştirerek burayı yalancı bir cennete çevirmiştir. Bu kızları da saraylara yerleştirerek akla hayale gelmedik bir etkinliğe sahip olmuştur.

Yetiştirdiği fedailerinden bazılarını haşhaşın etkisinde oldukları zamanlarda kurduğu asansör sistemiyle bu sahte, gizli cennet bahçelerine getirerek hurilerin koynuna bırakmış, daha sonra da onları tekrar geri getirerek kendisinin peygamber olduğuna inandırmıştır. Zaten cennete gidip gelen(!) fedailerinin anlattıkları da diğer müritlerinin sarsılmaz bir iradeyle ona ölümüne bağlanmasına yardımcı olmuştur.

Hasan Sabbah’ın her istediğini gözünü kırpmadan yapmak. Onun emri ile yapılan işi başarmanın ya da bu uğurda ölmenin cennete girmenin bir yolu olduğuna müritlerini inandırmış, yaşadığı cennetin özlemini çeken fedailer, cennete tekrar girebilmek için bir an önce Hasan Sabbah’ın uğruna ölmeyi arzulamışlardır. Bu yüzden Hasan Sabbah, “kalenin bedeninden kendini uçuruma at!” emrini verirse fedai cennete kavuşacağının sevinciyle hiç düşünmeden kendini uçuruma bırakırdı.

İstediği müridine haşhaşın da etkisiyle istediği her şeyi yaptırabilecek durumdaydı. Bu şekilde bir inançla, yaşadığı dönemde yüzlerce suikast gerçekleştirmiş ve Selçuklu devletinin başının belası olmuştur. Hemen hemen herkesi haraca bağlamış, bir korku ve terör imparatorluğu kurmuştur.

Kıssadan hisse. Bir tarikat, etrafında körü körüne, ölümüne bağlı müritler ve devletin her kademesinde akıl almaz bir etkinlik ve sahte cennet vaatleri. Ne dersiniz? Sizlere de tanıdık geliyor mu?