Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe Galatasaray'ı bıraktığı yerde buldu.

Fenerbahçe Galatasaray'ı bıraktığı yerde buldu.
 

Almanya'da dost olduklarını hatırlarlar mı diye bir ihtimali geçiriyor insan içinden; ancak öylesine derin bir rekabet var ki Fenerbahçe ile Galatasaray'ın fair play çerçevesinde mücadele etmelerini beklemek de sanırım boşa bir çaba oluyor.Maçın özellikle ikinci yarısında kimilerine göre kıran kırana da dile getirilse zaman zaman futbol dışı görüntüler vardı.

Galatasaray geçen sezonun yarısını santraforsuz oynamış; Almanya’da kaldığı yerden devam ediyordu. Eldeki tek golcü Mehmet Battal da yakaladığı tek pozisyonu öylesine basitçe harcadı ki Rijkaard onu sahada daha fazla tutmaktansa orta sahada oyuncu kalabalığını tercih etti.

Galatasaray’ı bir an için izlerken aklıma Dünya Kupası’ndaki İspanya geldi. Evet, çok denk bir benzetme değil bu ancak İspanya’nın da önemli bir gol sorunu vardı ve bunun önemli bir nedeni orta sahasında fazlasıyla kalabalık oyuncu barındırmasından kaynaklanıyordu. Öyle ki rakip kalenin içine bile pasla girmeye çalışıyorlardı.

Galatasaray’ın orta sahasındaki oyuncular İspanyollar kadar teknik ve yetenekli değillerdi; fakat santrafor bölgesi boş olduğu için hemen bütün oyuncular Fenerbahçe ceza sahasının çevresinde topu kapıp birbirleriyle paslaşıyorlardı. Kanatlara çok iyi toplar indi ve hatta kusursuz denilecek ortalar da yapıldı. O toplara kafa vuracak bir Baros’tan yoksundu Galatasaray.

O düzgün ortalara kafa vuracak bir Puyol’u da yoktu Galatasaray’ın.

Arda ile maçın son dakikasında bulduğu çok uygun pozisyonu dışarı atmasıyla birlikte Galatasaray sanki kaderine teslim oldu; hakem de bu işi fazla uzatmadan bitirdi.

Galatasaray’da ikinci yarı sol kanatta oynayan Serdar Özkan önemli işler yaptı. Arda ise bal yapmayan arı kıvamındaydı. Üstelik her tartışmanın da içindeydi.

Galatasaray’ın genç kalecisi o kadar hatalı çıkışlar yaptı ki sanırım bütün sarı kırmızılı taraftarın yüreğine korku düşürmüştür.

Şunu kabul etmek gerekiyor ki Fenerbahçe de oldukça şanslıydı.

Selçuk Şahin’in hangi akla hizmet gördüğü ikinci sarı kartla sanki maça 10 kişi başlamış gibiydiler. Selçuk’un yaptığı hareket tam bir ciddiyetsizlik örneğidir. Prosedüre çok hakim olmamakla birlikte böylesi bir harekete FIFA’nın ayrıca bir ceza bile vermesi beklenebilir. Selçuk Şahin son Galatasaray maçının kahramanıydı; yine maça damgasını vurmuş oldu.

Fenerbahçe’nin bütün ikinci yarı kendi yarı alanına kapanıp, Galatasaray’ı beklemesi; hücum organizasyonu aramamasını sezonun açılış mücadelesi olması bakımından anlayışla karşılamakla birlikte onaylamadığımızı eklemeliyiz. Fenerbahçe’nin dikine oyun oynayacak oyuncuları olmasına rağmen denemediler bile.

Bilica’ya kimse geçen sezon yaptıklarını anlatmamış sanırım. Maçın tansiyonunu her topa girişinde yükseltti. Rakibiyle gereksiz didişti. Kendi işine bakmak yerine “acaba Galatasaray’dan bir oyuncuyu attırabilir miyim” cinliğiyle arayışlarda bulundu. Bir çok kere yerini kaybetti. Topu ıskaladı. Bilica bu sezon da Fenerbahçe'nin kritik maçlarında takımı imha edecek bir bomba kıvamındaydı.

Defansın sağında oynayan Bekir sezona hazır gözüktü. İlhan riske girmeden hata yapmamaya çalıştı.

Santos çok güzel bir gol attı.

Bu galibiyet Fenerbahçe’ye kampın başında yitirdiği morali verebilir. Ancak fazla da havaya sokmamalıdır. Şu bir gerçek ki her iki takım da hazır değil.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..