Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '08

 
Kategori
Mizah
 

Dikkat nezaket var

Dikkat nezaket var
 

www.genckolik.net adresinden alınmıştır.


Birisi size bir şey anlatıyorken cümle aralarında veya sonlarında “anladın mı?” diyor. Yani seni karşıma aldım, adam yerine koydum (bu sözün kadın yerine koymak diye bir kullanımı niye yok acaba), kendimle ilgili bir olayı anlatıyorum ve anlamak ile ilgili bir sorunun varsa boşuna yorma beni demek istiyor. Nazik olanlar “bilmem anlatabildim mi?” diyor. Yani senin anlayabileceğin düzeyde ifade edebildim mi demek istiyor.

Ankara’da dolmuş şoförlerinin uzatılmayan parayı tespit etmek için kullandıkları bir yöntemi tespit etmiştim. Önce “var mı parasının üzerini alamayan?” diye sorarak, hepimiz insanız ve hata yaparız, haliyle ben de gönderdiğiniz paranın üstünü size yollamamak gibi insani bir hata yapmış olabilirim mesajı ile ortamı yumuşatıyorlar. Sonra esas soruyu soruyorlar, “veya parasını uzatamayan?” Esas soruyu sorarken dolmuş şoförünün ses tonundaki kalınlaşma tespitimi kolaylaştırıyor.

Dolmuşta giderken şoföre “müsait bir yerde inebilir miyiz?” diye soranlara “deneyin bakalım inebilecek misiniz?“ demek istiyorum ama hazır cevap birisine denk gelirim diye korkumdan söyleyemiyorum.

Pazar günü ayakları uzatıp istirahat etme hayallerim, cumartesi gününün son randevusunda abinin birisinin tüm günleri sepete koyup, illa ki ama mutlaka pazar günü hem de çok erken saatte arsa gezmek istemesi ile sona erdi. Abinin kulaklarını çınlata çınlata sabah 06:45 de evden çıkarak buluşmaya gittim ve abi “size de zahmet verdik pazar pazar” dedi. Masum bir surat ifadesiyle “estağfurullah” dedim, sanki buluşmaya gidinceye kadar abiye sonsuz sınırsız sayıda söven kişi ben değilmişim gibi.

Dokuz kat almışsınız ve kalan dokuz kat sayısından dokuz kat fazla bir kalabalığın içine giriyorsunuz. O ana kadar paylaşma korkusu olmaksızın tükettiğiniz dokuz katlarınız artık halka mal olmak üzere ve istemeyerek de olsa soruyorsunuz. “isteyen varsa lütfen alsın” Ne yazık ki isteyen var ve isteyen elinizdeki titremenin farkında olamayacak kadar gözü dönmüş bir dokuz kat aşığı.

Kayserili köylü ile İstanbul beyefendisi bir amca trende yolculuk ediyorlar. Kayserili yolluk hazırlamış, açıyor, amcaya da ikram ediyor.

“Emmi pastırma yinmi?”

Amca güzel Türkçesi ile “çok teşekkür ederim, ben de hemoroit var” diyor.

Kayserili de “ya olsun canım, önce bunu yirik, sonra da onu yirik” diyor.

“Çok bekletmedim inşallah” denildiği zaman soruyu soran kişi bir ağaç ile konuştuğunun farkında değildir. Bekleyen kişi doğa ile bütünleşmiş olmanın verdiği huzur ile bu soruya sakin bir şekilde "yok canım" veya "eh işte biraz" der. Uzmanlara göre Türk erkeğinin vaktinden önce geldiği tek yer, vaktinden önce gelmemesi gereken tek yermiş. Bilmem anlatabildim mi?

Uyuyan insana “uyudun mu?” diye sorulan bir ülkede yaşıyoruz. Uyuyanın da bu soruya “evet” diye cevap verdiği bir ülke. Canım ülkem.

“Uyandırmadım inşallah?” diyen kişi daha birkaç saniye önce dokuzuncu kez çaldırdığı cep telefonunuz ile rüyanızın en tatlı yerine derin dalış yapan şahsı muhterem. E be güzel insan, madem uyandırma kaygısı taşıyorsun, niye dokuz kere çaldırıyorsun?

Arkadaşınız saçında ani bir değişikliğe karar verir ve berber veya kuaför ani değişiklik talebini tam algılayamadığından arkadaşınızı insanlıktan çıkartır. “saçım nasıl olmuş?” sorusuna dürüst cevap vermenin kimseye faydası yoktur. “çok güzel olmuş” ve erkek ise “sıhhatler olsun”, kadın ise “güle güle kullan” denir ve olay yerinden mümkün olan en kısa sürede uzaklaşılır. Kahkaha içeride ne kadar çok tutulursa patlama o kadar çok büyük ve kırıcı olur.

Nezaket olmasaydı birbirimizi çok kırardık herhalde. İyi ki nezaket var. Aynı zamanda dikkat nezaket var.

 
Toplam blog
: 20
: 1506
Kayıt tarihi
: 25.06.08
 
 

Yaklaşık olarak ayını şeyleri yaşıyoruz. Uyuyoruz, uyanıyoruz, yemek yiyouuz, temel ihtiyaçlarımızı ..