Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Kasım '10

 
Kategori
Öykü
 

Facebook'daki sır....

Facebook'daki sır....
 

www.zaytung.com


Adam, önündeki bilgisayarda "google"sayfasını açmış, dakikalarca bakıyordu. O bakarken ekran koruyucu devreye girmiş, oradaki su borusu şekilleri sanki bir inşaatın su tesisatını defalarca yapıyormuş gibi hareket ederken, adam sanki hiptonize olmuş gibi o şekillere bakıyordu. Bir zaman sonra ekran koruyucu da devreden çıkıp, ekran tamamen kararınca adam uykudan uyanmış gibi elindeki mouse'u hareket ettirdi. Kendisi ellili yaşların ortasında olgun biriydi. "Google"un arama motoruna bir şeyler yazmak istiyor, ama eli bir türlü klavyeye gitmiyordu. Karısı mutfakta yemek yapmakla meşguldü. Yine de arkasına baktı. Kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra, arama motoruna soyadı ile beraber bir kadın ismi yazdı. Acaba kadının soyadı değişmiş miydi? Ancak kadınların evlenseler bile kızlık soyadlarını sosyal sitelerde kullandıklarını düşündü. Enter'a bastığında karşısına bir sürü başlık çıktı. Aynı isimde başka insanlar ile aynı soyadı taşıyan bir çok kişi. Ancak bir isim soyadı yabancı değildi. Aradığı kişinin kardeşi isim ve soyadı ile çıkmıştı. İsmi ile soyadının yanında - Facebook yazıyordu. Oraya tıkladı ve hemen o kişiyi tanıdı. Bu aradığı kadının kız kardeşiydi. Onun Facebook sayfası açılmıştı.

Kız kardeşinin kucağında bir bebek vardı. Evlenip çocuk sahibi olması normaldi. Facebook ana sayfasında "Aradığın kişi o değil mi?" Diğerlerini ara: bölümü gözüne çarptı. O kutucuğun içine bu defa ablasının adını yazıp arama tuşuna bastı. Yeni bir sayfa açıldı. Evet, aradığını bulmuştu işte. Facebook ana sayfasında fotoğrafıyla birlikte aradığı kişi karşısında duruyordu.

O ismi aramasındaki en büyük nedenin bir gece önce televizyonda izlediği "Issız adam" filmi olmalıydı. Daha önce de bir kaç defa izlediği filmin etkisinde kalmış ve gece rüyasında o kişiyi görmüştü. Rüya sanki gerçek gibiydi. Kendisini 20 yıl öncesine götürmüştü. Tıpkı şimdi o fotoğrafa baktığı gibi. Aslında gördüğü fotoğraf yıllar öncesinden çok da farklı değildi. Belki de facebook sayfasında eski fotoğraflarından birini kullanıyordu bir zamanlar büyük aşk yaşadığı kişi. Bir gece önce izlediği filmdeki ateşli sevişme sahneleri kendisine hiç yabancı gelmemişti. Zaten filmi izlerken de sanki filmin içinde eski sevgilisiyle birlikte o anı yaşıyormuş gibi hissetmişti.

Birden 20 yıl öncesini düşünmeye başladı. Büyük bir şirketin dış ticaret sorumluluğunu yürüttüğü zamanlardı. Bir yurtdışı seyahatinden döndüğü gün, karşı masasında yeni bir yüz görmüştü. 23-24 yaşlarında güzel, güleryüzlü bir kız olarak algıladığı kişinin şirkette staj yapmak için geldiğini söylemişlerdi. Üniversitenin uluslararası dış ticaret bölümünden mezun olan yeni elemanla birlikte çalışacaklardı.

Staj eğitimi altı ay sürmüş ve kendisinin de verdiği olumlu rapor sonunda, genç kız aynı firmada çalışmaya başlamıştı. Günler günleri kovalamış ve bir süre sonra aralarında duygusal bir yakınlık başlamış, bu yakınlık daha sonrasında tutkulu bir aşka ve en sonunda da cinsel birlikteliğe dönüşmüştü. İş seyahatlerinin dışında, ailesinin yanında kalan sevgilisi de fırsat buldukça kendisiyle birlikte olmak için gayret gösteriyordu.

