Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '09

 
Kategori
Sinema
 

Demirkubuz'dan yine karanlık bir film: Kıskanmak

Demirkubuz'dan yine karanlık bir film: Kıskanmak
 

Bilinen en ilkel dolayısıyla en köklü duygulardan biridir kıskanmak. Peki hiç merak ettiniz mi, bu duygu bir insanı, bir aileyi en fazla nereye sürükleyebilir? Ülkemizde ve dünyada sıkça örneklerine rastlanan kanlı bir ya da birkaç cinayete, hapiste heba olacak yıllara, köklü bir ailenin çöküşüne, ömür boyu sürecek kesif bir nefrete ve yalnızlığa... Örnekler artırılabilir.

Ünlü ve bol ödüllü yönetmen Demirkubuz'un beklenen filmi Kıskanmak vizyona girdi. Yönetmenin doğal oyunculuktan yana olduğunu bilenler belki de filmden çok Berrak Tüzünataç'ın performansını merak ediyordu. Filmle ilgili yorumdan önce yine de bir girizgah eklemeden edemedim.

Girizgah:

Demirkubuz'u bilen bilir. Suç ve Ceza'daki anti-kahraman Raskolnikov'dan çok etkilenir mesela. Bir de Albert Camus'nun yabancısından. Anlayacağınız toplumdışı karakterlere mesleksel anlamda bir zaafı vardır.

İlk filmi C Blok'da (1994) göğe uzanan beton bloklar arasında hapsolmuş, kaybolmuş kapıcı ve zengin evhanımı, Masumiyet'te (1997) yalnızca aşık olduğu adama adanmış bir yaşam süren hayat kadını ve peşindeki iflah olmaz aşıklar, Üçüncü Sayfa'daki (1999) çalmakla suçlandığı elli dolar için intihara yeltenen figüran İsa, 'Karanlık Üzerine Öyküler' adını verdiği üçlemesinde Yazgı'daki (2001) hislerini yitirmiş yabancı, İtiraf'da (2001) aldatan kadın ve arkadaşını aldatan kocası, Bekleme Odası'nda (2003) insanların hayatından geçip gitmesini bekleyen yönetmen, Masumiyet'ten öncesini gösteren Kader'deki (2006) Uğur, Bekir ve Zagor... Tümü de bir şekilde ya da bir dönemeçte toplum dışında kalmış insanlardır.

Özellikle Bekleme Odası'nda yönetmen, Raskolnikov'u canlandıracak tipi arar. Yazgı Yabancı romanından uyarlamadır. Demirkubuz bazı oyunculara da takıktır. Örneğin sırasıyla Başak Köklükaya, Ufuk Bayraktar ve Serdar Orçin olmadan yapamaz. Bunlar başrolü oynamadıkları zaman bile filmin bir yerlerinden görünürler. Bence bu oyunculara tutkusu onların rol yapmadaki doğallıklarındandır. Burada bir çelişki var gibi görünse de Demirkubuz'un şu sözlerle de belirttiği gibi o rollerin içindeki gerçekliği arar:

"Toplumsal düzen içerisindeki 'rollerine' bakarak bir insanı nereye kadar anlayabiliriz? Sosyolojik analizler, imajlar, sıfatlar, sınıfsal kategoriler, medya ve hayat uzmanları aracılığıyla kavranmaya çalışılan gerçeklik nereye kadar geçerlidir? Peki yazgımız, olayların kendine özgü gidişi, yaşadığımız bunca şeyin ruhumuzdaki karşılıkları, iyi, kötü, güçlü, zayıf diyerek anlamaya çalıştığımız karakterlerimizin bu gerçeklikteki rolü?"

Benim her filmini içer gibi, yutar da sindiremez gibi izlediğim en sevgili yönetmenlerimden olan Demirkubuz için söylenebilecek diğer bir özellik ise, filmlerinde konu olarak olguları işlemesidir, her insanın hayatında var olan ama üzerinde pek düşünmediği... Bu, filmlerinin isimlerinden bile anlaşılabilir: masumiyet, yazgı, bekleyiş, kader, son olarak da kıskanmak.

Kıskanmak:

Tartışmasız yine karakteristik bir Demirkubuz filmi. Bu kez de Nahit Sırrı Örik'in aynı adlı romanından uyarlanan filmde kıskanmak olgusu iki sevgili, karı-koca, abi-kardeş ve görümce-gelin arasında olmak üzere dört haliyle de ama sıradan olmadan incelenir. Aslında ilk anda iki sevgili ya da karı-koca arasındaki bu yıpratıcı duygunun ağırlıkla işleneceği düşünülebilir; ama ilginç olan diğer ikisinin yanında bunların bir sos olmaktan öteye geçmemesidir.

Yıl 1930'lar, yer Zonguldak. Uzam olarak yine hep loş, karanlık mekanlar seçilmiş, filmdeki olaylar dramatikleştikçe bu karanlık seviyesi de artar.

Güzellik yönünden pek şanslı olmayan baş karakter Seniha (Nergis Öztürk) kendisi saran kıskançlık duygusuyla hiç gülmeyen, ezilen daha doğrusu kendini ezdiren bir yaşam sürmüştür. Film kadının Cumhuriyet Balosu'nda güzelliğiyle dikkatleri hep üzerine çekmiş biri olan yengesi Mükerrem (Berrak Tüzünataç) ile 'kız güzeli' şımarık zengin çocuğu Nüshet arasındaki ateşlenmeyle başlar.

Filmin başında Başak Köklükaya, ortalarında Serdar Orçin bir görünür, bir yok olur.Yine bir Demirkubuz klasiği olarak Suç ve Ceza Seniha'nın başucu kitabı olarak dikkatleri çeker.Yönetmenin de kendi sözleriyle ifade ettiği gibi bu filmde de anahtar sözcük yazgıdır:

Aslında "Yazgısı, tanrı vergisi çirkinliği tarafından belirlenmiş Seniha'nın, bu yazgıya bopyun eğen olmaktan çıkıp nefret ettiği güzelliğin kaderini yazan olmaya gidişinin öyküsü"dür Kıskanmak.

Hatırla Sevgili'nin Ayla'sı Nergis Öztürk'ün ustaca performansı filmin lokomotiflerinden biri oluyor. Kaldı ki acılı repliklerini okul çocuğunun 10 Kasım şiiiri okur edasında oynayan Tüzünataç ve seksapelden hiç nasibini almamış kılpaçoz oğlan Nüshet karakterinin yanında ay gibi parlıyor. Her zaman oyuncu seçimine titizlikle yaklaşan Demirkubuz'un özellikle neden Tüzünataç'ı seçtiğini merak ediyorum aslında.

Son Tahlil: Demirkubuz filmlerini takip edenler mutlaka izlesin. Diğerleri de bu filmlerden biriyle tanışmak üzere izleyebilir. Bir kere ben yalnızca bir edebiyat uyarlaması, hem de Türk edebiyatından uyarlama bir film olduğu için bile izlerdim.

Son Not: Benim en sevdiğim Demirkubuz filmi Kader'dir. C Blok, Masumiyet, Üçüncü Sayfa ve İtiraf da güçlü filmlerdir. Bu benim kişisel notum. Yoksa Derya Alabora, Haluk Bilginer ve Güven Kıraç'ın rol aldığı Masumiyet yönetmenin en bilinen ve sayılan filmidir.

İyi Filmler...

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..