Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '16

 
Kategori
Futbol
 

Emenike, Gaziantepspor maçlarını sever...

Advocaat, Kasımpaşa maçındaki onbiri ve yedekleri bozmadı.

Orta alan yine Mehmet Topal, Souza, Ozan Tufan’a teslim edilmişti.

Volkan Şen ile Lens, yine sağdan soldan giden, “pire gibi” adamlardı. Lens’in, duran toplardan yaptığı ortalarla gelen iki gol, Fenerbahçe’ye üç puanı kazandığına göre, o, görevini yapmış oldu. İkinci yarıda yerini Sow’a bırakan Volkan Şen’in çıkarken, tribünlerden aldığı o alkışlar, onun da görevini yaptığını gösteriyordu.

Ama Volkan Şen, ne gol atabildi, ne de gol pası verebildi. Kaleye attığı şutlar, rakiplere çarpmasaydı, o da gol atanlardan sayılacaktı.

Volkan Şen, o kadar hareketli olmasına, onsekize rahat gitmesine/ girmesine karşın, o çabayı boşa çıkarmada “rekor”a koşuyor! 

Oysa çaba, görsellik, golle sonuçlansa ne de güzel olur.

Volkan Şen, gol atmayı değil de, gol attırmayı düşünse bir de... Topu sürerken, topa vurmadan önce, sağına soluna, arkadaşlarına, kaleye ve  kaleciye baksa... vuruşları ve pasları daha verimli olur.

Volkan Şen’den beklenen, “biz”iben”in önüne geçirmesidir.

Galip gelirken, gol kaçırmak “olağan işler”den sayılır, ama puan yitirirken taraftar, ne yazık ki, o kadar hoşgörülü olamaz!.

Volkan Şen, o kadar çaba ve görselliği, boşa çıkarmamalı.

Volkan Şen de, Emenike gibi değişecektir.

*****

Her iki yarıda atak olan, gol pozisyonlarına giren Fenerbahçe...

İlkyarıda, İsmail Kartal’ın deyişiyle, “şaşkın” bir Gaziantepspor... Ama ikinci yarıda “şaşkınlık” geçiyor, yerini “cesaret” alıyor Gaziantepspor’da... Böyle olunca, tek yanlı olmaktan çıkan maç, daha bir seyredilir oldu. Seyredilir olma, Gaziantepspor’un 80. dakikada beraberliği sağlamasıyla, sayısız gol fırsatından yararlanamayan Fenerbahçe için “Ne oluyor?” demeye dönüştü!.

Sonrası?

Duran toplardan orta yapmada şimdilik usta gözüken Lens’in kornerden gönderdiği topu, Souza, güzel bir kafayla ağlarla buluşturdu.

Gollerin ikisi da kafayla atıldı.

İlk gol, Lens'in ortasıyla, Gaziantepspor maçlarını seven Emenike’den geldi.

O Emenike ve Souza ki, futbol ve futbolcuları değerlendirme bizden sorulur havasında olanlara göre, “işe yaramaz”/dı. İkisi de, “adam olma” üzerinden ders verenlere iki maçtır ders veriyor.

*****

Şimdi, Fenerbahçe  için “Zor kazandı”, “Öldü öldü dirildi”  diyenler olabilir, ama bu, yerinde olamaz. Çünkü ilkyarıda soluk aldırmayan, 22. dakikada attığı golle öne geçen, 80. dakikaya kadar önde olan, rakibin bulduğu beraberliği sadece 6 dakika sonra bozan takım, nasıl olur da “Öldü öldü dirildi” olur?

Sayısız gol fırsatının harcanması, puan yitirilen maçları anımsatıyor. 

(Başakşehir ve Bursaspor’dan yenen, ama karşılığı gelmeyen birer gol, Fenerbahçe’yi o maçlarda puansız bıraktı. Puan alamamak, kötü oynamak anlamına gelmiyor. Puan alan, hele de aldığı üç puansa, onun da iyi oynadığı anlamına gelmez...)

Değerlendirmeleri skora göre yaparak kesinlemelere gitmek, bir “huy”...

Her zaman deriz, “Neye, nereden, nasıl bakarsan, gördüğün ona göredir.”...

(Kimi skora bakar, iyi-kötü değerlendirmesini ona göre yapar; kimi oyuna bakar... Puan, skora göre olduğu için, ne yazık ki, skora bakanların dedikleri “en doğru saptama” sayılır!.)

Birkaç maçla, hele de bu, başlardaki maçlar olursa, her şey bitmiş mi oluyor?

Olmuyor, ama bu bakışta  olanlara göre öyle...

*****

Advocaat, 3 maç sonrasında üst üste alınan ikinci galibiyete bakanların sorduğu, “galibiyet serisinin devan edip etmeyeceği”ne ilişkin soruya yerinde bir yanıt veriyor:

 "Üç maçtan 1 puan aldığımızda da, kupalar sezon sonu kazanılır, demiştim. Şu anda hiçbir şey değişmedi. Son iki maçta 6 puan almış olmamız güzel, ama fikrim değişmedi. Ligin yukarısıyla 4 puan fark var. Her şey bizim elimizde."

İnişler çıkışlar, beklenmedik puan yitirmeler, ancak, sezonun bitimine birkaç hafta kalmışsa, “tökezleyen” takımın taraftarını kaygılandırır, umutsuzluğa sürükler. O birkaç hafta başlardaki haftalarsa, eksikleri görmek, bunları gidermek, daha kolay olacaktır.

“Erken kalkan yol alır” derler, ama 34 haftalık maratonda erken öne geçen/ler, hep önde gider diye düşünmek, ona göre sezonu, büyük bir öngörüyle sonuçlandırmak,  tam bize özgü...

Haftalar ilerliyor, haftaların kısalmasına daha çok var.

Yani?

Son söz:

Haftalar ilerledikçe, “kolay” sayılan maçlar, “zor”; “zor” sayılanlar, “kolay” geçebilir.

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..