Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Değişim şart

Soğuk Savaş sonrasında dünyanın yeni bir düzen arayışı içinde olduğu su götürmez bir gerçektir. Her ne kadar ABD’nin artık tek hegemon güç olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmış olsa da içinde bulunduğumuz süreç halen geçiş sürecidir. Dünya tarihinde her zaman önemli kırılma noktalarından sonra geçiş süreçleri yaşanmıştır. Ve bu süreçler temel değişimlerin oluştuğu, dünya sisteminin yeniden şekillendiği zamanlardır. Böylesi –uzun sürebilen- süreçlerde ortaya çıkan gelişmeleri doğru okuyan, tahlil eden ve ona göre hareket planı oluşturan devletler, toplumlar, kuruluşlar vb yeni düzende daha sağlam bir yer kazanabilmektedir.

Ülkemiz temelinde konuşacaksak sözünü ettiğimiz yeni düzeni ilk okuyan parti AKP olmuştur. Siyasal geçmişi farklı temellere dayansa da dünya gerçekliğini önceden süzen AKP üst yönetimi 8 yıldır ülke yönetimini –tek başına- sürdürmektedir. Cumhuriyet tarihinde bu kadar uzun süre tek başına iktidarda kalmayı başarabilen tek parti Menderes’in Demokrat Partisi’dir. Menderes’in başarısının arkasında da yukarıda bahsedilen değişim süreçlerinin iyi tahlil edilerek ona göre aksiyonlar alınması yatmaktadır. Siyasal temelleri adı geçen iki partiden de çok daha eskilere dayanan, CV’sinde Atatürk’ün kurduğu parti yazan CHP ise bırakın değişimi okuyabilmeyi, bilerek ve isteyerek her zaman statükonun yanında olagelmiştir. Özellikle ana muhalefette olduğu son 8 yılda bu tavrı çok daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Toplumun tabanından gelen talepleri değerlendirmekte zorlanan, belki de böylesi bir çabası dahi olmayan CHP’nin 8 yıllık oy oranına baktığınızda çok da fazla bir değişim olmadığını göreceksiniz. Siyasal partilerin başarılı ya da başarısız oldukları son tahlilde seçimlerle ölçülebilir. İki seçim arasında oy oranında belirgin farklar olan partilerin halk tarafında makes bulan ya da bulmayan bir hareket içinde oldukları açıktır. CHP’nin gösterdiği performans ise bunun tam tersidir. 8 yıllık –Türkiye için uzun sayılabilecek bir süreçte- oy oranlarında ciddi bir değişiklik olmayan partinin başarısı ya da başarısızlığından ziyade dikkati çeken husus herhangi bir planının, aksiyonunun ya da programının olmayışıdır. CHP’nin arz ettiği bu görüntü ise partinin tavrını belirleyen kilit yerlerdeki yöneticilerin, bilinçli durağan ve statükocu yaklaşımlarıdır. 50 yıl öncesinde edindikleri konumlarını koruma pahasına koskoca bir partinin ülke ve dünya gerçeklerinden uzak yaşamasını göze almaktadırlar.

CHP’de yaşanmakta olan süreç tüm bu anlatılanların son noktası olarak görülebilir. Parti içinde artık değişime ayak uydurmanın kaçınılmaz bir gerçek olduğunu gören bir grubun, kökleri derinlerde olan 50 yıllık ağaçları kesme girişimidir son yaşananlar. Sürecin partiyi nereye götüreceğini ve yenilikçilerin amaçlarına ulaşıp ulaşamayacakları şimdilik muamma… Ama kesin olan bir nokta var ki 50 yıllık vesayetçiler ilk kez bu kadar güçlü bir sarsıntı yaşıyorlar. CHP gibi köklü bir partinin kabuğunu kırıp aktif siyaset sahnesinde yer alarak alternatif programlarla seçim meydanlarına çıkması, önemli bir iktidar alternatifi olabileceğini göstermesi, iktidar partisinin gözünü korkuttuğu nispette Türkiye için fayda getirecektir. İktidar alternatifinin 1’den fazla olması, en çok demokrasinin ekmeğine yağ sürecektir. Değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu fikrinden hareketle 70’lerde yaşanan –ortanın solu söylemiyle ortaya çıkan- gelişmelerden sonra ilk kez CHP için halka yakınlaşma ve dolayısıyla iktidarı düşleme fırsatı ortaya çıkabilir. Bunun gerçek olup olmayacağını görmek için biraz daha beklemek gerekecek.

 
Toplam blog
: 8
: 555
Kayıt tarihi
: 20.12.10
 
 

Üniversiteyi Mülkiye'de Uluslarası İlişkiler bölümünde tamamladım. 5 yıldır Banka müfettişliği yapma..