Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '15

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilikte sona gelmek için

Evlilikte sona gelmek için
 

Bir ilişkiye başlamak ve devam ettirebilmek bir hüner, hele ki şu zamanda...
Bitirmek ise çok kolay ve aslında bu sonu ama bilerek ama bilmeyerek çiftler kendileri oluşturuyor.Hem kadının hem de erkeğin yaptığı yanlışların da çoğu ortak aslında. Zaten taraflardan biri bu yanlışları yapmaya başladığında, etkiye tepki olayı bir süre sonra karşı taraftan da benzer davranışlar görülmeye başlar. Sonunda kimin suçlu olduğunun ya da sorunun ne olduğunun ne anlamı ne de önemi kalır.
Siz ya da partneriniz bitirenlerden misiniz? Aşağıdaki yanlış davranış modellerinin bir kaçını sürekli tekrarlayın bakın nasıl geliyor ilişkinin sonu...


Tavşan dağa küssün ama dağın haberi olmasın!
Beklentinizi yüksek tutun, her şeye alının, esas meseleyi bırakıp, tali meselelerden olay çıkarın,surat asın,trip atın ama asla konuşmayın.Konuşursanız da başının etini yemeyi unutmayın.

Aynı olaya her seferinde farklı tepkiler verin!
Bir ilişkide taraflardan birinin diğerine verdiği tepkilerin sürekli değişmesi karşısındaki insanın zamanla tüm dengesini bozar.Tutarsız,kararsız,uyumsuz,dengesiz olun.Sağınız, solunuz belli olmasın.

Egonuzu ya da egosunu yüksek tutun!
İnsanın Kendini tanıması, iyi olduğu yönleri kadar hatalarını da bilmesi ve bunu itiraf edebilmesi bir olgunluk işi.Ama siz karşınızdakinin hatalarını görün, özürü hep ondan bekleyin. Hiç kendinizi eleştirmeyin, alttan almayın hatta burnunuz düşse onu da almayın.
Ya da tam tersi! Kaybetmekten korktuğunuz için onu gereğinden fazla şişirin, kendi değerlerinizi ve sınırlarınızı ihlal edin, her hal ve şartta hep SENSİN hep SEN HAKLISIN deyin.

Bunalımda olun!
Bu çağda ve bu hayat şartlarinda insanın hep gülen yüz emojisi halinde olması mümkün değil zaten. Ama siz genellikle acıların insanı modunda olun.Geçmiş hesaplarınız,pişmanlıklarınız, kızgınlıklarınız, şikayetleriniz hiç bitmesin. Umutsuz, ümitsiz olun.Hayattan zevk almayın. Faturayı da ona yükleyin.Havanızı değiştirmesini de onun görevi bilin.

Takıntılı olun!
Kadınsanız yüzünüzdeki çizgilere, yaşınıza,kilonuza takın. Erkekseniz de öyle. Daha çok paraya, mala,çocuklarınız varsa onlara, birbirinizin arkadaşlarına, ailelerinize,başka hayatlara takın. Bulun işte bi şeyler!

Yapışın!
Hiç kendinize ait bir alanınız, bir hobiniz, sosyal çevreniz olmasın. Sürekli eşinize tabi olun o da size...7/24 beraber olun. Kontrol edin,hesap sorun, açık arayın, sıkıştırın, esir edin,bunaltın.

Beğenmedikleriniz, beğendiklerinizden çok olsun.
İyi ve güzel anıları değil, sıkıntılı ve tartışmalı zamanları hafızaya not edin. Yergileriniz,övgülerinizden çok olsun. Şımarır sonra! Götürdüğü restoranı, aldığı kazağı, pişirdiği yemeği, kişiliğini eleştirin. Yapıcı değil, yıkıcı olun mümkün olduğunca...

İnatlaşın!
Nerde gıcık kaptığı bir şey varsa onu yapın. İnadına yapın. Her insan beraber yasadığı insanın kızdığı, hoşlanmadığı şeyleri bilir. Bu düğmelerin hangileri olduğunu da bilir. Hah! İşte... Siz gidip, özellikle o düğmelere basın. Kısa devre yaptırın.

Yaşlanmayın,ihtiyarlayın!
Alışkanlıklarınız, yaşamınızın kendisi olsun. Her yaz aynı yere gidin, hep aynı tip pijama alın, bir akşam da "şu televizyonu kapayalım da müzik dinleyelim "demeyin. Sinemaya gitmeyin, sözleşip bir cafede bir çay içmeyin. Yenilenmeyin, salın kendinizi. Öz bakımınızı, tipinizi, sağlığınızı ihmal edin. Kendinizdeki ve eşinizdeki değişimi fark etmeyin.

İlişkileri iyi ya da kötü yapan en önemli unsur, iletişim becerileridir. Sağlıklı iletişim kurabilmek için önce her birey kendisinin sonra da karşısındakinin kim olduğuna, gerçekte ne istediğine bakmalı, değiştireceği ve değiştiremeyeceği şeylerin farkında olup, kabullenmeli.
Her kadın, sevdiği erkeğin olumsuz yönlerini evlendikten sonra değiştirebileceğini sanır ama erkek genellikle değişmez. Her erkek de, sevdiği kadının hiç değişmeyeceğini zanneder ama kadın genellikle değişir. Birisini zorla değiştirmek mümkün değil. Çünkü değişim ancak insanın kendi içinden gelen ve kendi iradesini kullanarak gerçekleştirebileceği bir durum.
Aynı evi paylaşan iki insanın her zaman "çift" olduğu doğru değil.Sürdüğü zannedilen ilişki, alışkanlıkların ya da boş vermişliğin egemen olduğu, bazen bir bazen de iki tarafın da aslında o ilişkiden çoktan gitmiş olduğu bir yaşantı hali de olabilir.
Önce iç gözlem, biraz çaba ve dikkat lazım.
Beraberliği sürdürmek niyet, sonlandırmak cesaret ister. Hangisine daha yakın olduğunuzu ya da karşınızdakinin hangisine daha yakın olduğunu anlamak da objektif ve dürüst davranmayı gerektiriyor.
Herkes mutlu olsun! Bunun yolunu da kendisi bulsun diyorum.
 

 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..