Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '13

 
Kategori
Öykü
 

Eşeli -1

Eşeli -1
 

ınt


Onda bir şeyler değişmişti, ama ne olduğunu tanımlayamıyordum. Dönüşünü kutlamak için çok güzel yemekler hazırlamıştım. Eski bir masaydı, yemek masamız. Üzerine tertemiz beyaz bir örtü serdim. Gün boyu hazırladığım yemekleri, börekleri masaya yerleştirdim. Çok güzel mükellef bir sofra oldu. Binayı iştah açıcı kokulara boğduğum için, bütün komşuları da çağırdım.

Annemin tedavisi bitmiş artık, eve gelmişti. Onsuz geçen çocukluğum çok acı veriyordu bana. İlkbaharın en güzel akşamlarından birinin yumuşaklığının tadını çıkarıyorduk, herkes çok memnun görünüyordu. Onları mutlu görmek, hoşuma gidiyordu. Ben neden mutlu olamıyordum, sadece mutlu görünüyordum. Yalnızlığımı sorgulamak istiyordum.

Söylentilere göre, annem bir köy yakmış, bir çok kişinin canına kastetmiş, beni yanına alarak kaçmış, babam bize sahip çıkmamış, hiç arayıp, sormamış, nerde olduğumuzdan bir habermiş. Annem, akli dengesi yerinde olmadığı için ceza almamış, tedavi görmesi istenmiş ve tedavisi on beş yıl sonra bu süreyi o kadar zor söyleyebiliyorum ki, artık bitmişti. Ben yetimhanede büyümüş, annemi hiç bırakmamıştım. Annem beni bırakıp gittiğinde henüz üç yaşındaydım.

O akşam geçmişten hiç konuşmayarak, daha çok gelecekten konuşup, neşeli bir müzik dinleyerek geçirdik. Akşam boyunca gözlerim sürekli anneme takıldı. Ondaki değişikliği bulmaya çalışıyordum. Gözleri biraz daha içine çökmüş, kırışıklıkları iyice artmış, saçları dökülmüş, ama yine de çok güzel görünüyordu, alımlı bir güzelliği vardı annemin. Ben de şu dönemde hiç üstüne gitmeyi düşünmüyorum. Geçmişi kurcalamayı bırakıp, çok geç kalmış birlikteliğimizi doya doya yaşamak istiyordum. Annem yanımdaydı artık, ben ona sıkı sıkı sarılıp, hiç bırakmıyacaktım. En güzel günlerini benimle geçirecekti.  Üniversiteyi kazanmıştım, çok iyi bir puanla. Tercihler için annemi bekliyordum.  Ankara ve İstanbul’un dışında diğer illeri düşünüyor olsam da annemle karar verecektik. Hukuk okuyacaktım, avukat dışında yüksek savcı olmak istiyorum.

Vakit gece yarısına yaklaşıyordu ki cevap aniden bir gerçeklik gibi gözümde canlandı. Siyah giyinmemişti annem, siyahı terk etmiş ve ona en son anneler gününde aldığım küçük çiçekli açık mavi elbiseyi giymişti. Çok mutluydum, fark etmeden ağlıyordum. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. En önemli şeyler kimi zaman hiç fark edilmeden geçip gidenler miydi!

Annem yorulmuştu, onun yatıp dinlenmesi için odasına götürdüm. Yatağında yanına bende uzandım, ona sarıldım. Hiç konuşmadan göz göze öyle baktık. Birbirimize o kadar çok şey anlattık ki, annem uyumuştu. Üzerin örtüp. Balkona çıktım, hiç uykum yoktu, uzun süre ilkbahar serinliğinde üzerime bir şey almadan oturdum.

Sabah olmuştu, oturduğum yerden kalktım, anneme bakmak için gittim, uyandıysa birlikte güne başlayalım. Annem o gece nasıl yattıysa öyle yatıyordu. Tek bir değişim yoktu. Yanağından öperek uyandırmak için eğildim, buz gibiydi. Nefes almıyor, hiç kıpırdamıyordu. Kendi çığlığım kulaklarımda yankılandı.

Bu ona son buseydi… 

 
Toplam blog
: 137
: 2242
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

05 Ekim Ankara doğumluyum. Okumayı, yazmayı, insanları dinlemeyi seviyorum. Kişisel blogumda her ..