- Kategori
- Futbol
Chelsea, Bayern'i de tuzağa düşürdü

Avrupa Şampiyonlar ligi yarı finali oynanmadan önce, kalan takımlara baktığınızda Real Madrid ve Barcelona’nın Chelsea ve Bayern’e eleneceklerine ihtimal oranı herhalde yüzde sıfırdı ve Chelsea, şampiyonluk şansı eğer veriliyorsa son takım olmalıydı.
Ama oldu. Chelsea hem de rakibi Bayern Münih’in evinde kazandı ve tarihinde ilk defa bu kupayı alma başarısnıı gösterdi. Böylece takımın sahibi Rus milyarder Abramovich, yatırımları ile 50 yıl sonra bu kulübe önce Premier lig, sonra da bir Şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazandırmanın mutluluğunu yaşadı.
Maçtan önce, saha ve seyirci avantajı Bayern’de olduğundan, sanırım herkesin favorisi de Bayern’di. Peki ne oldu da bir devrede rakibi hiç korner dahi kullanamamışken tam 13 korner kullanacak kadar baskılı oynayan Bayern nasıl kaybetti?.
Hangisini saymalı?. Bayern o kadar çok hata yaptı ki, bu takımın Real Madrid’i elemesi, finale gelmesi bir mucize olmuş sanki. Bayernsadece fizik gücüne dayalı tipik bir Alman futbolu oynuyor, yıldız oyuncuları az ve etkisiz. Şampiyonlar liginde 10 gol atmış Gomez sanki acemi bir forvet. Saldırdıkça saldırıyorlar, top devamlı ayaklarında ama gol pozisyonu bulamıyorlar.
Maçı izlerken Chelsea nın sinir bozan defans anlayışnın, yenilen bir golle dağılacağına hiç bir zaman ihtimal vermedim. Hatırlayın. Barcelona karşısında İspanya’da, 1-0 mağlup duruma düştükten sonra bir de daha ilk devrede John Terry oyundan atılmış ama onlar 10 kişiyle üstelik rakip sahada Barcelona gibi bir devi saf dışı bırakmıştı.
Bayern nasıl tipik bir Alman futbolu oynuyorsa, Chelsea’nın soğukkanlı, tepkisiz İtalyan hocası Roberto Di Matteo da Chalsea’ye tam tamına kontratağa dayalı, defans ağırlıklı bir oyun oynatıyor ve dünyanın devlerini bu oyun tarzı ile bir bir tuzağa düşürüyor..
Büyük maçları büyük oyuncular kazanır derler. Sonuna kadar haklı, kim dediyse bunu.
83. dakikada gol atıp 10 dakika dayanamıyor, penaltı kazanıyor, atamıyor, penlatılarda öne geçiyor, yine kazanmıyor diye düşünmemek lazım. O şansların hiçbirini kullanamadı, taraftarını çıldırttı belki Bayern ama o takımda ne bir Drogba var, ne Lampard ve de kalesinde bir Cech.
Bir Robbin var. Hollanda’lı. Hani çocukluğumuzda arsada oynarken, sırf topu kendi getirdi diye fasulyeden oyuna dahil olmuş. Kornerleri o kullanıyor, kale önünde her topa dağlara, taşlara vurup, ğozisyon kaybettiriyor, yetmiyor penaltıyı da atmaya kalkıyor ve Cech’ de yemiyor, zaten kurtmak için fazla da bir gayret sarfetmiyor. Bir Ribery’nin penaltı yaptırırken sakatlanması şansızlık sadece, sakatlanmasa o atacak penaltıyı belki ama onun da şarjı bitmiş, yürümeye mecali kalmamıştı artık.
Dikkatinizi çekt mi?. Maç penaltılara gidince Chelsea seyircisi nasıl da sevindi ve nasıl da çıkardı o bayrakları showa başladı?. Nasıl da emindiler kazanacaklarından?
Çünkü biliyorlardı ki kalede Cech vardı. Bir Cach’e baktım penaltılarda, bir de Alman kaleciye. Biri rakibi hataya zorlarken, diğeri zıp zıp zıplayıp duruyordu. Cech tuttu, Drogba attı. Bayern tam 3 kez avantajlı durumunu koruyamazken, İngiliz takımı, Münih’ten, çok zor bir maçtan, Avrupa’nın en büyük kupasını kazanmanın sevinci ile ayrılıyordu.
Bu maçtan herkes için alınacak çok ders var.
Futbolda başarılı olmanız için mutlaka bir oyun stratejinizin ve skora etkisi olacak oyuncunuzun olması şart. Kendine veya skora fazla güvenememek, maçın, hakem son düdüğü çalmadan bitmeyeceğini de öğrenmek gerekir.
Sanırım, Ronaldo’da, Metsi’de, Bayern’li oyuncular da ve hatta inanılmaz Chelsea mağlubiyeti nedeniyle görevini bırakan Guardiola bile Chelsea ile oynadıkları maçlardan epey ders çıkarmışlardır.