O yıllarda birlikte izledikleri filmler ve müzikler, bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu. Pretty Woman, Ghost filmleri ve o filmlerin müzikleri yanında Kayahan'ın "Gözlerinin hapsindeyim", Nilüfer'den "Geceler", UB40 den "I Can't help falling in love with you" isimli müziklerin kendi dünyasında çok önemli anıları vardı. Hele UB40 nin kasedini birlikte tatile gittikleri yol boyunca defalarca dinlemişlerdi. O tatilde bir çok fotoğraf çekmişlerdi. Kadının fotoğrafçılığa karşı özel bir merakı vardı. O tatillerindeki yeni aldığı otomatik fotoğraf çeken makinasını ilk defa deniyordu. Odada birbirlerine sarılmış vaziyette çektikleri fotoğraflar olduğu gibi, dışarıda tatil yerinde de bir çok fotoğrafı da başkalarına çektirtmişlerdi. O zamanlar dijital fotoğraf makineleri yoktu, sevgilisi daha sonra bastırdığı fotoğrafların bazılarını kendisine vermişti. Bazı fotoğraflar ise, makinenin içindeki pozlar bitmediği için fotoğraf makinesinin içinde kalmıştı.

Aradan bir yıl kadar bir süre geçmişti. Bir iş seyahatinden döndüğünde adam, sevgilisinin düşünceli olduğunu görmüştü. Kadın ABD de yüksek lisans için burs kazandığını anlatıyordu. "Gitmen şart mı?" diye sorduğunda, sevgilisi, kendisini çok sevdiğini ama kariyerinin de kendisi için çok önemli olduğunu söylüyordu. Adam, kadının düşüncelerine saygı gösteriyor, onun ilerde pişman olmaması için gitmesine mani olmuyordu.

Aradan 2 ay geçmiş, veda günü yaklaşmıştı. O cuma gecesini Silivri'deki Klassis otel'de geçirmişlerdi. Pazar günü ise kendisini ABD ye yolcu etmişti.

İlk günler sık sık mektuplaşıyor ve fırsat buldukça da telefonla konuşuyorlardı. Zaman içersinde ise bu haberleşmeleri önce bir haftaya daha sonra 15 güne kadar düşmüş ve bir zaman sonra da tamamen kesilmişti. "Gözden uzak olan gönülden de uzak olur" sözü gerçek olmalıydı diye düşünmüştü o zamanlar. Adam daha sonra değişik kişilerle karşılaşmış ve 2 sene sonra da evlenmişti. Geçmişine ait fotoğrafların sakıncalı olanlarını da imha etmişti.

Gözü tekrar ekrana takıldı. Facebook'da eski sevgilisinin fotoğrafı hala karşısında duruyordu.Cursoru "Kişiyi arkadaş olarak ekle" yazısının üstünde gezdirdi ama sol tuşa basmaya cesaret edemedi. Birden "kendine gel" diye düşündü ve ekrandaki pencereyi kapattı. Aslında o tuşa bastığında bir şey farketmeyeceğini, arkadaşlık talebinin karşıya iletilmesi için Facebook'a giriş yapması gerektiğini o an düşünememişti.

Ama yinede aklına bir şey takılmıştı. Tekrar "Google" arama motoru sayfasını açtı. Bu defa "Görseller" konumuna tıkladı. Aynı isim soyadını bu defa açılan kutuya yazdı ve enter'a bastı. Karşısına bir sürü fotoğraf çıkmıştı. Fotoğrafların çoğu yazdığı isimle ilgisiz görünüyorsa da bir anda o fotoğrafların içinde eski sevgilisinin fotoğrafını gördü. Fotoğrafı tıkladığında ise içinde fotoğrafın da bulunduğu ingilizce bir sayfa açıldı. Bu web sitesi herkesin üye olabileceği şahsi ve kariyer bilgileri içeren bir sayfaydı. Açılan sayfa ise tamamiyle eski sevgilisine aitti. Kendisi şu anda bir ABD şirketinin üst düzey yöneticilerinden biri konumundaydı. Daha önce çalıştığı yerlere baktığında, basamakları adım adım çıkıp şimdiki konumuna yükseldiğini farketmemesi olanaksızdı. "Daha ilk günden iş hayatında böyle başarılı olacağını tahmin etmiştim" diye düşündü. Daha sonra sayfanın alt taraflarındaki şahsi bilgilerini incelemeye başladı. Medeni halinin karşısında ise "Evli" yazıyordu. "Güzel, zeki ve kariyer sahibi birisinin evli olması çok normal" diye düşündü. Artık bütün merak ettiklerini öğrenmişti ve o sayfayı da bir daha açmamak üzere kapattı.

