- Kategori
- Edebiyat
Dut Ağacındaki Dans

Dut Ağacındaki Dans
Bahçeyi boş araziden ayıran eski taş duvarın hemen ardında yaklaşık yüz yıllık olduğu söylenen kocaman bir dut ağacı vardır.Bir kaç kez tırmanmayı düşündüysem de büyük ve herhangi bir çıkıntısı olmayan gövdesine tırmanmanın zorluğu yüzünden vazgeçmiştim.
Orada bulunduğum zamanlarda, geceleri verandada oturur, bahçenin az ötesinde, karanlıkta devasa bir gölge gibi görünen dut ağacına dakikalarca dikerim gözlerimi.
Her seferinde ağacın kendini benden sakladığını ve üzerine diktiğim gözlerimden rahatsız olduğunu hissederim.Kibirlidir ve rahatsız edilmek istenmediğine dair duyumlar alırım ama yine de karanlıkta onu inatla izlerim ve o da inatla benden gizler kendini.
Son gidişimde, onu izlemekten vazgeçtim artık.Nasılsa bir şey göstermeyecek, anlatmayacaktı bana.O gece yine çayımı alıp, bir masa lambası yakıp kitabımı okumaya başladığımda güçlü bir rüzgar çıkmıştı.
Kesintisiz rüzgar kuzeyden geliyor tüm ağaçları sallayıp dutun olduğu tarafa doğru esiyordu.Ağaçlardan gelen sesleri duymak keyif vericiydi.
Dolunay vardı, gökyüzü aydınlıktı.
Dut, aydınlık, koyu lacivert gökyüzünün önünde yine koca bir gölge gibi duruyordu.Büyük dalları ve yaprakları kuvvetli esen rüzgarla bir o yana bir bu yana sallanıyordu.
Bulunduğum yerden baktığımda üst dallara doğru bir yaprak grubu dikkatimi çekti.Yaprak kümeleri garip şekiller oluşturmuş,kuvvetli esen rüzgarla hareket ediyordu.
Gölge tiyatrosu gibiydi.Açık renkli gökyüzünde yapraklar koyu gölgeler halinde, belli şekiller almıştı.
Bir küme, birbirine sarılmış dans eden bir kadın ve bir erkek şeklindeydi.Rüzgarla birlikte salınıyor ve dans ediyorlardı.Birbirlerine yaklaşıyor biraz uzaklaşıyor, hafifçe dönüyor, aşağı yukarı eğilip dans ediyorlardı rüzgarda.
Bu görüntünün geçici olacağını düşünüp kitaba geri döndüm ancak aklım bu gölge tiyatrosunda kalmıştı.Aynı görüntüyü yakalayamayacağımı umarak tekrar baktığımda, dansın devam ettiğini gördüm şaşkınlıkla.
Aynı zamanda az ötelerindeki başka bir dalda yine yaprak kümelerinden oluşmuş bir kartal gölgesi vardı.Kanatlarını açıyor yükseliyor, alçalıyor ve kanat çırpıyordu.
Bir dans eden çifte bir de kartala bakıyordum, görüntünün ne zaman bozulacağını merak ediyordum çünkü belirsiz yada bir şeyleri çağrıştıran şekillerin bilindik şeylere benzetilmesi gibi değildibu gösteri, tümüyle net bir şekilde dans eden bir çift ve bir kartal vardı.
Bu nedenle bu net hatların kısa sürede bozulmasını bekliyor ve gözlerimi ayırmadan izliyordum ama rüzgar estikçe şekilleri hiç bozulmadan hareket etmeye devam ettiler.
Kocaman ağaçta başka görüntüler de olabilir diye ağacın sağındaki ve alt dallardaki gölgelere bakındım ama bir şeylere benzeyecek başka görüntüler yoktu.
Sadece bu iki net şekil vardı ve onlarda durmaksızın ve biçimleri bozulmadan hareket ediyorlardı.Çok uzun bir süre onları izledim hayranlıkla.
Karanlık bahçede, dolunayın aydınlattığı gökyüzünde, deli gibi esen rüzgarda dut ağacının gösterisi vardı.
Ve yıllardan sonra, her ne olduysa o gece dut ağacı nihayet saklanmayı bırakıp bana kendini göstermişti…
2006 Ayvalık
(fotoğraf başka bir yere ait, çünkü dut ağacı fotoğraf çekilmeyi de sevmiyor-gerçekten...)
" Sonsuzluğun neresinde duruyorsan, tam da onun merkezinde duruyorsundur. "