Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte yeni bir krem, arabama çarpmışlar:)

Karınca yumurtası yağı içeren krem... Çok ilgimi çekti. Karıncayı bulmuşlar, yumurtlama dönemini tespit edip yumurtasını bulmuşlar, yağını çıkarmışlar ve krem yapmışlar... (tavuk yumurtasını denesenize niye o kadar uğraşıyorsunuz) Gerçekten kadınlar buna inanıyor mu? Hiç sanmam. En azından benim tanıdığım kadınlar inanmaz. Bir kutu krem yapmak için milyarlarca karıncayı bulup, yumurtalarına erişmek için kolonileri yerle bir edip, yumurtalara ulaşıp, toplayıp, (telesskopla topluyorlar her halde) yağını çıkaracaksın (sanayi makinaları üretmekten daha zor) ve krem yapıp satacaksın... Bir karıncalar kalmıştı katledilmedik, tecavüz edilmedik. Onları da halledelim. Külahım yan tarafta duruyor, teferruatları ona anlatabilirsiniz...

Merhaba e-günlüğüm; Haberler ardı arkasına geliyor. Al sana bir haber daha İngiltere’de yapılan bir araştırma, antioksidanların, yaşlamanın önüne geçmede bir faydasının bulunmadığını gösterdi. Araştırmacılar, antioksidan ihtiva eden birçok krem ve vitamine boşuna avuç dolusu para harcandığını belirttiler. İngiliz uzmanlar, genç görünmek uğruna kremlere ve vitamin haplarına para harcamak yerine, sağlıklı beslenmeye çalışmanın ve spor yapmanın daha mantıklı olduğunu bildirdiler. Hah şöyle yola gelin. Bunca sene insanlar sizin araştırma raporlarınıza güvenipde aldı o kremleri. Beni dinlemiyorlar ki, sizin gibi saygın bilim adamlarını dinliyorlar... Şimdi o antioksidanların adını değiştirin. "anti" sini kaldıracaksınız "oksidan" olacak. Sonra da "özür dileriz biz bir halt bilmiyormuşuz" diye açıklama yapın...

Bana çok kişi soruyor "neden takım tutmuyorsun", neden hiç maça gitmiyorsun" diye http://www.ntvmsnbc.com/news/467726.asp sayfasında çok güzel açıklamış benim neden takım tutmadığımı ve neden maça gitmediğimi... (tabi adımı yazmamışlar) Başlık çok güzel "50 yıldır futbol için kan akıtılıyor..." düşünmek lazım. Ve takım tutup maça gidenlere benim sormam lazım. "nasıl oluyor da takım tutuyorsunuz, maça gidebiliyorsunuz?"
Evet değerli e-günlüğüm; Şimdi günlük: Dün akşam seni Milliyet Blog sayfalarına gönderdikten sonra bir kaç servis çıktı ve onlara gittim. Arabama park halinde çarpmışlar ve sol aynası kırılmış. (aboneye gittiğimde olmuş) Ben de hemen servisi arayıp sol ayna fiyatını sordum. Komple değişiyormuş ve 120 ytl imiş. Çok para beee. Hemen aklıma camcı geldi ve gidip bir ayna kestirdim. Çok da güzel oldu. 5 ytl verdim ve işi hallettim.
Mesai bittikten sonra kendimi eve attım ve bir duş aldım. Sonra periyodik, robotsal işlerimi halledip bahçe de rakımı hazırladım. Boss'un pire ilacı gelmişti onu sürdüm, tüylerini taradım ve bahçeye saldım. Ben rakımı bitirinceye kadar o kapının önünden geçen bir kaç köpeğe havladı, bahçeye giren bir kaç kediyi kovaladı ve böylece idmanı tamamlanmış oldu. Sonrası malum. Doğru yatağa...

Bu sabah nedense yine işe geldim ve hayatın gerçekleri ile yüzleşmeye başladım. (her gün bütün işimiz acı tatlı gerçeklerle yüzleşmek) Bu aralar zaten hiç yeni abone yapamıyorum. Yakında susuzluğu gideren hap yaparlar ve işler iyice düşer.

Valide keki yapamamış. İstediği malzemeleri tam almamışlar bu yüzden "cern" deneyi gibi kek yapımını bir süre ertelemiş.

Tarifi aldım ben yapacağım. Bakalım yapabilecek miyim?

Bütün gittiğim yerlerde insanlar yeni yol levhalarını ve ışıklarını konuşuyor. Kimse eve gidemiyor, işe gidemiyor veya öncekinden çok daha geç gidiyor. Caddeden minibüs yoluna akşamları eskiden 3 dakikada çıkılırdı, şimdi 20 dakikada çıkılıyor... İmzalar toplanıyor, mailler çekiliyor ama duyan yok... Sağırlar genelde duymaz bilirim ama, bunların herhalde gözleri de görmüyor... Bütün işlerimiz böyle. Sağlık, alt yapı, eğitim, yollarımız, yerleşim, şehirleşme... Hepsi baştan savma ve bilinçsizce yapılıyor. Yapanlar da ne denli akılsız olduklarının meydana çıkmasını istemediklerinden, yaptıkları işi övüp kabul ettirmeye çalışıyorlar...

Bu gün düne göre daha serin bir hava var. İşlerimiz düne göre daha durgun ve tatsız. (ne alaka)
Akşam Boss'u yine iş yerine getirdim, yerleri pas pas yaptı. (yalan söyledim) Yok yok, binada ki pitbull bahçede antreman yapacakmış, mahalle ayağa kalkmasın diye.

Değerli e-günlüğüm; Akşamı ettik yine. Linda ve ben yemeğimizi yedik, Boss seyretti. (eve gidincede o yiyecek, biz seyredeceğiz.)
Bu gün çok oturduk yine. Demek ki yarın işler iyi olacak. O zaman hava da iyi olacak. (kel alaka)
Hadi ben gittim. Yarın nasılsa yine yazışacağız. Ama polis kıyafeti giyip öyle yazışacağız... Hoşçakal

Biliyor musun: Ayaklar haşerelerin en sevdiği uzvumuz muş... (vay ayak fetişistleri vay)
Çirkin söz: "Köprüyü geçene kadar ayı'ya dayı de!..."
Güzel söz: "Yeteri kadar nedeniniz varsa her şeyi yapabilirsiniz..." Jim Rohn

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..