O sırada karısı içerden yemeğin hazır olduğunu söylüyordu. Bilgisayarı kapattıktan sonra içeri geçip. yemeğe oturdular. Adamın düşünceli hali karısının gözünden kaçmamıştı. "Bir şey mi oldu?" sorusunu ancak ikinci defa sorduğunda cevaplandırdı."Yok önemli bir şey değil, bir konu araştırıyordum da" demekle yetindi.

Yemekten sonra kahvelerini içerlerken, cep telefonu çaldı. Arayan eski arkadaşlarından biriydi. Karşısındaki ses "Perşembe'ye geliyor musun?" oldu. "Nereye geliyor muyum?" Aslında kış aylarında erkek arkadaşlarıyla birlikte üye oldukları dernekte yemek yiyorlar, eski günleri yad ediyorlardı. Yaz mevsiminde ise herkes bir tarafta olduğundan bu toplantı ve yemekler yapılamıyordu. "Sana Facebook'dan mesaj attım. Okumuyor musun mesajları? Ayrıca oyun için davet göndermiştim. Biz arkadaşlarla internette oyun oynuyoruz." "Facebook'a pek girmiyorum, okumadım, ama madem herkes yazlıktan döndü, Perşembe günü dernekte olurum."

Adam telefonu kapattıktan sonra tekrar bilgisayarı açtı. Mail adresi ve şifresiyle giriş yaptı. Aslında uzun zamandır Facebook'a girmemişti. Arkadaşlarının önerisiyle üye olmuştu. Gözüne ilk çarpan bir sürü arkadaş ekleme talepleriydi. Okul arkadaşları, eski iş arkadaşları, hatta yakın arkadaşlarının çocukları bile ekleme talebi göndermişlerdi. Bir an eski sevgilisinin öyle bir talebi olup olmadığını inceledi ama öyle bir talep yoktu. Bütün arkadaş ekleme taleplerine onay verdi.

Yeni eklediği arkadaşlarını incelemeye başladı. Zaman ne kadar çabuk geçmişti. Gençliğini hatırladığı kimseler, ne kadar çok değişmişti. Saçları beyazlamış erkekler, kilo almış kadınlar, gençliklerinden çok farklıydılar. Eklediği profiller arasında bir genç kızın profili dikkatini çekmişti. Herhalde yakın arkadaşlarından birinin kızı olmalıydı o kişi. Kızın profilindeki resmin üzerini tıkladığında profil sayfası açıldı. Fotoğraflarım bölümünü açtı. O bölümde tanıdık yüzler aradı. Küçük bir fotoğraf dikkatini çekti. Fotoğrafta kendisine yabancı gelmiyen iki kişi gördü. Fotoğrafı büyüttü. Gözlerine inanamıyordu.

Daha önce görmediği bir fotoğraf karşısında duruyordu. Fotoğraftakiler eski sevgilisi ile birlikte kendisiydi. Yıllar önce tatile gittiklerinde fotoğraf makinesinin içinde kalmış fotoğraflardan biriydi. Birbirlerine sarılmış vaziyette çekilmiş bir fotoğrafın bu kızla ne ilgisi olabileceğini düşündü.

Mouse'in cursor'unu fotoğrafın üzerinde gezdirdiğinde sevgilisinin üzerine gelen ok işaretinde bir yazı çıktı. O yazıda "Annem" yazıyordu. Demek bu profil sayfası sevgilisinin kızına aitti. Ama neden kendisinin de bulunduğu bir fotoğrafı profiline koymuştu? Bu defa mouse'deki oku kendi fotoğrafı üzerine gezdirdiğinde ise şok olmuştu. Kendi fotoğrafının üzerinde ise "Babam" yazıyordu.









 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara