Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Eski sevgilim, yeni sevgilisi, ben, yeni sevgilim.

Eski sevgilim, yeni sevgilisi, ben, yeni sevgilim.
 

HİÇBİRŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR...


Kimi zaman insanın kalbi bir yöne, ayakları başka bir yöne gider. Sen başka bir masada, başka bir kız ile. Ben başka bir masa, başka bir adam ile. Kavuşabilicek miyiz dersin? Hayır! Aşktan yana hep acı çekeceğiz. Senin dediğin gibi kendi duygularımızı bir kenara itip, başka insanların duygularını tatmin edeceğiz. Onları mutlu etmek için uğraşıcaz ve hep kendimizi onların mutluluklarıyla mutlu oluyoruz diye kandırıcaz. Belkide bu uzun bir süre böle sürücek. Kim bilir belki birgün pes ederiz. Evet, şimdi ikimiz ayrı masalardayız. O gün kafede sen o kızla pencerenin önündeki masada oturuyordun. Kapıdan bende onunla beraber girdim içeri. Seninle önce gözgöze geldik. Donup kalmıştım biliyor musun? Gözümü ayıramadım gözlerinden. Sen çok şaşkındın. Biliyorum, sende beni bir başkasıyla görme olasılığını hesaba katmamıştın hiç. Ama gözünü çektin hemen gözlerimden, o kıza doğru döndün. Arkandaki masaya oturduk. Benim yüzüm sana dönük, seninse arkan bana dönük. Kafamı kaldırıp baksam, anlar mısın? Hisseder misin yoksa seni izlediğimi? AMA BEN KORKUYORDUM... Kafamı kaldırıp sana bakmaktan korkuyordum. O kadar yakınımdaydın ki. Boynuna sarılmaktan, beni bırakma demekten korkuyordum. Ellerim titremeye başladı. Heycanlandığım içinmiydi bu, yoksa sana uzatmamak için direnişimden mi? Bunu bilemiyorum sadece kendimi kontrol edemediğimi bir kez daha anladım. Duygularımı hislerimi durduruyormuş gibi göstersemde, bak işte ellerime, onları nasıl durdurucam. Halbuki aradan geçen o kadar seneye rağmen bunuda öğrenmem gerekmezmiydi? Öğrenememişim.... Sonra sen yerinden kalktın, kızın yanına tam karşıma oturdun. Ona sarıldın! Sen, ona sarıldın... Hayır... Hayır bu sahne yanlıştı, ''Adam, yanlış kıza sarılıyor! '' diye bagırmak, çığlık atmak geldi içimden. Yönetmeni kimdi bu oyunun? STOPPPP!... SAHNEYİ BAŞA AL! Ben, seni sadece bana sarılırken izlememişmiydim. Ve işte ben bir kez daha terkedildim. O elimi tuttu, benimle konuşup duruyordu. Kimbilir belkide bu masaya oturuduğumuzdan bu yana; Kaç kere şu kimya hocası kıllık yapmıştı ona, kaç kere yanlış adres tarif etmişti çömezlere, kaç kere adımı sölemişti, ne anlatmıştı bana? Onun ne söylediğini hiç duymuyordumki ben. Biz aynı sinema salonundan, farklı filimlere bilet almış gibiydik. Ben kendimi öylesine kaybetmiştim ki... Elleri çekilince ellerimden; Biten bir reklam arasını bekler gibi heycanlandım. Sanki, sana kaldığım yerden devam edicekmişim gibi... Tekrar baktım sana, SİZE... Sonra kafamı salladım, yanımdakine döndüm. Neden bırakmıştıki ellerimi? Bana '' Neyin var senin? İstersen kalkalım burdan. '' dedi. Nası yani! Sanki herşeyi biliyordu. (Yemin ederim! Benim ellerim ellerindeyken ben onu düşünmedim, hiç düşünmedim.) Karşı masadakinin kim olduğunu biliyormuydu yoksa. ''Hayır! burda oturmak istiyorum.'' dedim. Daha fazla dayanamıycaktım. Gözyaşlarımda direnemeyecekti artık. Hızlı bir şekilde masadan kalktım, lavaboya koştum. Arkamdan da o kız girdi. '' Pardon! Kapıyı açmaya çalışırken hep birilerine çarpıyor, bu lavaboları çok dar yapıyorlar.'' Dedi. '' Pardon! '' dedi bana. ( PARDON! SENİ UNUTTURDUM, PARDON... ONUN HAYATINDA ARTIK BEN VARIM PARDON...) Bir yabancıymışım gibi... Ama ben onunla az önce tanışmıştım. Hiçbirşey söylemedim, başımı salladım hakverircesine. Lavaboda kız arkadaşıyla karşılaştı. Ona seni anlattı. Sana nasıl bağlandığını, senin onu çok sevdiğini, onun yanındayken herşeyi unuttuğunu söylediğini söyledi. Daha fazla dayanamıycaktım, sanki bundan hiç kaçamıyordum. Kendimi dışarı attım. Masaya hışımla gelişim