- Kategori
- İlişkiler
Farkındalık

Sevgili gençler, Eğitiminizi tamamladınız, tamamlıyor ya da çalışıyorsunuz, yaşınız gereği içiniz kıpır kıpır. Sevmek sevilmek insan gibi yaşamak istiyorsunuz. Sizlerin, bunlar için gerekenleri, bizim zamanımızdan, çok daha geniş açıdan düşündüğünüze inanıyorum. Ama son günlerdeki 5, 6, 7 muhabbetiyle telaşlandım. Ola ki oldu bit tiye gelirsiniz; Aman ha!
Hemen erken kalkan yol, erken evlenen çoluk çocuğa karışıra kanarsınız. KANMASINIZ YA! Diyelim ki kandınız. İsteğim bilinçli olarak evlilik hayatına atılmanız.
Yaşadığımız çağda her şey ilk oluşumundan çok daha gelişip bu günlere geldi. Ne yazık ki kadının konumu değişime, uzun yıllar uğramadı, uğratılmadı. O, Hala alınan ve hizmet sunan bir kimlikte. Bunu çevrenizde en yakın olaraktan ailenizde gözlemleyebilirsiniz. Evet, anlıyorum, sizin için sadece evlenmeyi düşündüğünüz kişi ön planda. Zannediyorsunuz ki yaşamı, onunla geçireceksiniz. Hayır, böyle düşünmek büyük yanılgı olur. Evlilik her iki tarafın ailelerini ister istemez içine alır. Bu durumda yapılacak olan aileleri çok iyi gözlemleyip tanımak; çünkü evlenilecek kişi o ortamdan geliyor?
Yıllarca kalıplaşmış alışkanlıklarla donanımlı; sadece ilk zamanlarda çıkmıyor veya çıkarılmıyor. Sizler şöyle bir ön yargısız olarak bir bakın, irdeleyin, yaşam nasıl? Kendinizi duygudaşlık ile annenin, (erkekler)babanın yerine koyun. (genel olarak toplumuzdaki kadın ve erkeğin) Babanızın paylaşıma olan katkısını gözlemleyin. Hiç üşenmeyin kâğıt kaleme bile sarılabilirsiniz; genellikle görünen çökmüş, bıkkın, kendine zaman ayıramayan bir kadın modeli. İşte siz aynı modelin ikinci sürümü olacaksınız. Nasıl mı? Mal olarak alınırken tekrarlanan kızınızı oğlumuza istiyoruz (alıyoruz)a susup oturmanız ile boyunlarınıza kollarınıza geçirilen takı denilen kelepçelerin pazarlığı ile oysa bilmiyorsunuz ki konu almak vermek ise, sizi alan karşı taraf değil, siz onu alıyorsunuz. Yalnız onu değil, ailesini, eşyaları tek başına yükleniyorsunuz. Hepsi sizden bir şeyler bekleyecek; Eve gelindiğinde etraf temiz olmalı, Güzel leziz yemekler yapmalı, kocanızı, ütülü, üstü başı tertemiz giydirmeli, çocuk yapmalı; çocuğun tüm bakımını işlerini üstlenmeli, okula gittiğinde birebir ilgilenip başarılı olmasını sağlamalı, hastalıkta sağlıkta hep ama hep siz etrafta dönmelisiniz.
Ya eşiniz o ne yapacak, ne yapar? Genellikle her iki tarafında çalıştığı, birliktelikte, sunulan hizmetleri hazır olarak alacak veya bekleyecektir. Çünkü temel ALMA üzerine kurulmuştur. Öyle bir alma gaspı ki, yıllarca kullandığımız soyadını bile kabul etmeyip size yeni bir kimlik vermiştir. Abartısız kendi küçük kurallığını kurmuş vaziyette sürekli hizmet bekler. Bu hizmetlerin bedeli size erken yaşta çökme, sağlığınızın bozulmasını sağlarken, efendiniz sizin hizmetleriniz sayesinde dinçlikle işlerinde başarı ve ilerleme sağlar. Çünkü aklında ne çocuk bakımı, ne çamaşır, ne yemek, ne ütü, ne temizlik, ne de günlük alışveriş vardır. Bunların hepsi; aslında her biri başlı başına meslek olan işler, ev kadınlığı altında tıkırında yürür. Dahası evde, bakımlı bir kadın olmalıdır. Genelde; Eve gelir, burası bir nevi oteldir. Üstünü başını değiştirir. TV karşısına geçip tahtından program seçmekle meşgul olur. Evdeki hizmetliyle paylaşacak bir şeyi yoktur. Zaten onun için evde olan da bir şey yoktur. Dışa açıkgözleri evi görmez, uyur, uyanır, iş derken emekli olur. Dinlenmeyi hak eder; kadın ise emekli olsa da evde canının son damlasına kadar çalışır; fakat ne yazık ki çoğu kadın bunu olağan bir durum gibi karşılar, tüm bunlar, doğal görevidir. Kabullenir. Kabullendiği içinde, sorun olmaz olmadığını sanır; bu hizmet ve köleliği her başarılı erkeğin arkasında,( yanında değil) bir kadın vardır. Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer,(ruhen anlaşmadan değil)sözleriyle adeta alkış tutar. Oysa günden güne, yaşamdan kopmakta, psikolojik sorunlarla baş eden mutsuz kadınlar arasında yerini almaktadır. Koskoca bir ömür sonunda ER kişi, helallik dilenirken, sağın solun helalliği istenir; oysa bilinmez ki hiçbiri, evdeki HİZMETLİNİN, helalliğinin yerini tutmaz.
Peki, ne yapmalı? Nasıl bu kısır döngüye son verip sizin kaderiniz olmaktan çıkarılmalı.Bunun için gerekli olan paylaşımlı bir yaşamdır. Paylaşın, paylaşın ki mutluluk artsın. Birbirinizle konuşacak ortam olsun. Birlikte, her iki tarafta birbirine üstünlük sağlamadan; KADIN, ERKEK İŞİ demeden sorumluluk üstlenip( istendiği için değil, zamanı geldiği için) mutlu yuvalar kurun. EŞYA, TAKI, MAL paylaşımı yerine İŞ paylaşın. Gerekirse onaylı anlaşma yapın.Tüm kadınların bu yazgısını silin. RUHEN ve BEDENEN sağlıklı kişiler olarak, yeni nesiller yetiştirin. Unutmayın, yaşam paylaşınca güzeldir.
Canan