Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

Eğitim sistemi ve politika

Eğitim sistemi ve politika
 

Okumak!


Londra'daki talebelik yıllarımda insanların okuma alışkanlıklarından çok etkilenmiştim. Metro çıkışında yürüyen merdivenlerde dahi, sağ tarafta durup okuyorlar, zamanı olamayanlar ise merdivenin sol tarafından yürüyerek, çıkışlarını hızlandırıyordu. İçimden zaman ve okumak bunlar için oldukça önemli olsa gerek diye geçirdim. Sokakta satılan gazete sayısı ve gazetelerin tirajları da bu düşüncemi destekler nitelikteydi. Akşam gazeteleri bile vardı İngilizlerin. Bizde ise bugün dahi toplam gazete tirajı, spor gazeteleri dâhil, üç milyon civarında. İçerikteki magazin ve üçüncü sayfa haberlerinin ağırlığının kıyaslanması ise zaten anlamsız. Aynı tespiti kitap konusunda da yapmak mümkün. Korsan baskı olmasa yok sayılabilecek seviyelere düşecek, maalesef! Hülasa, okumayan bir milletiz. Zira okuma alışkanlığı edinememişiz veya bu alışkanlık bize kazandırılmamış. Dolayısıyla, okumanın, eğitim ve eğitim sonrası süreçte, esasta nasıl bir fark yaratığının farkında değiliz.

Bugün bir gazetenin pazar ekinde okudum. Oxford Edebiyat ve Harward Hukuk mezunu bir Türk İngiltere’de Yüksek Mahkeme Avukatı (Barrister)olmuş. Diyor ki “Edebiyat okurken tarih, felsefe, politika ve dil okursunuz. Edebiyatı bitirdiğinizde ise edindiğiniz en önemli diplomanız size kazandırılan ikna yeteneğidir. Bu yetenek de en çok hukukta işe yarar. İngiltere’de birçok Yüksek Mahkeme Avukatı ve hâkim ilk diplomalarını felsefe ve edebiyat alanında alıp sonra Hukuk bitirmiştir. Bu metot kişiye derinlik ve misyon kazandırır. Oysa Oxford’u kazandığımda Türkiye’deki arkadaşlarım bana acıyan gözlerle bakmıştı, anladım ki iki ülkenin eğitim sistemi çok farklı taşlar üzerine oturuyor.” Bizde eksik olan taş bence, insana okuma alışkanlığı edindiren, derinlik kazandıran, araştırmaya yönelten taştır. Fazla olan ise ezberci, sadece sorulanı çözmeye yönelik, muhakeme gerektirmeyen taştır. Bugün özellikle orta öğretim sistemimizin ağırlıklı çıktısı B ve C verildiğinde kendisine ezberletilen (A=B+C) formülünü kullanıp A’yı hesaplayabilen, buna karşılık A ve C verildiğinde B’yi maalesef, hesaplayamayan öğrenci türüdür.

Yabancı Dil konusunda da aynı şeyleri söylemek mümkündür. Onlu yaşlarda başlayıp, yirmili yaşlara kadar yabancı dil eğitimi alan ve fakat hala o dilde yazıp konuşamayan öğrenciler mezun etmenin izahı nedir? Nitelik olarak ezberci bir eğitime tabi tutulan söz konusu kitle nicelik olarak da özellikle matematik ve felsefe alanında gerekli temel eğitimi alamamaktadır. Temel eğitimleri eksik kalanların yüksek öğrenim de bu eksiklerini gidermeye yönelik bir program ise ya mevcut değildir ya da verimli olamamaktadır. İnsanımızın eğitimi sonrasında edebiyat ve felsefe ile özel olarak ilgilenmesi ve dolayısıyla okuması ise daha önce de belirttiğimiz gibi son derece yetersizdir. Bazılarımızı gözü kapalı politika yapmaya iten belki de bu yetersizlikleridir. Eksikliklerinin bir tür ikamesi olarak görüyor olabilirler politika yapmayı. Bir tür manevi tatmin sağlıyordur politika yapmak kendilerine, kim bilir?Bazıları o kadar ileri gider ki siyasete girmeden politika yapmaya kadar vardırırlar işi. Zira meritokrattırlar! Sonuç olarak üretebildiğimiz politikanın kalitesi de doğal olarak eğitimli yetişkin insanımızın toplam kalitesi ile doğru orantılı olacaktır. Halk oylamasında muhalefetin olayı villanın kirasına kadar indirgemesi ve bunun itibar görmesi başka nasıl açıklanabilir? İktidarın havuz spekülasyonu da bu durumun bir uzantısı değil midir? İşçi – memur emeklisi farkı acaba İngiliz siyasetçileri için bir malzeme olabilir miydi? Churchill’in “Demokrasilerde halk tüm yanlışları denedikten sonra doğruyu bulur” sözü gibi bir şeyi bizim siyasilerimiz neden edemezler? Acaba İngiltere’de, meritokrasiye göre devlet yönetmek bizim işimiz diyen bir örgüt hiç var olmuş mudur? Veya politika yapan herhangi mesleki bir dernek? İnsan ister istemez merak ediyor; İngiltere’de mesleki bir derneğin başkanı politika yaparak kendisini ve iktidarını eleştirseydi acaba Churchill nasıl bir cevap verirdi? Tabii ki bilemiyorum. Ama daha önceleri şöyle bir laf ettiğini biliyorum. "It is a good thing for an uneducated man to read books of quotations”. (Eğitimsiz bir insan için, alıntı sözler kitaplarını okumak iyi bir şeydir). Başından beri dediğim gibi okumak gerek.
 
Toplam blog
: 6
: 1142
Kayıt tarihi
: 23.07.10
 
 

İşletme lisans ve yüksek lisans eğitimimin ardından denetim ve bankacılık sektöründe çalışmaya başla..