ve kalkışımın verilicek bir hesabı olmalıydı elbet. O bana neyim olduğunu tekrar ve tekrar sordu. Buna cevap veremeden, o kız bu sefer bizim masaya doğru yaklaşmaya başladı. ( Yine kendimi nasıl bir pardona hazırlıyordum. '' Yanlış masaya geldim, pardon! '' ) İşte bu kabus gibiydi! Yeni erkek arkadaşımla arkadaş çıktılar, okuldan tanışıyorlarmış. Ve tabi bende ikinci kez tanıştırıldım. Kız beraber oturmayı teklif etti. Hiçbirşey söyleyemedim. Yanımıza oturdu ve sonra seni çağırdı. Kalbim yerinden çıkıcak gibi atıyordu. O an, küçücük bir nokta olup kaybolmayı diledim. Ne kadar tuhaftı geçirdiğimiz o kadar seneden sonra böyle iki yabancı gibi olmak. Bizi tanıştırdı... Elini sıktığımda, ellerin öyle sıcaktıki, ellerini bırakmak istemedim. ama elimi ilk önce çeken ben oldum. Sende bende konuşmuyorduk. iki suçlu çocuk gibiydik. Bulanıyordum artık sen yaklaştıkça, senle sıkıntılarımda artıyordu sanki. Tam karşımdaydın, sana dokunamıyor, bakamıyordum bile. Müsade isteyip lavaboya girdim. Tüm gücümü toplamalıydım. Sen yoktun, yoktun, yoktun... Aynaya baktım, derin bir nefes aldım ve tekrar ettim '' SEN YOKSUN! '' Lavobodan çıktığımda kapıdaydın bu sefer. Birbirimize bakıyorduk. ( Ne istiyordun hala benden? ) Sen nefretle; '' Kendine göre birini bulmuşsun '' dedin. Bende '' Sende öyle, umarım mutlu olursun '' dedim. Biliyorum benden böyle bir cevap beklemiyordun. Bozulmuş gibiydin. '' Mutluyum, hemde çok. '' dedin. İşte o an, vücudumun bütün gücü çekildi sanki. Ayaklarım taşıyamıyordu beni. Belli etmemeliydim biliyordum. '' Buna sevindim '' dedim. Bana baktın ve güldün. '' Peki sen mutlu musun? '' diye sorduğunda, birden içimi güzel bir huzur kapladı. Sanki mutlu değilim desem, geri dönücekmişsin gibi geldi. '' Mutlu değilim hemde hiç'' dedim. Ama senden umduğum şeyleri duyamadım. '' Bence mutlu olmayı denemelisin. İnan bana böyle çok güzel oluyor, herşey daha farklı gelmeye başlıyor.Bak! Orda oturan kız , işte o benim için çok özel. Bana değer veriyor, hemde hakkettiğimden fazlasını veriyor. Kimi zaman onsuz yaşayamayacakmışım gibi geliyor. Bu çok farklı bir duygu bunu tatmanı isterdim. '' Bu sözcüklerin hepsi kullaklarımda art arda çınlıyordu. O senin için özeldi, bense hiçbirşeydim. Daha fazla konuşamadım. Masaya doğru yürüdüm. Yine karşımdaydın. Artık dayanamıyordum; Bundan kurtulmalıydım. Avazım çıktığı kadar seni seviyorum diye bağırmak istiyordum. '' SENİ SEVİYORUM ALLAHIN CEZASI '' Yapamazdım bunu yapmamalıydım. Senin için özel olan biri vardı, yeni bir ilişkin vardı, güzel gittiğini söylemiştin bana. Erkek arkadaşımın kulağına eğildim ve buruk bir sesle; '' Artık kalkalım lütfen'' dedim. Vedalaşıp oradan ayrıldık. Kapıya doğru geldiğimizde durdum. Arkamı dönüp bakmak istedim ama görüceğim sahne gene aynıydı nasıl olsa, yapamadım. Oradan çıktığımızda erkek arkadaşıma; '' Ne kadarda mutlu görünüyorlardı dimi? '' dedim. Ve O, Sanki bunu sormamı bekliyormuşcasına başladı sözlerine; '' Ne diyorsun sen ya, o kız çocuğu deliler gibi seviyor. Dün gece sırf onun yüzünden intihara kalkışmış. Siz lavabodayken konuştuk. Çocuğun unutamadığı bir kız arkadaşı varmış.Anlıycağın kız şuan mutluda çocuk değil '' Birden şaşırdım, şok oldum, herşey oldum... İçimdeki çoşkuyu durduramıyordum. '' Çok üzgünüm, inan bana çok üzgünüm... Ona gitmeliyim.'' dedim. Ve koşarak kafeye geri döndüm. O masada tek başınaydı, kafasını masaya koymuştu. '' Seni seviyorum! '' diye bağırdım. Şaşırıdı öylece bana bakıyordu, ayağa kalktı. Ona doğru koşup sarıldım. Bana, '' Ondan ayrıldım, anlatabilirim '' dedi. Ben de, '' Ben herşeyi biliyorum'' dedim.

05 / 10 / 2003

 
Toplam blog
: 27
: 1985
Kayıt tarihi
: 27.05.08
 
 

02/09/1985 Ankara doğumluyum, halen de Ankara'da yaşamaktayım. 6 yaşında piyano eğitimi almaya ba..