Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Falcı- Son bölüm

Falcı- Son bölüm
 

İpek ilerleyen günlerde daha da kötüleşti. Eski olayları tekrar tekrar gözden geçiriyor, onlara yeni anlamlar yüklüyor, kocasının onu öldürmek istediğini düşünüyordu. Bu konuyu Aylin’e açtığında ise Aylin ona kızıyor, bunu yapmak istese bu güne kadar çoktan yapmış olacağını söylüyordu. Ama bunun yanında İpek’in bazı saptamalarını da doğru bulmuyor değildi.

İpek artık günün büyük bir bölümünü dışarıda geçiriyor, geceleri ise yeniden düzenlediği çalışma odasında yatıyordu. Kuruntular içinde kıvrandığı uykusuz gecelerin ardından tüm günü uyuyarak geçirdiği bir dönem başlamıştı.

Kocası onun doktora gitmesi gerektiğini söylese de o, bunu kabul etmiyor, arkadaşı Aylin’in verdiği ilaçları kullanıyordu.

Aylin, Berkay’ın yurtdışı seyahatleri olduğunda İpek’te kalıyordu. Ama gelmesi İpek’i yatıştıracağına kabuslarını daha da arttırıyordu. Son zamanlarda garip sesler de duymaya başlamıştı. Kocasının sesi ona “ seni öldüreceğim “ diye fısıldıyordu. Aylin’in yanında olmasına rağmen hiçbir duymaması annesinin hastalığına yakalanma korkusunu arttırıyordu.

Bunu Aylin’le de paylaştı. “ Doktor söylemişti. Annemin hastalığı genetikmiş. Bende de gözükebileceğini söylemişti. “ dediğinde Aylin ona, bu son yaşananların onu gerdiğini böyle giderse biraz daha fazla ilaç kullanması gerekeceğini söyledi. Kendini bir doktora teslim eder gibi Aylin’e teslim eden İpek o ne dedi ise onu yapıyordu.

Hastalığı daha da artınca Aylin İpek’i uyardı. Böyle giderse bir doktor raporu ile kocası tüm mal varlığına el koyabilirdi. Aklı başındayken servetinin idaresini güvendiği bir kişiye devretmesi gerektiğini söyledi.

İpek hemen Aylin’e teklif etti bunu. Ama Aylin pek istekli değildi. Eğer daha güvendiği, servetini koruyup hatta artırabilecek bir kişi varsa bunun daha uygun olacağını söyledi. Oysa ki İpek’in ondan daha fazla güvendiği kimse yoktu bu hayatta.

Bütün bunlar olurken Aylin’e İngiltere’deki kardeşinin hastalandığı haberi geldi ve onun yanına gitmesi gerekti. Artık sadece telefonla görüşebiliyorlardı. İpek ne kadar kötü olursa olsun hastaneye yatmayı şiddetle reddediyordu.

O gün Berkay eve geldiğinde İpek son zamanlarda olduğu gibi yine ortalarda gözükmüyordu. Hizmetçi sabahtan beri odasından çıkmadığını, kahvaltı götürdüğünde  “ Bu-gün beni rahatsız etme. “ dediğini söyledi.

Berkay’ın içinde bir sıkıntı hisseti. Yukarıya çıktı, defalarca kapıyı çalıp seslenmesine rağmen

Yanıt alamayınca kapıyı kırıp içeriye daldı. İpek uyuyordu. Uyandırmak için dokunduğunda İpek’in buz gibi olduğunu gördü. İpek ölmüştü, daha doğrusu İntihar etmişti. Tıpkı çok korktuğu annesinin ölümü gibi olmuştu kendi ölümü de.

Berkay karısının ölümüne çok üzüldü. İpek’le her ne kadar mantık evliliği yapmış olsa da  zaman içinde karısını sevmişti. Şimdi onu yalnız bıraktığı, tedavisi için yeterince ısrarcı olmadığı için üzgündü.

Asıl şoku vasiyetin açıklanacağını bildiren yazı gelince yaşadı. Bu kişi yıllardır İpek’in ve şirketin avukatlığını yapan kişi değildi. Hiç tanımadığı birisiydi. Oraya vardığında onu bir sürpriz daha bekliyordu. “ Sibel! Ne işin var senin burada. “ Dedi kimsenin duymaması için dişlerinin arasından fısıldayarak. Karısının öldüğünü duyunca onu takip etmeye mi başlamıştı yoksa.

Avukatın yanına da beraber girmek isteyince iyice şaşırdı. Hele avukat buyurun Aylin Hanım dediğinde vücudundaki bütün kanın çekildiğini hissetti. İpek bütün parasını Aylin’ e, yani Sibel’e bırakmıştı. Onun bunu sağlamak için türlü entrikalar çevirdiği açıktı. Olan zavallı İpek’e olmuştu.

Dışarı çıktıklarında ağzına geleni söyledi ve bir daha yoluna çıkmamasını. Ama bu pek mümkün değildi çünkü şirketin büyük hissedarı Aylin ’di. Zamanında düğün hediyesi olarak İpek ona hisselerin bir kısmını vermeseydi kendini kapıda bulurdu.

Aylin bir müddet sonra İpek’in evine de yerleşti. Bu arada teyzesi olan falcıyı da yanına alıp maaşa bağlamayı ihmal etmedi.

 
Toplam blog
: 12
: 343
Kayıt tarihi
: 02.10.07
 
 

1966 Doğumlu olup şu gençliği anlamaya çalışan biriyim. 1995 doğumlu bir oğlum var. Öyküler okuma..