Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Falcı -1. Bölüm

Falcı -1. Bölüm
 

İşlerin azaldığı, can sıkıntılarının arttığı bir yaz günüydü. Aylin telefonda heyecanla  ''Birazdan oradayım. Seni bir yere götüreceğim.“ dedi İpek’e.

- Nasıl olsa işim yok, gideriz de nereye?

- Çok değişik bir yere.

- Meraklandırma da adamı söyle. Yeni açılan bir kafe mi var aklında yoksa?

- Yok. Azıcık merak et bakalım. Beş dakika sonra oradayım.

Aylin geldiğinde İpek makyajını tazeliyordu. “ Ne ilginç kız şu Aylin. “ diye düşündü. Sürprizlerle dolu bu yeni arkadaşını çok seviyordu. Tanışmaları da çok ilginç olmuştu. İpek’in doğum gününde tanışmışlardı. İpek o akşam kocası ile birlikte yemek yemeyi planlamış, giyinip, süslenmişti. Eşinin ofisine gittiğinde ise onun, müşterileri ile dışarıda olduğunu ve işinin gece geç saatlerde biteceğini öğrenmişti. Büyük bir hayal kırıklığı ile kendini en yakın bara atmıştı. İkinci kadehten sonra hıçkırarak ağlamaya başladığında kendisine bir paket mendil uzatan bir kadın vardı.

“ - Merhaba, ben Aylin. Sizi bu halde görünce dayanamadım. Hiçbir erkek bu gözyaşlarına değmez. Hepsinin canı cehenneme. Beni de bugün bir erkek fena halde kırdı. Ama bak, ben ağlıyor muyum? “demişti Aylin. İpek de ona gülümsemiş böylece koyu bir sohbet ve iyi bir arkadaşlık başlamıştı aralarında.

İpek ona nasıl üzüldüğünü ve neden ağladığını anlatmıştı, Aylin ise nasıl kırıldığını ama niçin ağlamadığını.

Aylin üç yıldır evli bir adamla beraberdi. Adam ilk başlarda evli olduğundan hiç bahsetmesede zaman içinde evli olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak bu süre zarfında Aylin adama o kadar bağlanmıştı ki bir türlü ayrılma kararını verememişti. Adam da zaten karısından boşanmak üzere olduğunu söylemişti. Ama şimdi anlıyordu ki bu bir yalandı. Onu el üstünde tutan yakışıklı, zengin birinin söylediği, inanılması her şeyi kolaylaştıracak bir yalan. Geçen üç yıl içerisinde ilişkileri monotonlaşmaya başlamıştı ve dananın kuyruğu bu sabah kopmuştu. Aylin bu sabah onu aradığında sert biraz da tehditvari bir dille onu bir daha aramamasını yoksa işlerin daha da kötü olacağını söylemişti. O, ne öyle tehditlere pabuç bırakacak bir kadındı, ne de kullanılıp bir kenara atılacak. Bütün yaptıklarının hesabını ondan soracak ve burnundan fitil fitil getirecekti.

“ İşte böyle.'' demişti Aylin. “İntikam ateşi içini doldurursa böyle iki gözün iki  çeşme ağlayacağına adamın bir gün  gelip nasıl senin ayaklarına kapanacağını, af dileyeceğini düşünürsün ve keyfin yerine gelir.” Bunun üzerine İpek gözyaşlarını silip gülümsemeye başlamıştı. O gece uzun bir sohbetten sonra tekrar görüşmeye karar vermişlerdi ve şimdi Aylin, İpek’in en yakın arkadaşıydı.

 
Toplam blog
: 12
: 343
Kayıt tarihi
: 02.10.07
 
 

1966 Doğumlu olup şu gençliği anlamaya çalışan biriyim. 1995 doğumlu bir oğlum var. Öyküler okuma..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara