- Kategori
- Öykü
Falcı - 2. Bölüm

İpek, aslında Aylin’e ayak uydurabilecek birisi değildi. O, son derece duygusal insanları incitmekten korkan, çocukluktan erişkinlik dönemine kadar cam fanus içinde yetiştirilmiş, ağzından hiçbir zaman kötü, argo bir söz duyamayacağınız bir kişiydi. Öyle kin gütmek, birisine zarar vermek için planlar yapmak hiç ona göre işler değildi.
Annesi ve babası çok zengin, kültürlü, görmüş geçirmiş insanlardı. Üniversite tahsilleri için gittikleri Amerika’da evlenmişler, yıllarca orada yaşadıktan sonra geri dönüp İstanbul’da bir şirket kurmuşlardı. İpek büyüyünce annesi gibi Üsküdar Amerikan Koleji’ne gitmiş, orayı bitirince Güzel Sanatlar Akademisi Resim bölümü’ne devam etmişti. İlk aşkı olan genç bir partide aşırı dozdan başkasının koynunda ölünce ağır bir depresyon geçirmiş ve okulu bırakmak zorunda kalmıştı. Aslında ruh yapısındaki bu zayıflık annesinden geliyordu. Annesinin de birçok takıntıları vardı. Zamanla günlerce süren depresyon atakları sıklaşmaya başlamıştı. Doktorlar artık bir merkezde tedavisinin şart olduğunu söylemişlerdi.
Babası, cemiyetteki yerleri sarsılmasın diye bu durumun herkesten gizlenmesi kararını almıştı. Bu yüzden de gerekli tedavinin yurtdışında yapılmasına karar vermiş, annesini İsviçre’de bir kliniğe yatırıp geri dönmüştü. Bir hafta sonra annesinin intihar ettiği haberi gelmişti.
İpek, babasını bu olaydan dolayı hep suçladı, hiç affetmedi. Babası ölene kadar da aynı evde birbirleriyle karşılaşmamaya özen göstererek yaşadılar. Bu olaydan sekiz ay sonra babası, biraz da bu olayın verdiği üzüntü ile, kalp krizi geçirerek vefat etmişti. İpek kısa zamanda gerçekleşen bu üzücü olayların ardından büyük bir sarsıntı daha yaşamıştı.
Kendini toparladığında yakın çevresi onu şirketle ilgilenmesi için teşvik ettiler. Bu sırada Berkay’la tanıştı. Berkay şirketin genel müdür yardımcısıydı. Bu genç yaşta gördüğü iyi eğitimin yanı sıra kıvrak zekası, hırsı ile bu noktaya gelmişti. İpek’in güvenini daha ilk gün kazanmış, güler yüzlülüğü, yakışıklılığı ile de kalbini fethetmişti. Bu tanışmadan kısa süre sonra da evlenmişlerdi zaten.
Beş yıldır evliydiler ve son zamanlarda İpek artık bir çocuk sahibi olmanın zamanının geldiğini düşünüyordu. Geçen bu beş yıl içinde kendince Berkay’ı iyice sınamış onun dürüstlüğünden ve kendisini gerçekten sevdiğinden emin olmuştu. Ama tam da bu kararı verdikten sonra Berkay’da bir takım değişmeler başlamıştı. Evdeyken bile aklı başka yerde gibiydi. Evlilik yıldönümü, yaş günü gibi İpek için çok önem taşıyan günleri unutmayıp güzel hediye ve sürprizlerle İpek’i mutlu eden Berkay doğum gününü bile unutmuştu onun bu sene.